Tarihte savaşlar her zaman kılıç kalkanla ya da top tüfekle olmamıştır. Onlardan çok daha etkili olarak düşman ilan edilen toplulukların morallerini çökertmek, dirençlerini kırmak ve onları fikren ve ruhen teslim almak için uygulanan iletişim savaşları çok daha etkili ve kaçınılmaz silahlardan biri olarak devreye sokulmuştur.
Ülkemizde de uzun yıllardır, en azından çocukluğumdan bu yana Batı’dan sürekli empoze edilmeye çalışılan bir şiar vardır: “Bizden bir halt olmaz”, “Hristiyan Batı şahanedir, Müslüman Doğu perişan”.
Yankı odası (echo-chamber) gibi faaliyet gösteren Whatsapp gruplarında şu sıra Zülfü Livaneli’nin bir videosu dolaşıyor. Mutlaka bir göz atın (https://shorturl.at/9bZJg). Livaneli, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslamiyet nedeniyle Batı’daki gibi ilim, edebiyat ve sanat alanında doğru dürüst kimseleri çıkaramadığını, hatta dünyada büyük işler yapmış Marx, Freud, Einstein vs. gibi Musevi büyük insanlar varken Osmanlı’da ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Yahudi vatandaşlar arasından bile ülkeye hâkim olan İslami inanç nedeniyle hiçbir Yahudi’nin dünya çapında bir yerlere gelemediğinin altını çiziyor.
Şaşırdık mı? Tabii ki hayır.
Aslında bu yanıt tarihimizde mebzul miktarda vardır.
Bunları görmeyip bu coğrafyanın iftiharı olan isimleri, bilim insanlarını, sanatçılarını, sporcularını hiçe sayanlar, Batı’nın bizlere dayatmaya çalıştığı nefret duygusundan bir an için uzaklaşabilseler, sahip olduğumuz değerlere bakıp o yanıtları bulmaları mümkün olacaktır.
Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e; Mimar Sinan’dan Pirî Reis’e; dünyada Avicenna (bilgilerin hükümdarı) olarak bilinen İbni Sina’dan Aziz Sancar’a; Hacı Arif Bey’den Onno Tunç’a; Osman Hamdi Bey’den Fahrünnisa Zeyd’e kadar binlerce kültür zenginliğimizi sıralayabiliriz… Yeter ki Batı’nın mühürleyemediği gönül gözlerimizle bakmayı başaralım.
Siz çocukluğunuzda hiç açık hava sinemasına gittiniz mi? Biz çok sık giderdik. Feneryolu’nda otururduk. Bir tane Yoğurtçu Parkı’nın orada vardı, iki tane Kızıltoprak’ta (Müge ve Toraman), bir tane Şaşkınbakkal’da Çınardibi \ Çiçek Sineması vardı. Haftanın en az üç akşamı bunlardan birindeydik. Bu arada Burçak Evren’in İstanbul’un Yazlık Sinemalarının Tarihi adlı kitabını açık hava sineması nostaljisine takılanlara şiddetle tavsiye ederim.
Daracık tahta iskemleler, gazoz ve sakız leblebisi, çekirdek çitleme açık hava sinemasının vazgeçilmezleriydi. Bir de tabii eş, dost, arkadaşı görme ve muhabbet etme olanağı.
Şimdilerde bu ihtiyacı karşılamaya çalışan bazı açık hava sinemaları var. Feriye Açık Hava Sinemaları, bu yıl GetirFinans’ın ana sponsorluğunda faaliyete geçiyormuş. 1 Temmuz – 5 Ekim tarihleri arasında 16 filmden oluşacak listede kült yapımlardan ödüllü filmlere uzanan özel bir seçki yer alacakmış.
Temmuz ayında gösterime girecek filmler şöyle sıralanmış: Bohemian Rhapsody, Mamma Mia!, Green Book, Pretty Woman, A Star Is Born, The Great Gatsby…
Bu arada Artistanbul Feshane’de cumartesi günleri ücretsiz sinema akşamlarını devreye sokuyormuş. Ne hoş…
Bir sinema şöleni de online film platformu MUBI’den geliyormuş. Temmuz ayı için film listesini açıklamışlar. Filistinlilerin öykülerini tüm dünyada geniş kitlelere ulaştıran Oscar adayı yönetmen Hany Abu-Assad’ın imzasını taşıyan üç film, Orçun Behram’ın korku ve distopya gibi türlere taze bir bakış getiren iki filmi Cenaze ve Bina, elektronik müziğin öncülerinden İlhan Mimaroğlu’nun yaşamını ve sanatını anlatan iki özel proje, Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Selin Öksüzoğlu imzalı kısa film Görüşürüz Kaplumbağa ve daha pek çok dikkat çekici yapımı izlemek mümkün.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.