İsrail’in ipi…

04:0011/10/2025, Cumartesi
G: 11/10/2025, Cumartesi
Ali Saydam

Başlıktaki ifade “İsrail’in ipi kimin elinde” diye tamamlanıp, arkasından emperyallerin çıkarları sıralanabilir ama bizim bu sefer kastımız “İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez!”… “ Ateşkes ” ilan edilse, “ Barış Planı ” uygulamaya başlansa dahi, söz konusu İsrail olunca haklının, mazlumun, mağdurun duygu dünyasında güven, rahatlama ve umuda çok da fazla yer yok maalesef… Çünkü akıl, çünkü tecrübe bize bunu öğütlüyor… Bugün gelinen nokta; İsrail’in ‘ dini temelli ’ genişleme stratejisinde yalnızca bir

Başlıktaki ifade “İsrail’in ipi kimin elinde” diye tamamlanıp, arkasından emperyallerin çıkarları sıralanabilir ama bizim bu sefer kastımız “İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez!”…

Ateşkes
” ilan edilse, “
Barış Planı
” uygulamaya başlansa dahi, söz konusu İsrail olunca haklının, mazlumun, mağdurun duygu dünyasında güven, rahatlama ve umuda çok da fazla yer yok maalesef… Çünkü akıl, çünkü tecrübe bize bunu öğütlüyor…
Bugün gelinen nokta; İsrail’in ‘
dini temelli
’ genişleme stratejisinde yalnızca bir ‘
aşama
’ olarak okunabilir… Hiçbir zaman gizlemedikleri ‘
master plan
’ bu değil mi zaten…
İki yıl süren mezalimin sonunda;
Gazze
’nin toprakları küçülmüş,
Suriye
’nin zengin su kaynakları olan
Golan Tepeleri
’nin kuzeyi ele geçirilmiş,
Katar
,
İran
,
Lübnan
’a saldırılar düzenlenmiş… Yani master plana uygun hamleler yapılmış vaziyette…
Gazze’ye yönelik
işgal hareketi
ve
zulüm süreci
nasıl 2 yıl önce başlamadıysa, İsrail istediğini elde etmeden ya da dünya bu işe sert bir ‘
dur!
’ demedikten sonra bitecek gibi de değil… O nedenle “Barış Planı” ile girilen dönemi, bir
‘ara durak’
gibi anlamakta ve tedbirleri ona göre almakta yarar olduğu kanaatindeyiz…
Hani eskiler der ya; “Şuraya yazıyorum…” Şuraya yazıyorum; İsrail 2-3 sene durur gibi görünse bile, esas hedefinden ve
onlarca yıldır süregelen genişleme politikasından
vazgeçmeyecek. Sonrasında, doğrudan genişlemek, sözde barış tekliflerini de aracı kılmak üzere harekete geçecektir. Suç ortaklarını da unutmayalım; acaba kaç tanesi İsrail’in,
Netanyahu
ve
Savaş Kabinesi
’nin işledikleri ‘
insanlığa karşı suçlar
’ nedeniyle yargılanması için girişimlerde bulunacak, ya da bu yöndeki çabaları destekleyecekler…
Öte yandan bu süreçte Türkiye’nin duruşu, tutumu gurur vericiydi… İlk günden itibaren Gazzelilerin yanındaydık… Dış politikamız ise politika ile pek de yan yana gelmeyen bir kelimeyle açıklanabilirdi:
Onur
… Onurlu politikamızdan ödün vermedik,
Cumhurbaşkanımız
başta olmak üzere bakanlıklarımız, devletimizin ilgili tüm kademeleri ve seferber edilen
STK’lar
buldukları ya da kendilerinin oluşturdukları her platformda Gazzelilerin acılarını, İsrail’in uluslararası hukuka ve en çok da insanlığa düşman uygulamalarını anlattılar…
Bunlar boş laflar değildirler… Türkiye’nin kararlı duruşunun, bu davanın peşini bırakmayacağının ve güvenilirliğinin en büyük göstergeleridirler… Zaten o yüzden Türkiye’nin varlığının ne denli kıymetli olduğunun altı çizilip duruyor… Bu sebeple
Amerika Başkanı
dostluk söylemleriyle
Erdoğan’ı
nereye oturtacağını şaşırmış durumda… Kara kaşımızdan kara gözümüzden değil, onurlu, istikrarlı, güvenilir politikalar sonunda
bölgeler üstü
bir güç olarak varlık gösterdiğimizden…

