Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu, Sağlık Bakanlığı ile birlikte, 19-20 Kasım’da ‘sağlık kültürü’ konusunda bir sempozyumun hazırlığı içinde… Bence obezite de (aşırı şişmanlık) bir kültür sorunu…
Türkiye’de her 100 bin ölümden 84’ünün obeziteyle ilişkili olduğu bildirilmiş. Bu oran, küresel ortalamanın iki katıymış.
Sağlık Bakanlığı raporlarına ve TÜİK verilerine göre obezite; ülkemizdeki en önemli ölüm nedenleri arasında yer alan kalp ve damar hastalıkları, tip 2 diyabet, bazı kanser türleri, kronik solunum yolu hastalıkları ve kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi birçok ciddi probleme zemin hazırlamaktaymış…
Ben de ciddi bir obezdim…
120 kg civarında geliyordum. Vücut Kitle Endeksim 40’ı geçiyordu… Hekimlerin “ameliyat olunması gereken sınır” dedikleri noktadaydım yani… Diyetler, spor yapmaya çalışmalar, eve alınan yürüme bantları vs… Hiçbiri beş para etmiyordu…
Kendimi, ‘gürbüz’ falan gibi kavramlarla ya da Osman Müftüoğlu hocanın züğürt tesellisi bâbından aklıma soktuğu “fat and fit” (yağlı ama zinde) gibi tanımlarla avutmaya çalışıyordum ki, Der Spiegel dergisinde bir makale çıkıverdi karşıma…
2023’te denenmeye başlanmış ve yeni çıkmış üç iğneden söz ediliyordu… Ozempic, Wegovy ve Mounjaro… Mucize gibilermiş… Bu ilaçların içindeki etkin maddeler (Semagulid, Tirtepatid) bağırsak hormonları GLP1 ve GIP’yi bir tür ‘taklit’ ederek beyne gönderilen sinyalleri düzenleyip acıkma duygusunu engelliyorlarmış…
Hemen benim Diyabet 2 durumunu kontrol altında tutmaya çalıştığımız Temel Yılmaz Hocaya koştum… Allah’tan biliyordu bu iğneleri. Bana diyabete de iyi gelen Ozempic’i önererek, haftada 0.25 mg ile başlamamı tavsiye etti… İlaçlar yeniydi ve yan etkileri vs. henüz tam olarak bilinmiyordu…
Biz başladık… Ve bir yılda 90 kiloya indim, Vücut Kitle Endeksim de 29’a düştü…
Der Stern dergisi 11 Eylül tarihli 38’inci sayısının kapağını ve 10 sayfasını bu iğnelere ayırmış… Aradan geçen zaman içinde nereye varıldığını araştırmış…
İşte bazı tespitler: Novo Nordisk firması 2024 yılında sadece Wegovy ile gelirini bir önceki yıla göre yüzde 84 artırarak 8 milyar avroya ulaşmış… Firma ABD’de reklam için yarım milyar dolar harcamış… Bu arada Oprah Winfrey, Whoopi Goldberg, Amy Schumer, Kim Kardashian, Elon Musk, Robbie Williams gibi ünlüler de iğneleri kullanarak başarı öyküsüne katma değer getirmişler…
Mide bulantısı, kusma, kaynama, geğirme, kabızlık gibi yan etkiler başlangıçta olabiliyormuş (bende olmadı)… Bir de İngiltere’deki bazı sağlık araştırmalarında kanıtları tam olarak ortaya konulamamış olsa da Mounjaro’nun etken maddesi olan Trtepatid’in milyonlar içinde birkaç 100 olayda Pankreatitise ve 10 ölümlü vakaya neden olduğu, tiroid kanserini, kan şekerinin düşmesini, gözlerde ve göz sinirlerinde bazı hasarı tetikleyebileceği şüphesi ileri sürülmüş…
