Evet ama…

04:0024/10/2024, Perşembe
G: 24/10/2024, Perşembe
Ali Saydam

İsrail ve ABD, İran ’a büyük bir darbe vurma hazırlığı içinde mi? Evet! Gazze, Lübnan ve Suriye ’nin hükümranlık alanları İsrail tarafından yerle bir edildi, bundan sonrası karanlık mı? Evet! İsrail’in bir gün sınırımıza dayanma, ABD ile birlikte besledikleri YPG teröristleriyle iş tutarak güvenliğimize, huzurumuza kastetme, istihbarat faaliyetleriyle karmaşaya neden olma olasılığı var mı? Evet! ABD, Çin’i zayıflatmak ve Pasifik’teki hakimiyetini perçinlemek için onu çevreleyen Yeni Zelanda, Avustralya,

İsrail ve ABD, İran
’a büyük bir darbe vurma hazırlığı içinde mi?

Evet!

Gazze, Lübnan ve Suriye
’nin hükümranlık alanları İsrail tarafından yerle bir edildi, bundan sonrası karanlık mı?

Evet!

İsrail’in bir gün sınırımıza dayanma, ABD ile birlikte besledikleri
YPG
teröristleriyle iş tutarak güvenliğimize, huzurumuza kastetme, istihbarat faaliyetleriyle karmaşaya neden olma olasılığı var mı?

Evet!

ABD,
Çin’i
zayıflatmak ve Pasifik’teki hakimiyetini perçinlemek için onu çevreleyen Yeni Zelanda, Avustralya, G. Kore ve Japonya’yı
NATO’ya
yerleştirmeye çalışıyor mu?

Evet!

Rusya
, Orta Doğu’daki çelişkilerin tam göbeğine yerleşmiş vaziyette mi?

Evet!

BRICS’in
önlenemez yükselişi
AB’yi
rahatsız ve de dengeleri altüst etmekte mi?

Evet!

PKK
meselesini “
Kürt sorunu
” olarak sunmak ve orada sağlayacağı ittifakla arkada PKK’nın olup olmadığını dikkate almadan iktidara yürümek isteyen bir
ana muhalefet partisi
var mı?

Evet!

Yıllarca PKK iltisaklı
DEM
ve benzeri partilere ağır eleştiriler getirdikten, bunlarla iş birliği yapan ana muhalefet partisi ile müttefiklerini ‘
bebek katillerinin
’ ortağıymış gibi konumladıktan ve hatta bu nedenle
31 Mayıs seçimini
kazandıktan sonra insana “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” dedirten bir eylemin içine girmek,
siyasi iletişim
boyutunda son derece riskli değil midir?

Evet…

Peki, bütün bu çelişkileri bir anda çözümlemenin en önemli adımı olarak PKK’nın lağvedilmesi görüşünü ortaya atıp gündemi belirlemek ve tartışmanın odağını beklenmedik, çetrefilli ancak uzun vadeli ‘
devlet aklı
’ doğrultusunda olduğu izlenimini yaratan bir eksene kaydırmak en azından üstünde tartışılması gereken ciddi bir yaklaşım mıdır?
Evet,
ama
İşin ‘ama’sı şu: Yıllarca sürmüş terörle mücadele, şehitlerimiz, perişan anneler, öksüz, yetim çocuklar, baskı altına alınmış köyler, canına kastedilmiş siviller… Bu mücadeleye, Türkiye’nin dört bir yanındaki vatandaşlarının huzurla alacağı nefesi sağlamak üzere akıtılmış kaynaklar… Ekonomik krizlerin ortasından geçip dururken bu kaynakların başka, ikincil ihtiyaçlara sevk edilememesi… Terör örgütünün 40 yıldır sürdürdüğü
kara propagandaya
karşı üretilmiş söylemler, sarf edilmiş sözler… Askerimizin, emniyetimizin, kamu görevlilerinin kahramanlıkları… Cansiparane mücadeleler, adanmış hayatlar…

Bütün bu tarih, bu hafıza, bu duygusal iklim öyle bir anda değişebilir mi? Bir açıklamayla hemen ikna olunması beklenebilir mi?

Hayır!

