ABD merkezli Foreign Policy: Brüksel ve Washington karşısında kazanan taraf Türkiye Başkanı Erdoğan

04:0012/06/2023, Pazartesi
G: 12/06/2023, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

ABD merkezli Foreign Policy Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin ne yönde adımlar atabileceğine ilişkin bir analiz yayınladı. “Erdoğan’ın üçüncü döneminden ne beklenmeli?” başlıklı analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada iki önceliğinin olduğu belirtildi. Bunlara ilişkin “Türkiye için daha iddialı bir varlık çizmek. Bunun gerçekleşmesi için Ankara’nın Batı kurumları içindeki konumunu güçlendirmek.” şeklindeki tespitlere yer verildi. Türkiye’de 14-28 Mayıs çifte seçimlerinden büyük bir zaferle

ABD merkezli Foreign Policy Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin ne yönde adımlar atabileceğine ilişkin bir analiz yayınladı. “Erdoğan’ın üçüncü döneminden ne beklenmeli?” başlıklı analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada iki önceliğinin olduğu belirtildi. Bunlara ilişkin “Türkiye için daha iddialı bir varlık çizmek. Bunun gerçekleşmesi için Ankara’nın Batı kurumları içindeki konumunu güçlendirmek.” şeklindeki tespitlere yer verildi.

Türkiye’de 14-28 Mayıs çifte seçimlerinden büyük bir zaferle çıkan Başkan Erdoğan karşısında yalnızca Millet Koalisyonu değil bu koalisyonun lideri Kılıçdaroğlu’nu açıkça destekleyerek Erdoğan iktidarını yıkacaklarını açıklayan Washington ve Brüksel yenilmişlerdir. Kılıçdaroğlu’na karşı parti içinden bu ağır yenilgi karşısında istifa baskıları gün geçtikçe artmaktadır. Kılıçdaroğlu gelen baskılar sonucunda ABD Kongresi’nin gözdesi İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın da sorumlu olduğunu açıkça itiraf etmiştir. Kılıçdaroğlu bu konuda haklıdır. Zira İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları ve İYİ Parti Genel Başkanı da seçimlerde Kılıçdaroğlu CHP’sini desteklediklerinden kaybedenler arasındadırlar.

NET KAZANAN BAŞKAN ERDOĞAN VE MİLLİ İRADE

Analizde, hem Brüksel’in hem de Washington’ın, bir dizi bireysel politika hedefine ulaşmaya çalıştığına işaret edilerek, “Ama net kazanan Erdoğan.” denildi. Biz bu analize Başkan Erdoğan ve milli irade olarak katılalım. Analizde Batı ile ilişkilerin ve gündemin tonunu belirleyenin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu anlatılarak, “Erdoğan, Batı’yı üzecek şekilde bölgesel nüfuzunu savunmaya devam edecek.” ifadesi kullanıldı. Erdoğan’ın, Devlet Başkan Vladimir Putin ile giderek derinleşen bağlarını vurgulamaya devam edeceği belirtildi.

RUSYA’YI UKRAYNA’DA DİZGİNLİYORLAR

Türkiye’nin Rusya’yı Ukrayna’da dizginleme konusunda başlıca silah satarak oynadığı hayati rolün altını çizerek Erdoğan’ın, Türkiye’nin Batı için asli önemini vurgulayacağı kaydedildi: “Ankara, çatışmanın başlangıcından bu yana Türk yapımı TB2 insansız hava araçlarını Kiev’e sattı. Aynı zamanda Rusya ile tahıl sevkiyatı anlaşmasına aracılık ederek Ukrayna tahılının dünya pazarlarına satışını kolaylaştırdı ve muhtemelen dünya gıda krizini önledi.”

“ERDOĞAN BATI’NIN İSTEDİKLERİNE GÖRE HAREKET ETMİYOR”

“Erdoğan, özellikle NATO ve AB içindeki etkinliğini kuvvetlendirmeye niyetli. Türkiye dünya siyasetinde daha etkin bir konuma gelirken bunu ABD ekseninde ve ABD’nin çıkarlarına göre değil, kendi ülkesinin çıkarlarına göre yapmak istiyor.” ifadelerini kullanan FP, Türkiye’nin dış siyasetteki kararlı tavrının altını çizdi.

