KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman , seçildikten sonra yaptığı ilk açıklamada; her ne kadar “Türkiye’yle istişare etmeksizin Kıbrıs’ta bir dış politikanın belirlenmesi bugüne kadar söz konusu olmadı, benim dönemimde de asla söz konusu olmayacak” vurgusunu yapmış olsa da; iki devletli çözümün Kıbrıs Türkleri için ‘ gerçekçi bir yaklaşım olmadığını ’, onun yerine ‘ federasyon temelli bir modeli ’ savunduğunu bilmeyen yok… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ’nin KKTC seçimlerinin hemen arkasından yaptığı
KKTC Cumhurbaşkanı
, seçildikten sonra yaptığı ilk açıklamada; her ne kadar “Türkiye’yle istişare etmeksizin Kıbrıs’ta bir dış politikanın belirlenmesi bugüne kadar söz konusu olmadı, benim dönemimde de asla söz konusu olmayacak” vurgusunu yapmış olsa da;
Kıbrıs Türkleri için ‘
gerçekçi bir yaklaşım olmadığını
’, onun yerine ‘
federasyon temelli bir modeli
’ savunduğunu bilmeyen yok…
MHP Genel Başkanı
’nin
seçimlerinin hemen arkasından yaptığı açıklamalardaki heyecan ve duyarlılığı bu bağlamda
ve
gerekir:
“Meselenin demokratik haklarla ve sandığa saygıyla alakası hiç yoktur. Zira mesele vatan meselesidir, millet meselesidir, beka meselesidir, güvenlik meselesidir, onur ve şeref meselesidir. Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüme kapalı duran ve federasyon özlemlerine yeşil ışık yakan bir siyasi zihniyet ve iradenin geçmişin acı ve ızdırap veren olaylarını tekrar canlandırma ihtimali yabana atılamaması gereken yakın bir tehdittir.
[…] Kıbrıs bir adadan çok daha ötesidir. Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki sancak, Türk milletinin can damarı, Türk istiklal ve varoluş ruhunun siyasi, stratejik ve jeopolitik misyonudur. Kıbrıs’ın güvenliği ve geleceği Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik ve geleceğiyle bir ve aynıdır. Bu kapsamda Kıbrıs Türk’tür, hep de böyle kalacaktır.”
Öte yandan Emekli Büyükelçi
, pazar günü
hesabından bir mesaj paylaşmış. Bir zamanlar temel görevi; Türkiye’nin tezlerini yurt dışında anlatmak, çıkarlarını korumak olan emekli büyükelçi şöyle diyor:
“Kıbrıs Türk halkı bugün Ankara’dan dayatılmaya çalışan ve kendi kültür ile geleneklerine tamamen yabancı olan İslami toplum modelini, ayrıca da son yıllarda takip edilen ve sadece tecritleri ebedileştirecek çözümsüzlük modelini reddetti. Türkiye’den bağımsızlığını ilan etti. Yolu açık olsun. Umarım Ankara bir bedel ödetmeye kalkmaz.”
Son günlerde Kıbrıs konusunda olup bitenler bize “The Godfather” (Baba) filminden bir sahneyi hatırlattı. Baba, Don Corleone, oğlu Michael’a der ki:
“Her kim ki sana Barzini [düşman] ile toplantı teklif ederse, hain odur.”
Aslında konu Kıbrıs meselesi değil, ABD’nin kuklaları
ve
’i kullanarak Akdeniz’e hâkim olma;
’ı yok etme meselesidir… Bu çerçevede Baba filminin ünlü repliğini bir de Kıbrıs adası eksenli okumak, Türkiye’deki muhalefet ve KKTC’deki iktidarın yaklaşımı konusundaki değerlendirmemizi netleştirebilir.
İletişimin ‘hınzır’ çocuğu
İletişim çalışmalarında sadece dikkat çekmek, kendine baktırmak için ‘
’ olmak için çaba harcayanları çoğunlukla eleştiririz…
Çünkü bu tür işler;
belki, ancak iletişimin nihai hedefi olan
hizmet etmezler… O, size ‘
’ diye en acayip işlere kalkıştığınız hedef kitle size bakar bakmasına ama aynı hızla kafasını çevirmeyi de ihmal etmez… Üstelik, deneyimler bize gösteriyor ki ‘ilginç’ olana ulaşmak için Şeytan’la iş birliği yapmak da şarttır…
Sonuç ise emek, zaman ve para kaybının yanı sıra bir de evdeki bulgurdan, yani mevcut itibardan da olmaktır…
Ancak…
denen mecra, gerek
gerek kendi doğası gerekse de orada kabul görmüş ‘
(iletişim tonu) açısından -içinde Şeytan’ı barındırmıyorsa- ilginçliklere de müsaittir…
Örneğin; “
” (Real Time Marketing – RTM) denilen yöntem, bu konuda biçilmiş kaftandır…
Yönetici Geliştirme Birimi’nin internet sayfasında şöyle tanımlanıyor: “Gerçek zamanlı pazarlama, markaların olaylara, trendlere, sosyal medya etkileşimlerine ve diğer anlık gelişmelere hızlı bir şekilde tepki vererek pazarlama stratejilerini şekillendirmesidir. Bu strateji, markaların hedef kitleleriyle anında iletişim kurmalarını ve mevcut eğilimleri fırsata dönüştürmelerini sağlar…”
bir sosyal medya ‘
’u paylaşmış ve ilginçliği, tuzaklarına düşmeden sağlamış … Tamamen yazıdan oluşan görselde iri puntolarla şu sözler yer alıyor: “Olur mu,
!” Altta da küçük bir not: “Olmaz demeyin, hırsızlığa karşı evinizi ve iş yerinizi güvence altına alın.” Bu mesaj iletişimde ‘emir kipi’nin riskli olduğu gerçeği bir yana tutulursa ‘anında üretim’ için iyi bir örnek…
kapsamındaki bu post’ta “Olouvre” kelimesiyle bir yandan “olur” denilirken, diğer yandan da
’ndeki hırsızlık olayı hatırlatılıyor…
Ara sıra böyle hınzırlıklara başvurmakta sakınca yok… Tabii, bir de Almanların ‘
’ (başkasının ızdırabından keyif almak, yararlanmak) dedikleri, ancak bizde “Düşene bir tekme daha vurmak” gibi anlaşılabilen tuzak konusunda da temkinli olmak gerekir…
ve
iş birliğiyle Marmara Denizi’ni iklim değişikliğine karşı dirençli hâle getirmek amacıyla yürütülen “Mavi Nefes Projesi”nin ilk deneme dalışına Garanti BBVA
, TURMEPA ve bilim insanları katılmış.
Bu kapsamda
’nin geliştirdiği yeni bir
müsilaj temizleme tekniği
de kullanılmış.
liderliğinde Burgazada açıklarında atılan bu ilk adımda elde edilen bulgular bir sonraki fazın bilimsel değerlendirmelerine temel oluşturmak üzere kayıt altına alınmış.
Aslında proje yeni değilmiş… 2021 yılından bu yana yürütülüyormuş…
Gerekli olanı yapana, topluma, çevreye katkı sağlayana “neden yaptın” denilmez ama “neden geç kaldın” bal gibi denilir… Hele ki
gibi, yalnızca İstanbulluları değil,
çevre bilincine sahip herkesi
rahatsız eden, ilgilendiren bir konuysa…
Umarız bundan sonra projede gösterilen emek ve itina işin iletişiminden esirgenmez…
#KKTC
#Tufan Erhürman
#seçim