Avrupa’da İstanbul Sözleşmesi krizi

04:0021/11/2025, пятница
G: 21/11/2025, пятница
Ayşe Keşir

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Bu vesileyle İstanbul Sözleşmesi hakkında doğru bilinen yanlışları ve Avrupa’da neden hâlâ tam olarak uygulanamadığını yazdım. İstanbul Sözleşmesi 11 Mayıs 2011 tarihinde 45 Avrupa ülkesi tarafından imzalandı. Sözleşmeyi imzalayan; İngiltere, Almanya, Fransa, İrlanda başta olmak üzere 26 ülke çekince koydu. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış olmalarına rağmen Finlandiya, İsviçre, Norveç, Güney Kıbrıs başta olmak üzere bazı ülkeler kadına

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Bu vesileyle İstanbul Sözleşmesi hakkında doğru bilinen yanlışları ve Avrupa’da neden hâlâ tam olarak uygulanamadığını yazdım.

İstanbul Sözleşmesi 11 Mayıs 2011 tarihinde 45 Avrupa ülkesi tarafından imzalandı. Sözleşmeyi imzalayan; İngiltere, Almanya, Fransa, İrlanda başta olmak üzere 26 ülke çekince koydu. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış olmalarına rağmen Finlandiya, İsviçre, Norveç, Güney Kıbrıs başta olmak üzere bazı ülkeler kadına yönelik şiddet ile mücadelede iç mevzuatlarında hiçbir düzenleme yapmadı. Ermenistan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Litvanya, Slovakya ise sözleşmeyi iç hukukunda onaylamadı bile.

Belçika, Hollanda ve Almanya iç hukukunda kısmi düzenlemeler yapsa da müstakil kanun çıkarmadılar. Almanya, şiddet mağdurlarına yönelik anayasa, ceza kanunu ve medeni hukukta bazı önemli düzenlemeleri hayata geçirdi.

Slovakya, Macaristan ve Polonya 2020 yılında, Türkiye ise 1 Temmuz 2021 tarihinde sözleşmeden resmi olarak çekildi. Letonya da 20 Ekim 2025 tarihinde sözleşmeden çekildiğini duyurdu.


TÜRKİYE 2002’DEN BU YANA ŞİDDETLE MÜCADELEDE KARARLI

Türkiye 2011’de İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamadan çok önce de hem Anayasa’da hem de Ceza Kanunu’nda köklü düzenlemeler yapmıştı. Özellikle 2005 yılında Ceza Kanunu ile Türkiye’de ilk defa ‘kadına yönelik şiddet’ ve ‘cinsel saldırı’ fiilleri suç olarak tanımlandı. Töre saikiyle işlenen cinayetlerin cezaları ağırlaştırıldı. 2012 yılında çıkarılan müstakil kanun ve daha sonra yapılan diğer düzenlemeler ile Türkiye, kadına yönelik şiddet ile mücadelede kararlığını ortaya koydu.


AVRUPA’DA HAFTADA 45 KADIN ÖLÜYOR.

Avrupa Kadın Lobisi’nin (European Women’s Lobby) 6 Şubat 2024 tarihli yazısına göre her yıl Avrupa’da 2 bin 300 kadın eşleri veya önceki eşleri tarafından öldürülüyor. Bu, haftada 45 kadının öldürülmesi demek. Ayrıca kadınların üçte biri fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. 15 yaşından itibaren her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel tacize maruz kalıyor.


SÖZLEŞME YAŞATMAYA YETMEDİ

Avrupa Konseyi, AB’ye üye ülkelerin İstanbul Sözleşmesi’nin gereğini yapmadığı, kadına yönelik şiddet ile mücadelede iç mevzuata aktarmada hızlı hareket etmediği ve yeteri kadar kapsamlı düzenleme olmadığı için 24 Mayıs 2024 tarihinde 51 maddelik bir direktif yayımladı.

Bu direktif, İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukukta gerekli düzenleme ve uygulamalar yapılmadığında kadınları korumaya ve yaşatmaya yetmediğinin açık bir göstergesidir. Cezaların artırılması, mağdura yönelik destek mekanizmaları, zararların tazmini başta olmak üzere pek çok düzenleme direktifte öngörülüyor. Konsey, üye devletlere uygulama için Haziran 2027’ye kadar üç yıl süre tanıdı.


TÜRK MEVZUATI ÖRNEK OLDU

Türkiye 2021 yılında sözleşmeden çekilirken, kadına yönelik şiddet ile mücadeleden geri adım atmadığını özellikle ifade etti. Sözleşmeden çıkma gerekçesi, LGBT başta olmak üzere, metindeki bazı kavram ve ifadelerin aile yapımıza zarar vermeye yönelik taşıdığı potansiyel ve dayatma olarak açıkça belirtildi.

Keza Türkiye, sözleşmeden çıktıktan sonra da yaptığı yeni düzenlemeler ile kadına yönelik şiddetle mücadeledeki kararlılığını gösterdi. 2021 tarihinde boşanmış eşe karşı şiddeti de tıpkı nikahlı eşe karşı olduğu gibi nitelikli hal olarak düzenlendi. 2022 yılında ‘kravat indirimi’ olarak bilinen iyi hal indirimi iptal edildi. Kadına karşı şiddet, kasten yaralama suçu, katalog suç kapsamına alındı.

Avrupa Konseyi’nin kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin 51 maddelik direktifinde belirtilen tedbirleri tek tek incelediğimizde; Türkiye’nin tüm maddeleri çok önceden yerine getirdiği açıkça görülüyor. Türkiye bu noktada örnek ülkedir. Öyle ki direktifte öngörülmeyen ‘mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi’, ‘elektronik kelepçe uygulaması’ gibi tedbirler hâlihazırda ülkemizde uygulanıyor.

Türkiye; Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı, önleyici ve koruyucu düzenlemeler, ikincil mağduriyetlerin önüne geçilmesi, ısrarlı takip, siber takip, ağırlaştırıcı nedenler, mağdur destek hizmetleri, acil uzaklaştırma emirleri, mağdurlara yönelik uzman desteği, mağdurlar için yardım hatları, KADES uygulaması, elektronik kelepçe, kadın konukevleri ve diğer geçici konaklama yerleri, ŞÖNİM, çocuk mağdurlara destek vb birçok başlıkta düzenlemeler yaptı.


SÖZLEŞME DEĞİL KANUNLAR VE UYGULAMALAR YAŞATIR

Kadın hakları, siyasetin kullanışlı malzemesi değildir. “Sözleşme yaşatır’’ diyerek, konuyu sadece istismar edenler, Avrupa Konseyi’nin (sözleşme yaşatmaya yetmediği için) yayınladığı direktiften asla bahsetmezler. Diğer yandan AK Partili belediyeler tarafından açılan ama son yerel seçim ile CHP’ye geçen belediyelerin kapattığı kadın konukevlerinden de bahsetmezler…

“Sözleşme değil; kanunlar, uygulamalar korur, yaşatır’’ ve Türkiye bu konuda kararlıdır.

#Avrupa
#Toplum
#İstanbul Sözleşmesi
#Ayşe Keşir