Bankalar Denetleme ve Düzenleme Kurulu Halit Cıngıllıoğlu'nun bankası Demirbank'a el koyduğunda bu kararın "hatalı" olduğunu belirttiğim 10 Mayıs tarihli yazıma şöyle başlamıştım: "Yıllardır her sabah radyomuzdan "Bugün 10 Mayıs 2001 Demirbank hayırlı günler diler" sözünü duyduk. Demirbank hep iyi günler diledi ama Demirbank'ı zirvelere taşıyan Halit Cıngıllıoğlu, hiç de "hak etmediği" bir cezaya çarptırılarak, "Türkiye'ye iyi günler getirelim" derken, kendisi "kötü günlere" sokuldu"Halit Cıngıllıoğlu'na
Bankalar Denetleme ve Düzenleme Kurulu Halit Cıngıllıoğlu'nun bankası Demirbank'a el koyduğunda bu kararın "hatalı" olduğunu belirttiğim 10 Mayıs tarihli yazıma şöyle başlamıştım: "Yıllardır her sabah radyomuzdan "Bugün 10 Mayıs 2001 Demirbank hayırlı günler diler" sözünü duyduk. Demirbank hep iyi günler diledi ama Demirbank'ı zirvelere taşıyan Halit Cıngıllıoğlu, hiç de "hak etmediği" bir cezaya çarptırılarak, "Türkiye'ye iyi günler getirelim" derken, kendisi "kötü günlere" sokuldu"
Halit Cıngıllıoğlu'na gerçekten "büyük kazık" atıldı. O sadece "devletinin yanında" olmak istemiş ama devleti tarafından, devletinin "ekonomi bürokratları" tarafından tam anlamıyla "kazıklanmıştı."
Suçu neydi? Suçu, hükümetin o zaman uyguladığı "istikrar programına" (çıpalı kur), en büyük desteği vererek portföyünde 5.3 milyar dolarlık Hazine Bonosu bulundurmaktı.
Devletin ekonomi bürokratlarının "beceriksizliği" yüzünden çıkan ekonomik kriz sırasında portföyünde 6.5 milyar dolarlık "devlet kağıdı" olan Cıngıllıoğlu'na, Merkez Bankası, Mayıs ayında diğer bankalara yaptığı gibi "Hazine Bonosu karşılığında borç verseydi", daha sonra uyguladığı "takası" o aylarda gerçekleştirseydi, Demirbank bugün 400 milyon dolar karı olan, yine "en sağlam" bankalar arasında yer alacak ve Halit Cıngıllıoğlu bu "haksızlığa" uğramayacaktı. Üstelik "karlı ve başarılı" bir bankayı İngilizlere "yok pahasına" kaptırmayacaktık.
Merkez Bankası'nın Kasım ayında "likiditeyi kısması" nedeniyle tetiklenen Kasım Krizi'nin, Ecevit'in "tetiklediği" Şubat Krizi'nin bedelini, ekonomi bürokratları ve "siyasal iktidar" değil Halit Cıngıllıoğlu ödedi.
Halit Cıngıllıoğlu'nun bankasını elinden alan devlet, şimdi kendisinden "özür diler" gibi Demirbank'ın yurtdışındaki iştiraklerini kendisine geri veriyor. Sakın yanlış anlamayın. "Özür dilerim. Yanlış el koymuşum. Al bunlar senin" demiyor. "Bastır 95 milyon doları al iştiraklerini geriye" diyor.
Ne yapsın Halit Cıngıllıoğlu, "devlet teröründen ne kurtarsam kardır" diyerek Aydın Doğan'la birlikte bu iştirakleri geri alıyor.
Murakıpların "el konulmasın" raporuna rağmen "zorla" ve "cebren" el konulması emrini veren BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, bu durum karşısında ne yapmalı?
Türkiye'de "yapanın yanına kar kalma" olayı sona ermeden, hatayı yapanlar hatanın bedelini ödemeden Türkiye "esenliğe" çıkamaz.
"Ay!.. Pardon çok özür diliyorum. Bu bizim Temizel'in ekonomiye yaptığı "mali milad" sabotajından sonra Cıngıllıoğlu ailesine attığı ufak bir kazıktır. Devletin yediği kazığın yanında "Cıngıllıoğlu ailesinin kazığı" hafif kalır. Onun için sineye çekin" denilemez.
Devletin "haksızlık" yapmaya hakkı yoktur. Yaptığı haksızlığın "bedelini" de ödemek zorundadır.
Halit Cıngıllıoğlu'na iştiraklerini değil "bankasını" geri verin.
#Bankalar Denetleme ve Düzenleme Kurulu
#Halit Cıngıllıoğlu
#Demirbank