Dünyanın en ünlü ekonomistlerinden, 77 yaşında, 1987 yılında Nobel ödülü almış, Amerika'da saygın bir üniversitede profesörlük yapan Robert Solow'un "uyarıları" özellikle IMF üzerinde yoğunlaşırken, IMF'de, Stanley Fischer'in yerine, Birinci Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Anne Krueger, yaptığı açıklama ile ortalığı karıştırdı."Türkiye için şu an itibariyle yapabileceğimiz hemen herşeyi yaptığımızı düşünüyorum" diyor sayın Krueger.Anlaşılan Türkiye'nin başına önce "çıpalı kur" programıyla
Dünyanın en ünlü ekonomistlerinden, 77 yaşında, 1987 yılında Nobel ödülü almış, Amerika'da saygın bir üniversitede profesörlük yapan Robert Solow'un "uyarıları" özellikle IMF üzerinde yoğunlaşırken, IMF'de, Stanley Fischer'in yerine, Birinci Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Anne Krueger, yaptığı açıklama ile ortalığı karıştırdı.
"Türkiye için şu an itibariyle yapabileceğimiz hemen herşeyi yaptığımızı düşünüyorum" diyor sayın Krueger.
Anlaşılan Türkiye'nin başına önce "çıpalı kur" programıyla büyük "belalar" açan, hemen onun peşinden "Aman!.. Yanlış yapmışız, çıpalı kur olmayacak dalgalı kur olacak" diyerek tam 180 derece ters bir programı salık veren selefi Fischer gibi, Anne Krueger de "Türkiye'yi anlayamamış."
Zaten onun için Tekfen Holding'ten Nihat Gökyiğit, Solow'a, "Akşam yatarken her şey iyiydi. Sabah kalktık ki her şey tersine dönmüş. Neden böyle oluyor?" diye soruyor.
Bence bunun cevabı "IMF olduğu için" olmalı. Gerçekten de "kayıtsız şartsız IMF'ye teslim olmak" bizim ekonomimizi daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. IMF'nin "Aman Türkiye dış borçlarını ödesin" amacıyla, uygulamaya kalktığı kısa vadeli çözümler, çözüm değil, "çözümsüzlük" getirdi. Çünkü "Türkiye gerçeklerinden" uzaktı.
Bakın şu sözler Nobel ödüllü ekonomist Solow'a ait: "IMF normal olarak ülke sorunlarına kısa vadeli çözümler arar. Ülke için önemli olan, bu kısa vadeli çözümlerin, ülkenin uzun vadeli yapısını zarara uğratmamasıdır. Burada IMF'ye gerekli uyarıyı yapmak ülkenin sorumluluğudur."
Solow haklı. Adam kalkmış "IMF'ye teslim olmayacaksın. Gerektiğinde IMF'yi uyaracaksın" diyor. Kime diyor? Ekonomiyi tamamen "IMF'ye teslim etmiş" bir hükümete. IMF istiyor, bakanlar değişiyor. IMF istiyor, tütün üreticileri, şeker pancarı üreticileri hükümet tarafından "göz ardı" ediliyor. IMF istiyor, özelleştirilecek kurumların yöneticileri, hem de hükümet ortağı bir partinin "direnmesine" rağmen değiştiriliyor.
Uzmanlık alanı "büyüme", yani ülkelerin kalkınması, daha fazla refaha kavuşması konusu olan ünlü ekonomist ayrıca çok önemli bir tespitte daha bulunuyor, IMF'nin kısa vadeli hedeflerinin ülkenin uzun vadeli hedefleri ile "çatışması" konusunda şöyle diyor: "IMF kısa vadede kamu harcamalarının kısılmasını, bütçenin denkliğini istiyor. Bu IMF açısından çok doğru bir istek. Ama uzun dönemde ülkenin gelişmesi, kamunun belli altyapı yatırımlarını ve belli harcamaları yapmasına bağlı. Kamu bunları yapamaz ise gelişmenin önü tıkanacak. İşte burada IMF sorumluları ile ülke insanının karşılıklı bir anlaşmaya varması şart."
Böyle diyor ünlü Nobel ödüllü ekonomist. "Ekonominize IMF gözlüğü ile değil kendi gözlüğünüzle bakın" diyor.
Biz de aylardır bunu söylüyoruz. "Ülkemizin çıkarı ekonomiyi üretken kılmaktadır. Üretmeden, gelir sağlamadan, katma değer yaratmadan krizden çıkamayız" diyoruz. IMF'ye "kayıtsız şartsız teslim olan" ekonomi yönetimi, elbette IMF'nin dediklerini yapmak zorunda kalacaktır. İşte bunun için Türkiye'ye "kişilikli, halkın ve meclisin desteğini alan, gerektiğinde IMF'ye rest çekecek" bir saygın yönetim gerekiyor. Bu önerimizi Mart ayında da yapmıştık, Eylül ayında birkaç kez daha tekrarlıyoruz.
Türkiye'nin krizden ve "IMF'nin boyunduruğundan" kurtuluşunun yolu Milli Mutabakat Hükümetidir. Çözüm, Ecevit'in istifa ederek, daha fazla kendisini yıpratmaması ve Türkiye'ye bir "iyilik" yapmasıdır.
#Türkiye
#Bülent Ecevit
#Robert Solow
#IMF