Tarihin en büyük "terör saldırısına" maruz kalan Amerika, paniği kolay atlatıp piyasalarını hemen düze çıkma aşamasına getirdi. Getirdi çünkü başta Amerika Başkanı Bush olmak üzere bütün yetkililer, bu krizin atlatılabilmesi için TV'lere çıkıp, halkı rahatlatacak açıklamaları yaptılar. Amerika Hazine Bakanı O'Neil televizyonlarda saatlerce ekonominin düzelmesi ve halkın paniğe kapılmaması için konuşup durdu.Ya bizde neler oluyor?Bundan önceki "çıpalı kur" istikrar tedbirinde, herkes "Bu programın
Tarihin en büyük "terör saldırısına" maruz kalan Amerika, paniği kolay atlatıp piyasalarını hemen düze çıkma aşamasına getirdi. Getirdi çünkü başta Amerika Başkanı Bush olmak üzere bütün yetkililer, bu krizin atlatılabilmesi için TV'lere çıkıp, halkı rahatlatacak açıklamaları yaptılar. Amerika Hazine Bakanı O'Neil televizyonlarda saatlerce ekonominin düzelmesi ve halkın paniğe kapılmaması için konuşup durdu.
Ya bizde neler oluyor?
Bundan önceki "çıpalı kur" istikrar tedbirinde, herkes "Bu programın bir sahibi yok mu? Başbakan Ecevit neden TV'lere çıkıp ben bu programın arkasındayım demiyor" diye bar bar bağrıldı. Bütün meslek kuruluşları bu "açıklamayı" bekledi. O eski programa sahip çıkan bir tek, o zamanki Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, IMF uzmanlarıyla birlikte sahip çıktı.
Hükümetin bu programı "sahiplenmemesi" zaten bize göre yanlış olan gidişatı daha da feci hale getirerek Kasım ve Şubat Krizlerini tetikledi.
Şimdi "ekonomiyi daraltarak dengeye sokmak isteyen" bu yeni programın sahipleri var. Bir kere "eğer programa sahip çıkmazsak hükümetten gideriz. Hükümetten gidersek de bir daha seçilemeyiz" korkusundaki hükümet "kerhen" sahip çıkıyor. Sonra istediği "yaptırımlar" gerçekleştiği sürece IMF sahip çıkıyor. IMF'nin ve Dünya Bankası'nın "has adamı" Kemal Derviş programa sahip çıkıyor.
Ekonominin patronu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Londra'da "Türkiye'ye yatırım yapın" derken, bundan önceki programı da "yerin dibine" batırdı. "Bundan önceki program baştan riskliydi. Zira "sabit döviz kuru" gibi hatalı bir uygulamayla başlatıldı. Programın başarısızlığının ikinci önemli sebebi de "yapısal reformların" başarılamaması oldu" dedi.
Sonra da ekledi "Artık Türkiye'ye yatırım yapma zamanı" Kemal Derviş haklı artık Türkiye'deki kuruluşlar "batan geminin malları" mantığı ile piyasaya çıkarılıyor. Birbirini izleyen krizler, yapılan "ağır devalüasyonlar" yabancılar için Türkiye'yi "cennet ülke" yaptı. Ama yine de yabancı yatırımcılar Türkiye'ye 52'nci sıradan bakıyorlar. Neden acaba?
Nedeni belli. Adı var kendi yok hükümet. Ne Başbakanı ne de kendisi ayakta duramıyor. Şu an bütün dünyanın gözü bizim üzerimizde olması gerekirken, bir "Allah'ın kulu" da çıkıp "Siz neler düşünüyorsunuz?" diye sormuyor. Sormuyor çünkü soruya muhatap olacak "bir sorumlu" yok.
Başbakan Bülent Ecevit'in "Nükleer savaştan Allah esirgesin" sözünden başka söylediği bir söz hatırınızda mı? Arada sırada elindeki bir kağıda bakarak bir şeyler söylemeye çalışıyor ama "hiçbir şey" söylemiyor.
Bir de Türkiye bölgenin "güçlü devleti" olacak. Böyle "güçsüz, pısırık yönetimlerle" güçlü devlet olunamaz. İnsan Körfez Savaşı sırasındaki Turgut Özal'ı arıyor. Özal'ın o günlerde sürekli olarak şimdiki Amerika Başkanı'nın babası Bush'u arayıp ona "akıl" verdiğini nasıl unuturuz.
DYP lideri Tansu Çiller de hükümeti uyarıp duruyor. "Ben Başbakan olsaydım, daha ilk gün ABD Başkanı Bush ile görüşürdüm. Tüm bakanlarım batıya giderdi, seferber olurdum. Daha ilk günde "İslam terörü" sözünü söyletmeden sorunu çözerdim." diyor.
"İktidarda değil de böyle konuşuyor" diyebilirsiniz. Ama doğruları söylemiyor mu?
Yönetim olmadan çözüm olur mu? Maalesef biz yönetilmiyoruz. Her işimiz "çözümsüz" kalıyor. "İktidarsız iktidarın" olduğu bu 4 yılda 40 yıl geriye gittik daha da gideceğiz galiba?
#ABD
#Terör saldırısı
#Tansu Çiller
#Terör