İsrail’in de Batı’nın da çıkarlarının Gazze halkının yanında olmadığı kesin… Ancak unutulmasın ki; mazlum halklar için tek gerçek dost Türkiye var oldukça işleri hiç de kolay olmayacak…


Elle tutulmaz, gözle görülmez ama depolanabilir
Polat Holding ve İş Enerji’nin ortak olduğu, yenilenebilir enerji sektöründe faaliyet gösteren
Polat Enerji,
Türkiye’nin en büyük rüzgâr enerji santrali olan Soma Rüzgâr Enerji Santrali (RES) sahasında kurduğu 4 MW / 4 MWh kapasiteli entegre
Elektrik Depolama Sistemi
(EDS) için
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
kabulünü tamamlamış.
Konuyu biraz deştik…
Elektrik depolama tesisleri
, elektrik şebekesinin daha
verimli
çalışmasını, yoğun talep dönemlerinde
elektrik kesintisi olasılığının azaltmasını, güç dalgalanmalarının dengelemesini ve acil durumlarda yedek gücün devreye sokulmasını
sağlıyorlar. Özellikle güneş, rüzgâr gibi ‘yenilenebilir enerji’ kaynaklarının daha fazla kullanılmasını mümkün kılıyor, bunların değişken doğasını yönetmede önemli bir vazife üstleniyorlar.
Energies
” adlı akademik dergide 2024 yılında yayınlanan makale, konunun ne denli nazik olduğu şu ifadeyle anlatılıyor: “Enerji depolama, esneklik sağlamak ve yenilenebilir enerjinin enerji sistemine entegrasyonunu desteklemek açısından kritik öneme sahiptir. Merkezi ve dağıtılmış enerji üretimini dengelerken enerji güvenliğine de katkıda bulunabiliyor.” (Anastasovski, A., Andreucci, M. B., Kádár, J., & Delli Paoli, M. (2024). Energy Storage in Urban Areas: The Role of Energy Storage Facilities, a Review. Energies, 17(5), 1117. https://doi.org/10.3390/en17051117)
Dr. Berat Albayrak
’ın bakanlık döneminde “Enerjiden Ekonomiye Tam Bağımsız Türkiye” vizyonuyla hayata geçirilen
Millî Enerji ve Maden Politikası
’nın Sayın Bakanımız
Alpaslan Bayraktar
tarafından geliştirilerek devam ettiğini görmek ülkemizin esenliği, refahı için olduğu kadar Dünyamızın kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından da son derece sevindirici…

Parlak fikirler ağlatabilir!..
İsviçre, tren raylarını
güneş santraline
çeviriyormuş. Rayların üstüne kurulan özel panellerle enerji üretimi yapılıyor; böylece hem mevcut altyapı kullanılıyor hem de ek arazi tüketimi önleniyormuş… Tren seferlerini etkilemeden çalışabilen bu sistemle yılda milyonlarca kWh
temiz enerji
sağlanacağı ifade ediliyor…
Romanya’nın Cluj-Napoca kentinde kurulan
akıllı otobüs durağı
, iki dakika içinde 20 squat hareketi yapan yolculara
ücretsiz bilet
veriyormuş. Hem hareketi teşvik etmesi hem de şehirde sağlıklı yaşam bilincini artırması hedeflenen bu basit ama akıllıca uygulamayla
toplumsal dönüşüme katkı
sunulması amaçlanıyormuş…
LinkedIn
’deki “Kurumsal Sürdürülebilirlik” hesabı böyle pek çok parlak fikri paylaşmış… İlhama ihtiyaç duyan yöneticiler ve firmalar için faydalı olabilir… İnanması zor olsa da ne demiş Hitler; “Tek bir dahiyane fikir bile hayal gücünden yoksun, angaryalarla geçmiş bir ömürden daha değerlidir.”
Öte yandan unutulmamalı ki; iletişim çalışmalarında ‘parlak fikirler’ elbette önemlidir; ancak en önemlisi bu fikirlerin hedef kitlenin ‘
kültür ve değerlerine
’ uygun olmasıdır… Yoksa elden, harcanan para ve emeğin ardından ağlamaktan başka bir şey gelmeyebilir…
#Gazze
#Hamas
#İsrail