Milli teknoloji: İmkânsız zaruret

04:0023/09/2024, Pazartesi
G: 23/09/2024, Pazartesi
Aydın Ünal

İsrail’in Lübnan’da elektronik cihazlar üzerinden gerçekleştirdiği terör eylemi, milli teknoloji zaruretini bir kez daha gözler önüne serdi. Evet, milli teknoloji bir gereklilik ama mümkün mü? Merhum Mehmet Akif, Batı’nın bilim ve teknolojideki seviyesine erişmek ve onu aşmak için “Batı’nın tekniğini almak, ahlakını reddetmek” gibi bir formül önermişti. Akif ve onunla birlikte son Osmanlı münevverlerinin kuvvetle savunduğu formül bugünlerde “bir elinde bilgisayar, bir elinde Kur’an” olarak ifade



İsrail’in Lübnan’da elektronik cihazlar üzerinden gerçekleştirdiği terör eylemi, milli teknoloji zaruretini bir kez daha gözler önüne serdi. Evet, milli teknoloji bir gereklilik ama mümkün mü?

Merhum Mehmet Akif, Batı’nın bilim ve teknolojideki seviyesine erişmek ve onu aşmak için “Batı’nın tekniğini almak, ahlakını reddetmek” gibi bir formül önermişti. Akif ve onunla birlikte son Osmanlı münevverlerinin kuvvetle savunduğu formül bugünlerde “bir elinde bilgisayar, bir elinde Kur’an” olarak ifade ediliyor. Ancak 100 küsur yıl önce, dönemin şartları ve bilgisiyle bir çıkış yolu olarak milletin önüne konulan bu formülün geçerliliğini yitirdiğini görüyoruz. Tekniği ahlaktan, ahlakı teknikten ayırmak mümkün değil.

Bugün yaygın şekilde kullandığımız teknik cihazların büyük kısmı savaşlarda silah ve hatta kitlesel imha silahları arayışının bir neticesi. Kapitalizmin azgın kar hırsı da teknolojinin üretiminde ve bir ihtiyaç gibi pazarlanarak hayatımızda başköşeye oturtulmasında etkili oldu.

Bir Müslüman, Müslüman kalarak, böyle bir teknolojiyi üretebilir mi? Çocuk, kadın, yaşlı, engelli demeden, hedef gözetmeksizin, kimi zaman şehirleri toptan yok edecek bir silahın araştırmasını ya da üretimini, Müslüman, Müslüman kalarak yapabilir mi? Emek sömürüsüyle üretim, kaynakları sınırsızca tüketme, çevreyi kirletme, reklam ile göz boyama, şeytani yöntemlerle pazarlama, kıyasıya rekabet, kanaat ve bereket kavramlarını dışarda bırakan kar hırsı, yoksullaşma uğruna zenginleşme, lüks tüketimi teşvik etme Müslümanca bir yaklaşım olabilir mi?

Batı, bugün ulaştığı bilimsel ve teknolojik seviyeye Hristiyanlığı yüzyıllar içinde törpüleyerek ulaştı. Dünyayı acımasızca sömürürken “Hristiyanlığı yücelttiğine”, soykırım yaparken “kutsal savaş” icra ettiğine inanıyordu. Bugün de, Batı’da, örneğin Gazze’deki soykırıma göz yuman, örneğin LGBT sapkınlığını meşrulaştıran bir din hâlâ var ve hâlâ Batı toplumları üzerinde, laik, seküler, ateist olsalar bile etkili. Batı’nın yüzyıllar içindeki serüvenini de, bugününü de, dinden, ahlaktan, kültürden ayrı düşünmek Müslüman münevverlerin, onlarla birlikte İslam toplumları içindeki dinsiz ya da dine mesafeli aydınların en büyük hatası oldu.

Muasır medeniyetler seviyesine nasıl çıkarız? Bunun bir yolunun din değiştirmek ya da dini törpülemek olduğuna şüphe yok. Bunu keşfetmiş olmalılar ki Cumhuriyet elitleri İslam’a karşı savaş açmışlardı; oysa savaşmak yerine dönüştürmeyi, “törpülemeyi” deneseler, belki sonuç farklı olacaktı. Dönüştürme işlemi çok sonradan başladı ve bugün “bir elinde bilgisayar, bir elinde Kur’an” olan ama kafası karışık, freni patlamış kamyon gibi bilinmezliğe savrulan nesillerimiz var.

Başka bir yol var mı? Varsa da bilmiyoruz. 150 yıldır o başka yolu arıyoruz.

Bildiğimiz şu: Teknolojiyi ithal ederken ahlakını da ithal ediyoruz. Lübnan’da örneği görüldüğü gibi, teknolojiyi ithal ederken, parasını kendimizin verdiği, bize zarar verecek bombaları ithal ediyoruz. “Hizbullah’ın aptallığı” deyip geçilemeyecek bir konu zira şu an Türkiye’de kullandığımız otomobilden klimaya, cep telefonundan robot süpürgeye kadar internete bağlı veya uyduyla irtibatlı her cihaz, fiziksel bomba olmasa bile bizi izleme ve dinleme silahına dönüşebilir. Dönüşmediği de ne malum?

Müslüman’ın Müslüman kalarak nasıl teknoloji üretebileceğine henüz cevabımız yok lakin en azından bu cevabı buluncaya kadar kullandığımız teknoloji için radikal kararlar alma zorunluluğumuz var. Yabancı menşeli teknolojinin bu kadar rahat, bu kadar serbest biçimde dolaşıma girebildiği bir ülke asla bağımsız olamaz.

Lübnan hadisesi bize gösterdi ki ihtiyacımız olan teknolojiyi kendimiz üretmek zorundayız. Ama üretemediğimizden de mümkün olduğunca uzak durmak zorunda olduğumuzu atlamayalım. Rusya bunu başardı, başarıyor; biz neden yapmayalım?

#teknoloji
#Yerli Üretim
#Aydın Ünal