HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasını terör suçları kapsamında değerlendirmek, devletin haklılığını ispatlamak için en kolay yol gibi görünüyor.
Kanun açık…
Yerel yönetimler de anayasaya bağlıdır, kendi meclislerinde aldıkları kararlarla anayasayı ihlal edemezler.
Ayrıca…
Yerel meclisler hizmet meclisleridir, bunun dışında yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı, yani devletin üç erkini hiçe sayan kararlar alamazlar.
Hatırlayın…
Tunceli’de belediye meclisi toplandı, şehrin adını değiştirmek için verilen teklifi görüştü.
Ne oldu, uygulayabildi mi, yerel yönetim Tunceli’nin adını Dersim olarak değiştirebildi mi?
Değiştiremedi…
Peki, Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Macoğlu, neden görevden alınmadı, belediye meclisi neden feshedilmedi?
Oraya “Dersim” demekle, Güneydoğu Anadolu’ya “Kürdistan” demek arasında ne fark var?
Neden alınmadı biliyor musunuz?..
Tunceli Belediyesi HDP’li değildi…
Eğer Mehmet Fatih Macoğlu, TKP’li değil de, HDP’li olsaydı, muhtemelen görevden alınacaktı.
“Dersim” teklifi, PKK’nın direktifiyle görüşülmüş bir teklif olarak değerlendirilecekti ve Tunceli’ye kayyum atanacaktı.
Üç gündür konuyu tartışan arkadaşlar önyargılı değillerse, kanun ve demokrasi dengesini buradan anlamaya çalışmalılar.
Devrimcilikle bölücülük farklı şeylerdir, biri suçtur, öteki değildir.
“Teklif var, ısrar yok” ilkesi de demokrasiye dâhildir.
Bir halka ideolojik sisteminize göre kurguladığınız devrim vadedebilirsiniz, demokratik hakkınızdır.
Kabul edilir edilmez, ona halk karar verir.
Fakat bir halka bölücülük vadederseniz, işte bu suçtur, demokrasiyle de alakası yoktur.
Belediyenin arabasıyla örgüte silah taşınıyor…
Belediyenin dozeriyle hendek kazılıyor…
Belediyeden dağ kadrosuna adam devşiriliyor…
Ve bütün bunlar belediye başkanının haberi olmadan yapılıyor, öyle mi?
Ciddi olalım lütfen…
“Ama seçilmiş belediye başkanı” diyorsunuz, görevden alınması yanlış, diyorsunuz.
Tamam, anladım, seçilmiş belediye başkanı…
Fakat bu seçilmişlik hakkı, kanunların koruduğu demokratik düzene uygun faaliyet gösterenler için haktır.
HDP’ye oy veren seçmenin neredeyse yüzde yüzü Abdullah Öcalan’ı, “Kürt halk önderi” olarak kabul ediyor.
Herhalde Öcalan da seçilmeden “halk önderi” olduğu için cezaevinde.
Çıksın, seçime girsin, garanti veriyorum yüzde yüz seçilir.
Onu seçime sokmayan kanun, bunu sokmuş, demek ki bunun bir suçu yok, diyorsunuz.
Ben de diyorum ki…
Seçildikten sonraki faaliyetleri, seçilme selâhiyeti olmayanın düşüncesini gerçekleştirmeye yönelikse, o da suçludur.
“HDP” dediğiniz parti, bırakın belediye başkanını, bırakın milletvekilini, köy muhtarını bile PKK’ya onaylatmadan seçtiremez.
O zaman seçimlere sokmayın, kapatın HDP’yi...
Öyle olmuyor işte, aşağısı kanun, yukarısı demokrasi durumu, boğmadan, boğulmadan idare edeceğiz birbirimizi.
Kürt kardeşlerimiz dönem dönem PKK’nın siyasi kolu olarak faaliyet gösteren bu partileri Meclis’e gönderdiler, yerel yönetimlerde işbaşına getirdiler.
Kendi tercihleridir, devlet buna bir şey diyemez.
Diyemez fakat…
Seçilerek de olsa kendi kurumlarına doğru yaklaşan yabancı cisimlere karşı önlemini de alır.
HDP, paintball oynamaya kalaşnikofla gelinemeyeceğini anlayana kadar aşağısı kanun, yukarısı demokrasi…
Başka çare yok.
Biraz demokrasi, biraz kanun, idare edeceğiz artık.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.