İş hayatındaki başarısı ile Türkiye içinde ve dışında tüm paydaşlarının ve tanıyanlarının büyük takdirini toplamış iş adamı,
şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı
Beye, kendisini çok seven ve onun iyiliğinden mutluluğundan başka bir şey düşünmedikleri her hallerinden belli olan çalışanları, yöneticileri, akrabaları;“Nasıl, hangi 'iyiliği' yapsak da Nezih Bey'i zor durumda bıraksak?" diye düşünselerdi; herhalde bu kadar '
' ve bir o kadar da '
' çalışma ortaya koyamazlardı.
Bir video bu… Masum bir video…
Youtube'a “
" yazın, ilk sırada beyefendinin iş dünyasındaki zaferleri değil, bu video çıkıveriyor…
Kurban Bayramı içine rastlayan günlerden birinde Nezih Beyin doğum
. Nezih Bey doğum günlerini çalışanlarıyla kutlarmış aslında. Ancak uzunca bir tatili değerlendirmek üzere teknesiyle tenezzühe (Y Kuşağı için: Geziye) çıktığından; bu kutlamadan bu yıl 'mahrum' kalan çalışanlar, yöneticiler ve akrabalar, kendisine tatil öncesi, ona da hiç belli etmeden bir adet sürpriz video hazırlamışlar.
Ama ne video… Bir prodüksiyon bir prodüksiyon… Şarkılar uyarlanmış, patrona alabildiğine övgüler düzen… Ama ne övgüler… En ballısından, en abartılısından… Pastalar imal edilmiş güle oynaya elbirliğiyle, '
'… Grup dansları çalışılmış, profesyoneller gibi…
Rahmetli Şenay'ın '
', ya da '
Gel kardeşim elini ver bana
' diye anılan ve CHP'lilerin pek bir sevdiği o şirin parça, biraz masrafla, yeniden alt yapı oluşturulup, üzerine stüdyoda şarkılar koro halinde okunup döşenmiş…
Bu iş Nezih Beyin de sonradan yaptığı açıklamada çok yerinde tespit ettiği üzere, (aşk ve imanın gizli kalması gibi)
ailesi içinde kalsaymış, mesele yokmuş… Ancak… Bir dökülmüş sosyal medyaya… Pir dökülmüş…
Sonrası feci… Aman ne tepki arkadaşlar… Yıkılmış ortalık… Dalgasını geçen geçene… 12 dakika 19 saniye süren, şu ana kadar 43 bin kişinin izlediği, baştan sona tekmili birden çalışanların, yöneticiler ve üstadın yakınlarının kendisinin tüm olumlu meziyetlerini göklere çıkararak sıraladıkları videoyu, bir iç iletişim felaketi olarak yorumlayan ve üniversite derslerinde '
' olarak ele alacağını söyleyen hocaların sayısı az değil…
PR'ın ustalarından
'ın tespitiyle “
Bu işten çıkartılması gereken en temel ders, iç iletişimin İK'cılara bırakılamaması gereken farklı bir iş olduğudur
'. Hani kriz iletişiminin avukatlara bırakılmaması gerektiği gibi bir durum…
Çalışanlarının iyi niyetinden ve emeğinden hiç şüphe etmeyen Nezih Bey (kimse de şüphe etmiyordur zaten) çok beğenmiş videoyu (!)… Olabilir tabii… Ancak, keşke sadece o tespiti yapmakla yetinseymiş. “Sosyal medyada sizin çok beğendiğiniz bir şeyi bir başkası beğenmeyebilir…" tespiti biraz hafif kaçmış… Çünkü Youtube'da olayı 57 kişi 'beğendim' derken, 547 kişi 'beğenmedim' demiş. Fark ciddî yani… %50-50 olaydı, beğenenler de var beğenmeyenler de, der geçerdik…
Biz eminiz… Nezih Bey bu işleri gayet iyi bilir… Kısa zamanda bu küçük yaraları saracak,
hasarları atlatacaktır…
Hadi
tekniğinden dem vurarak söyleyelim: Tekrar, algılamayı güçlendirir. O nedenle sık sık söylemekte yarar var: Fazla olan yanlıştır… Bu hataya geçen seçimlerde AK Parti düşmüştü… Yüzlerce sayfa
olur mu? Kimsenin aklında kalmadı. Bu kez de CHP her biri deve dişi vaatlerini doldurmuş torbaya, çıkmış ortaya. Topu topu bir ay kaldı. Kime neyi anlatacaksınız? Bu seçimde az ve öz konuşan… Konuştuğunu beyinlere çakan kazanacak…
Bir krizin iletişimi (kendisi değil) nasıl yönetilmez destanını VW yazmaya devam ediyor. Kriz iletişiminde bir numaralı başarı faktörü
dır. İlk gün 11 milyon aracı geri çağırsalar, ilk gün CEO gitse, giderken “Benim hiçbir kabahatim yok" demese; ille de her şeyi merkez yöneteceğiz diye tepinmeyip lokal renkleri serbest bıraksalardı; başkasının 'tevatür' üretip
markanın bu kadar hırpalanmasına engel olabilirlerdi belki…
Şirketin şimdiden ödeyeceği faturanın miktarı
Fortune dergisinin hesabına göre
50 milyar doları aşacakmış… İtibar kaybının maddi karşılığı ise bizce yok!...
Geçenlerde burada, yıllık harcadığımız suyun %74'ü sulamaya giden ülkemizde, sulama tekniğini adam gibi ele almazsak, su fakiri bir ülke olarak ciddi sorunlar yaşamamız içten bile değil, diye yazmıştık… En çok okunan ve olumlu tepki alan yazılarımızdan biri oldu. Açıkçası oradaki bilgileri işin uzmanı
Beye borçlu olduğumuzu bir kez daha belirtelim ve aklımıza takılan bir durumu bir de burada hatırlamaya çalışalım. Bizde bir zamanlar çok sık kullanılan bir 'özdeyişin' ne İngilizcede karşılığı vardır, ne Almancada ne de Fransızcada: “Akan suda pislik olmaz"… Bakalım bu korkunç tespit dilimizden ne zaman çıkıp gidecek?