İran ve İsrail arasındaki çatışma, bölge ülkeleri için önemli dersler içermektedir. Başta da Orta Doğu'nun çok kırılgan olduğu, bölgede dengelerin hızlıca değiştiği ve bu hassas dengenin bölgenin geleceğini derinden etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu açık bir şekilde görülmüş oldu. Bu bölgede istikrarın istisna, gerginliğin ve çatışmanın da olağan bir durum olduğu tüm bölge ülkeleri bir daha görmüş oldu. BÖLGE ÜLKELERİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ İHTİYACI Öncellikle, uluslararası kurumlardan beklentinin
İran ve İsrail arasındaki çatışma, bölge ülkeleri için önemli dersler içermektedir.
Başta da Orta Doğu'nun çok kırılgan olduğu, bölgede dengelerin hızlıca değiştiği ve bu hassas dengenin bölgenin geleceğini derinden etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu açık bir şekilde görülmüş oldu.
Bu bölgede istikrarın istisna, gerginliğin ve çatışmanın da olağan bir durum olduğu tüm bölge ülkeleri bir daha görmüş oldu.
BÖLGE ÜLKELERİ ARASINDA İŞBİRLİĞİ İHTİYACI
Öncellikle, uluslararası kurumlardan beklentinin düşük olması gerektiği bir kez daha net bir şekilde ortaya çıkmış oldu.
Bölge ülkeleri arasında en kapsamlı işbirliği için kurulan
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT)
bölgede çatışmalarda
caydırıcılıkta katkısının olmadığı
ve bu teşkilatın zaten ülkelerden oluşması nedeniyle beklentilerin olmaması gerektiği çok açık şekilde görülmüş oldu.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) sahip olduğu 2 milyar nüfusunu, ekonomik ve siyasi nüfuza dönüştüremediği, uluslararası karar alma mekanizmalarında ve dünya sahnesinde belirgin bir rol oynayamadığı görüldü.
Bölgede Müslüman ülkeler arasında işbirliğinin sağlanması ve bölgesel aktörlerin kendi geleceklerini güvence altına alması için
yeni işbirlikçi yaklaşımlara ve daha etkin kurumlara
ihtiyaç artmıştır.
Ülkeler için enerji arz güvenliğinin sağlanmasının ne kadar önemli oluğu açık olmasına rağmen,
dünyada petrol rezervlerinin üçte ikisinden fazlasına ve doğalgaz rezervlerinin üçte birine sahip olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)
üyelerinin bu gücü kullanamadığı açıktır.
Bölgedeki çatışma ve istikrarsızlığın, ekonomileri ciddi şekilde olumsuz etkileme potansiyeli olduğu görüldü.
Özellikle, Hürmüz Boğazı gibi kritik geçiş noktalarının kapanma ihtimali,
küresel enerji fiyatlarını ve ticaret yollarını derinden
etkileyeceğini gösterdi.
Ülke savunmasında kullanılacak
teknoloji ve kullanılan silahların ve dolayısıyla ülkelerin kendi güvenliklerini temin etme ve potansiyel tehditlere karşı caydırıcılık oluşturma
zorunluluğu bir kez daha ne kadar önemli olduğu görüldü.
Ülke kaynaklarının sektörler arasında tahsisinde önceliğin
savunmada olduğu ve savunmanın
bu bölgenin en önemli gerçeği olduğu görülmüş oldu.
Dolayısıyla, İran ve İsrail arasındaki çatışma ve İsrail’in bu saldırgan tavrı iki ülke arasında anlaşmazlığının çok ötesinde. bölge ülkelerinin kendi güvenliklerini, ekonomilerini ve siyasi geleceklerini doğrudan ve derinden etkilediği açıktır.
#İran
#İsrail
#Erdal Tanas Karagöl