
Hukukçular bir konuda mutabık… ‘Ekrem İmamoğlu İddianamesi’, tüm diğer iddianamelerde olduğu gibi, Mahkeme kabul edip etmeme konusunda bir karar verene kadar gizli tutulmalıydı… Ne yazık ki öyle olmadı basılı, dijital falan elden ele dolaşıyor…
Rus klasik romanlarını, bir de bizim Yaşar Kemal’in eserlerini mumla aratacak uzunluktaki İddianame’yi okuyan okumayan, anlayan anlamayan, bilen bilmeyen tartışmaya başladı mı?...
On binlerce insana yüz binlerce aile ferdine maddi olanak sağlayan onlarca iş insanını bir anda töhmet altında bırakan suçlamalara bazı yayın organları “Mal bulmuş Mağribî” gibi atladılar… Bu iş insanları henüz ‘şüpheli’ sıfatı ile anılmaları gerekirken ve “Şüpheden sanık yararlanır” gibi, adaleti korumak üzere oluşturulmuş bir ilke bizim de hukukumuzun temelleri arasında yer alırken, bu kişiler ‘medya huzurunda’ sanık olarak mahkûm edilmeye başlandılar…
Cevap verseler bir türlü, vermeseler başka türlü… Tam da “Tut kelin perçeminden” durumu… Masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığı, kurunun yanında yaşın da cayır cayır yakılma süreci… En çok da İmamoğlu’na yarayan bir süreç...
Bu hengâme içinde, siyasi görüşlerine kıyısından köşesinden katılamasam da Yılmaz Özdil’in YouTube kanalından ortaya attığı ciddiyetle ele alınması gereken iddia, başta CHP üst yönetimi olmak üzere savunma avukatlarına bir ders hüviyetinde idi ( https://shorturl.at/WWd12)…
İddianame’nin kanıtlara dayalı şekilde yapay zekâ programlarından da yararlanılarak son derece tutarlı ve sağlam bir şekilde hazırlandığını ifade eden Özdil, buna karşı Savunma’nın öyle “Siyasi lagaluga” ya da 5-6 avukatla değil, belki bin avukatla, yapay zekâ desteği alınarak, kanıtları çürütmek üzere ciddî bir çalışmayla yürütülmesi gerektiğini uzun uzun anlatıyor…
Özgür Özel’in bu uyarıları ciddiye alacağına; ya da İddianame’nin Mahkeme tarafından kabul edilene kadar -ve tabii ondan sonra da- “Masumiyet karinesi” meselesine sadık kalacaklar çıkacağına ilişkin en ufak ümidi olan varsa beri gelsin…
Bu dava süreci ruhun (vicdanın), aklın ve zekânın gelişmişliğinin ölçüleceği bir turnusol kâğıdı görevi de ifa edecektir…
Hızlı servis restoran işletmecisi TAB Gıda’nın Sürdürülebilirlik Akademisi ile iş birliği içinde hayata geçirdiği “Sürdürülebilir Tabağın İzinde: Türkiye’de Fast Food Sektöründe Tüketim Davranışları ve Algısı Araştırması” sonuçları açıklanmış. Sektörün içinde ya da dışındaki geniş kitleleri ilgilendirecek tespitlere ulaşmışlar.
Genel netice: Tüketiciler taleplerinin değiştiğine, yeni bir dönemin başladığına işaret ediyorlarmış.
Ankete katılanların yüzde 85’i markalardan çevresel ve toplumsal konularda sorumluluk üstlenmelerini beklediklerini belirtmişler. Geri dönüşüm ve gıda israfı yüzde 69 oranında önemseniyormuş. Tüketicilerin yüzde 44’ü ise şeffaf şekilde bilgilendirilmek, ne yediklerini bilmek istiyorlarmış.
Burger King, yüzde 27 oranıyla tüketicilerin gözünde ‘sürdürülebilir fast food markası’ olarak ilk sırada yer alsa da diğer markaların durumu pek parlak değilmiş: Her 4 tüketiciden 1’i “sürdürülebilir marka” denince herhangi bir isim verememiş…
İletişim stratejileri ve pratiklerinde ‘Toplum üzerindeki Etki’yi (Impact on Society) ölçmek çok önemlidir. Ancak o zaman “Attığınız taşın kurbağayı ürkütüp ürkütmediğini” bilebilirsiniz…
TAB Gıda bir süre önce hayata geçirdiği “Ne Yediğini Bil” platformuyla ürünlerin kaynağından gıda güvenliği sertifikalarına kadar olan tüm detayları açıklamaya başlamıştı. Bu bağlamda, bir TAB Gıda markası olan Burger King’in öne çıkması, firmanın tüketici beklentilerini karşılama konusunda doğru yolda olduklarını göstermiş…
Öte yandan firmanın sürdürdüğü ‘konu yönetimi’ çalışmalarının bir parçası olarak iletişim açısından anlamlı olan bu araştırma, sektörün ihtiyaçlarını ölçen ve paylaşan bir karakter ortaya konulması nedeniyle ‘yön veren’ lider algılamasına da hizmet edebilir. Çıkaracak dersler var yani…
Türkiye’nin köklü sanayi gruplarından Borusan Grup’tan bir açıklama var: Altı yıldır CEO’luk görevini yürüten Erkan Kafadar, Nisan 2026 itibarıyla görevini, hâlen Borusan Cat İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapan Özgür Günaydın’a devredecekmiş.
Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık “stratejik bir liderlik değişimi” olarak ifade ettikleri atama hakkındaki açıklamasında bir yandan mevcut CEO Kafadar’ın liderliğine ve başarılarına vurgu yapmış, diğer yandan gelecek CEO Özgür Günaydın’ın yönetici olarak değerine ve verdiği güvene…
Borusan Holding, 1944 yılında, yani 81 yıl önce kurulmuş, ülkemizin itibarlı kurumlarından biridir… İtibar konusundaki düşüncemiz malum, çok zor kazanılır, çok kolay kaybedilir… Tüm kurumsal süreçleri, rekabet avantajını, kârlılığı belirler… 81 yıl boyunca bunu taşımak dahi, arkasındaki çok ciddi yaklaşımların, uygulamaların bir göstergesidir…
Bundan 5 ay sonra yapılacak bir CEO atamasını duyurabilecek kapasitede kendine güven, ancak çok sağlam bir kurumsal yapıda mümkün olabilir… Yaptıkları işler kadar topluma değer katan ‘kurumsal sosyal sorumluluk’ uygulamalarıyla da bilinen Holding’in ‘kurum kültürü’ de en az onlar kadar üzerinde durulmayı hak ediyor. Genel alışkanlık nedir: CEO açıklandığı gün yeni CEO koltuğuna oturmuş olur… Eskisine ne olduğu ve olacağı da spekülasyona bırakılır…
Borusan öyle yapmamış…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.