“Maalesef ruhu yok…”

04:001/07/2025, Salı
G: 1/07/2025, Salı
Ali Saydam

Bizim gazetede pazar günü çok ilginç bir haber yayınlandı. Biraz da sonucunu aşağı yukarı kestirebileceğimiz bir süreç dile getiriliyordu. Ancak bu kadar net ifadeler bugüne kadar pek kullanılmamıştı. Önce haberden söz edelim, sonra da olayı bir adım ileri götürerek sanal gerçeklik ile bağlayıp zenginleştirelim. Haber şu: İnternet çağının getirdiği kolaylıklar arasında en dikkat çekici değişim, insanların tanışma ve evlenme biçimlerinde yaşanıyormuş. Ancak sosyal medya aracılığıyla kurulan ilişkiler,

Bizim gazetede pazar günü çok ilginç bir haber yayınlandı. Biraz da sonucunu aşağı yukarı kestirebileceğimiz bir süreç dile getiriliyordu. Ancak bu kadar net ifadeler bugüne kadar pek kullanılmamıştı. Önce haberden söz edelim, sonra da olayı bir adım ileri götürerek sanal gerçeklik ile bağlayıp zenginleştirelim.

Haber şu: İnternet çağının getirdiği kolaylıklar arasında en dikkat çekici değişim, insanların tanışma ve evlenme biçimlerinde yaşanıyormuş. Ancak sosyal medya aracılığıyla kurulan ilişkiler, çoğu zaman hüsranla sonuçlanıyormuş.

Günümüzde birçok insan, hayat arkadaşını sosyal medya ya da tanışma uygulamaları aracılığıyla arıyormuş. Ancak sahadan gelen veriler bu tanışmaların evlilikle sonuçlansa bile sürdürülebilir olmadığını gösteriyormuş.

Yapılan araştırmalara göre, sosyal medya üzerinden tanışıp evlenen çiftlerin %98’i boşanıyormuş. Kalan küçük bir oranda ise evlilikler; şiddet, psikolojik travma, dolandırıcılık ve hatta cinayetle sonuçlanıyormuş. Uzmanlar, sanal dünyada kurulan ilişkilerin büyük kısmının gerçekte bir “hayat paylaşımı” değil, bir “maskeli balo” olduğunu vurguluyor.

Uzmanlara göre, ekranın arkasından tanınan kişiler sadece karşı tarafın görmek istediği yönlerini yansıtıyormuş. Oysa gerçek hayatta insanların, geçmişleri, değerleri, alışkanlıkları, aile yapıları ve karakterleriyle bir bütün olarak değerlendirilmeleri gerekiyormuş.

Bu vahim tespit bize
sanal gerçeklik
hayranlığı çerçevesinde yaşamı düzenleyebileceğini zanneden gafillikleri çağrıştırıyor. Oysa verinin serüvenine şöyle bir göz atsalar sanal gerçekliğin nelere kâdir olacağını ve olamayacağını görecekler.
Veri
, yabancı dilde kullanımı ile
data
, tasnif edilmemiş ham bilgi kırıntılarıdır. Aslında hiçbir işe yaramaz… Örneğin İstanbul’un nüfusunun ne kadar olduğunu bilmek gibi.
Veri, tasnif edildiğinde
malumat
(enformasyon) haline gelir. Örneğin: İstanbul’daki nüfusun kaçının kadın, kaçının erkek, okul öncesi döneminde çocuk, üniversite öğrencisi olduğu, hangi gelir ve meslek gruplarının oluştuğu vb. gibi ayrıntıya bölümlenmesiyle elde ciddi bir malumat oluşur ve bazı ufak tefek işlere yarayabilir.
Malumatın
yorumlanması
ile birlikte,
bilgi
(knowledge) aşamasına gelmiş oluruz. Burada da örneğin, insanların ne kadar mutlu olduklarını, ekonomik taleplerini, gelecek kaygılarını, aralarındaki ilişkilerin boyutlarını, nitelik ve niceliğini tespit etmek mümkün olabilir.
İşte
sanal gerçeklik
, işi bu noktaya getirme yeteneğine sahiptir. Hem de en mükemmel şekilde. Pek çok şeyi Gemini, ChatGPT, DeepSeek, Grok’a sorabilirsiniz. Müthiş bir ayrıntı ile yanıtladıklarını göreceksiniz. Neyi muhteva ederek? Veriyi, malumatı ve bilgiyi…
Peki
verinin
serüveninin
dördüncü aşaması olan
bilgelik
ne olacak? Bildiğiniz üzere bilgelik, bilginin üzerine vicdan, fıtrat, etik ve ahlakı da içeren tüm değerler manzumesinin, yani tek kelime ile ifade edilecekse
ruhun tekâmülünün
katılmasıyla ulaşılan mertebedir.

Teknoloji hayranlarını düş kırıklığına uğratacağımızı bilsek de hakikati söylemekten geri duramayız: Sanal gerçekliğin, hiçbir zaman ruhu olmayacak. Bu nedenle de hiçbir zaman bilgeliğe ulaşamayacak.

Gelin de Mustafa Sandal’ın o ünlü şirin şarkısını hatırlamayın: “Onun arabası var, güzel mi güzel. Şoförü de var, özel mi özel. Bastı mı gaza, gider mi gider. Maalesef ruhu yok. Onun için hiç mi hiç şansı yok…”

Depremzedeye iş, işe nitelikli eleman…

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen şehirlerdeki ‘yeniden yapılandırma’ çalışmaları kapsamında toplam 600 bin konutun inşası sürerken, nitelikli insan gücü ve iş ihtiyacının giderilmesini aynı anda hedefleyen bir proje başlatılmış.

Filli Boya, kimya sanayinden Dow Türkiye ve sivil inisiyatif Ahbap, “Birlikte Ustayız” sloganıyla tanıttıkları “Boya Ustası Eğitim Programı” ile 200 boya ustası yetiştirecekmiş. Aslında çok büyük bir sayı değil, ancak önemli bir başlangıç…

Program mezunu boya ustalarının ilk işi ise işçilik bedelleri ödenerek depremde yıkılan ve yeniden inşa edilen iki okulun boya işlerinin yapılması olacakmış.

Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Gaziantep’teki depremzedeler arasından 18-45 yaş arasındaki kişilerin başvurabildiği programda hem teorik hem de pratik eğitimler yer alacakmış. Boyanın inceliklerinin yanı sıra boyanın kimyasından sektörde kullanılan terimlere kadar pek çok farklı başlığın yer aldığı programda sosyal medya, iletişim, girişimcilik, pazarlama gibi konularda da eğitim verilecekmiş.

İş güvenliğinin esaslarının aktarılacağı eğitimlerin tamamlanmasının ardından tüm masrafları yine proje tarafından karşılanacak Mesleki Yeterlilik Sınavı’yla sertifika verilecekmiş.

Depremin izlerinin silinmesinin ve bölgenin önce eski gücüne kavuşmasının, sonra da şahlanmasının zaman alacağının her zaman farkındaydık… Bu uğurda devletimizin çalışmalarının yanı sıra özel sektörün ve STK’ların faaliyetlerinin çok kıymetli olduğuna, dahası kesintisiz sürmesi gerektiğine inanıyoruz.

#Teknoloji
#Toplum
#Ali Saydam