ABD BAŞKANI BİDEN ANKARA İLE SAMİMİ OLMAK İSTİYOR? TÜM GÖZLER ERDOĞAN’DA!

Biden yönetiminin, denge politikası izleyen Ankara ile “samimi bir ilişki sürdürmek istediği” şeklindeki görüşün paylaşıldığı analizde şunlar aktarıldı: “Beyaz Saray, Türkiye’nin tamamen Putin’in etkisi altına girmesini istemiyor. Türkiye bir yerden jet almak zorunda ve bu da Batı’dan olabilir. Ancak Başkan Erdoğan Biden ile resmi ilişkiler dışında bir samimiyet kurma niyetinde değil. Özellikle Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki kavganın son perdesinde Selman’ın Biden’ı ABD ekonomisine zarar vermekle tehdit etmesi ABD’nin ve Başkanı Biden’in güçsüzlüğünün işaretleri mi? Türkiye’deki iktidarı muhalefeti destekleyerek yıkacağını sananlar bugün bu bükemedikleri bu eli öpecekler mi?”

Öte yandan, tüm gözlerin şimdi Erdoğan’ın üzerinde olduğu, NATO’nun Temmuz zirvesinde İsveç’in ittifaka üyeliğine yeşil ışık yakıp yakmayacağının beklendiği de analizde ifade edildi.

VİLNİUS NATO ZİRVESİ ÖNCESİNDE TÜRKİYE İSVEÇ’E NATO VİZESİ VERECEK Mİ?

ABD ve İsveç Dışişleri Bakanları ile görüşen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “somut adım” çağrısını yinelediği, muhataplarının ise 11-12 Temmuz’da yapılacak Vilnius Zirvesi’nde NATO’nun birlik ve beraberlik gösterisi yapması için İsveç’in katılımı konusunda ısrarcı oldukları kaydediliyor. Önümüzdeki hafta içinde yapılacak Ortak Daimi Mekanizma Toplantısı, İsveç ile ilgili kararın şekillenmesi açısından büyük önem taşıyor. NATO’nun ve ABD başta olmak üzere ittifakın önde gelen tüm üyelerinin beklentisi, Türkiye’nin İsveç’in ittifaka katılımını 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi öncesi veya sonrasında onaylaması. Kanaatime göre bu çok zor, hatta imkansız sanırım. Ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin ali menfaatleri söz konusu olursa karar şüphesiz devletimizin!

Finlandiya’nın NATO’ya tam üyelik başvurusunu Meclis’te onaylayan Ankara İsveç için de benzer bir süreci öngörüyor. Ancak İsveç’te yerleşik “PKK ile bağlantılı grupların faaliyetlerinin sürmesi, finansal ve propaganda araçlarının tam olarak engellenmemiş olmasına” dikkat çekiliyor. Hatta Başkan Erdoğan’ın yemin törenine katılan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in bu konuda Başkan Erdoğan ve ilgili üst düzey yetkililerle toplantı yaptığı süreç içinde bile İsviçre’de devletin izni ile eylem yapan PKK’lı teröristlerin Başkan Erdoğan’a hakaret ve küfürlerini İsveç polisi yalnızca izlemişti. İsveç basınındaki haberlere göre “1 Haziran’da yürürlüğe giren yeni terörle mücadele yasasının PKK yandaşlarının gösteri maskesi altında eylem hakaret ve küfür eylemlerini engellemede bir etkisinin olmadığı Stockholm’daki PKK şovlu eylemlerinden anlaşılmıştı. Bu konunun dışında Türkiye’nin ABD’den iki temel beklentisi F-16 savaş uçakları satışının bir an önce Kongre’de onaylanması ve Suriye’de terör örgütü YPG/PKK terör örgütüne verilen desteğin sonlandırılması olmuştu.

Türkiye’nin İsveç’ten NATO vetosunu kaldırması söz konusu olursa, PUTİN de NATO’nun başka ülkelere taktik nükleer silah yerleştirdiğini ifade ederek misilleme olarak Rusya’nın da Belarus’a söz konusu nükleer silahı yerleştirebilecekleri tehdidi bir nükleer dünya savaşına neden olmaz inşallah!

#Politika
#NATO
#PKK
#Finlandiya
#Bülent Orakoğlu