O hâlde ne yapmalı? Lafı ortaya atıp, tartışmayı sadece medyaya ve muhalif siyasetçilere bırakmamalı… ‘
Öncesi, sırası, sonrası
’ yöntemine uygun bir kapsamla hazırlanmış,
(İstişare, İkna, İttifak) stratejisiyle donatılmış
bir iletişim eylem planı
devreye alınmalı…

Devlet aklını, millet aklı ile birleştirmeli…


Günün sözü
“Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer / Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.”
Mehmet Âkif Ersoy

Gözümüze takılanlar…

*Areda Survey’in, Türkiye genelinde 3.206 kişinin katılımıyla yaptığı araştırmaya göre; İsrail’in çağrı cihazlarını patlatmasının ardından, Türk halkının yüzde 61,7’si cebinde taşıdığı telefondan endişe duymaya başlamış. Ayrıca, halkın yüzde 78,9’u İsrail’in Lübnan’a savaş ilan etmesini Türkiye için potansiyel bir tehdit olarak değerlendiriyormuş (Feyza Nur Akdeniz). İnsan hakları ile ilgili çalışan STK’ların web sitelerine, bu alanda yazılmış, çizilmiş makalelere bir göz atmak yeter; hepimizin güvende olduğumuzu ve saygı duyulduğumuzu hissetme hakkı vardır. Herkes, doğal ve insan yapımı tehlikelere karşı elde edilebilecek en yüksek koruma standardına sahip olmalıdır. Bu konu, uluslararası insan hakları belgelerinde kabul edilen diğer ekonomik, sosyal ve kültürel haklar tarafından desteklenir. Eee ne oldu şimdi bunca mevzuat, literatür?.. İsrail’in zulmünün sınırlarının Gazze’yi, Lübnan’ı, Suriye’yi de aştığını, önce bölgeyi sonra da tüm insanlığı tahrip ettiğini kayda geçirecek, cezalandıracak “İnsan Hakları Makamları” ne yapıyor?

*Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren Reklamcılık Derneği’nin (Advertising Association) yayınladığı “Sosyal Katkı” raporuna göre; 18-34 yaş grubundakilerin yüzde 57’si reklamcılığın topluma sosyal katkıda bulunduğuna inanırken, 55 yaş ve üzeri kişilerde bu oran yüzde 30’a düşüyormuş. Ayrıca, gençlerin yarısı reklamların daha sürdürülebilir alışverişlere yönelmelerine yardımcı olduğunu belirtirken, bu oran 35-54 yaş grubunda yüzde 37, 55 yaş ve üzerinde ise yüzde 20. PwC’nin Ipsos iş birliği ile ülkemizde yürüttüğü “Tüketici Davranışları Araştırması”na göreyse; Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunda bilgisi olduğunu ifade edenlerin oranı hepi topu %31 imiş. Sürdürülebilirlik için kesinlikle ekstra ödeme yapmam diyenler %46 oranındaymış. İki araştırma birbirinden çok farklı analizlere ve iş planlarına yol açabilir. Ölçümlemeden vazgeçmemek, ancak kullanılacak araştırmanın hangi ülkede yapıldığından tasarımına ve tüm diğer detaylarına kadar dikkat etmek lazım. Çünkü bizim hedef kitle pek çok konuda Batı’dan farklı reaksiyon verir…

*Türkçe rap’in geçmişten günümüze geçirdiği yolculuğu mercek altına alan, 9 bölümlük “Ses ve Öfke” belgeseli GAİN’de yayınlanacakmış. Belgeselde 90’lı yılların başından itibaren rap’çilerin yaşadığı mücadele, engeller ve Türkçe rap’in pop müziğin egemen olduğu Türkiye müzik endüstrisinde bir dev hâline gelmesi anlatılacakmış (Sibel İzci, Weber Shandwick). Popüler kültür araştırmaları, toplumu anlamak ve ona hitap etmek isteyenler için ipuçları barındırırlar. Onu incelemek için bu tür müzikten hoşlanmak da gerekmez. İletişimden siyasete pek çok alandan profesyonelin benzer araştırmaları ‘fenomeni anlamak’ için dikkate alması önemlidir.

#orta doğu
#politika
#Ali Saydam