Ancak araştırmalarda yan etki olarak pek çok hastalığa da iyi geldikleri tespit edilmiş: Kanser, kalp sorunları karaciğer yağlanması, demans, parkinson, sigara ve alkol bağımlılığı…
İlaçları doktor kontrolünde kullanmak şart… Bir şart da hareket ve diyet konusunu ihmal etmemek. Çünkü kilo verme olayı genellikle bir noktaya gelip, orada takılabiliyor… ‘Platform’ denen bu noktayı aşmak ise ancak spor ve diyetle mümkün… Ayrıca yaşam tarzı değiştirilmez hareket elden bırakılırsa 2 yıl olarak tavsiye edilen süre sonunda ilaçlar bırakıldığında, her an eski kiloya dönülebileceğine işaret ediliyor…
Bir de kas kaybı meselesi var… Kilo verilirken kas kaybı da oluyormuş… 15 kiloda 6 kilo gibi kastan gidiyormuş. Ancak kiloları geri almaya başlarsanız hepsi bu sefer yağ olarak geri dönüyormuş…
Yani bu iğnelerin kullanımı o kadar da basit bir şey değil… Ciddi bilgilenme gerekiyor…
Bir de işin Sağlık Bakanlığı ve sigorta sistemimiz nezdinde ‘kültür’ bazında ele alınma meselesi var tabii… Madem obezite pek çok hastalığa ve ölümlü vakaya neden oluyor, o zaman obeziteyi ortadan kaldırma kabiliyeti olan bu iğnelerin sigorta kapsamına alınmaları gerekir… Çünkü hayli pahalılar ve herkesin özellikle de dar gelirlilerin erişimi mümkün değil…
Moskova’da yaşayan 26 yaşındaki Katrine isimli kadın, 100 bin ruble karşılığında ‘ruhunu’ satmış… Üstelik; bu fikir Katrine’nin aklına da gelmemiş… Onu cezbeden internette gördüğü “100 bin ruble karşılığında ruh satın alınır” ilanıymış…
Bu ‘ilginç’ durum sadece delilikle açıklanamaz herhâlde, kültürel bir yanı da olsa gerek… Goethe’nin, Şeytan’a “Ah güzel an! Geçme, dur…” der demez ruhunu satacak olan Faust gibi yani; mevcut kültürden filizlenebiliyor… 2020 yılında da Elon Musk’ın sevgilisi olduğu söylenen, “X Æ A-12 Musk” isimli (!) oğullarının annesi, şarkıcı Grimes, ‘ruhundan bir parça satmak için’ sözleşme düzenlemiş, fiyatı da 10 milyon dolar olarak belirlemişti...
Dönelim Katrine’ye… Genç hanım ruhunu boşuna(!) satmaya kalkmamış… Niyeti ‘çakma’larına Eminönü’nde, Bodrum’da bolca rastlanan “Labubu” koleksiyon bebekleri ve bir konser bileti almakmış…
Labubu, son dönemlerin ciddi bir ‘pazarlama fenomeni’ hâline gelmiş durumda…
Oyuncağın, 10 yıl önce Pekin’de tek bir mağazayla yola çıkan üreticisi Pop Mart’ın piyasa değeri bugün yaklaşık 55 milyar dolara ulaşmış. Şirketin kurucusu ve CEO’su Wang Ning’in serveti, “Forbes Gerçek Zamanlı Milyarderler Listesi”ne göre, 27,9 milyar dolar imiş.
Çin Hong Kong Üniversitesi’nden Pazarlama Doçenti Mandy Hu, “Bu ticareti kolaylaştıran bir ikinci el pazarı oluştu. Gençler bile Labubu ticareti yapıyor ve bundan para kazanabileceklerine inanıyor” demiş ki; oyuncak, ikinci el piyasada binlerce dolara satılıyormuş.
Bir kez daha hatırlatmakta yarar var; ‘ilginç’ olan hoştur, dikkat çeker, parıltılıdır… Ancak, en ilginç şeyleri bulup önünüze süren Şeytan’ın ta kendisi olabilir…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.