“Çağının ışıklarının kendisini körleştirmesine izin vermeyen ve o ışıklarda gölgeleri, onların en mahrem karanlığını yakalayabilen kişiye çağdaş denebilir ancak” diyor Giorgio Agamben, ‘Çıplaklıklar’ adını verdiği kitabında.
Doğruya götüren yolu tek kişilik tozpembe bir dünyanın içinde adımlayabileceğine inandırıyor bugün kendini birçok insan. Kendine bulaşan yanlışa, çirkine, kötüye gözlerini sımsıkı kapatarak… Bunları sürekli başkalarının üzerinde teşhis ederek ve kendi üstüne hiç alınmayarak yapıyor büyük ölçüde bunu. Bir tür kendini kutsama, kutsallaştırma hali bu ve yazık ki gerçeğe körleşmenin en tehlikeli, en kestirme yolu aynı zamanda. Üstümüze almadığımız yanlışlar, hakiki bir muhasebeyi tamamen imkânsız kılıyor çünkü. Başkalarının günahlarıyla meşgul olan her zihin, kaçınılmaz biçimde kendi nefsaniyetini tahkim ediyor. Kişi olarak da böyleyiz, belli esaslar çerçevesinde bir araya gelen insan öbekleri olarak da böyleyiz. Günah, hata, yanlış, zafiyet, davranışsal düşüklük hep başkalarının dünyasına ait kavramlar olarak kodlanıyor bu zihniyete hapsolmuş insanların bilincine. Böyle malûl bir zemin üstüne koyduğunuz her şey de zorunlu olarak o maluliyeti taşıyor. Baktığınız yerde gerçeği değil, nefsaniyetle kurgulayarak gerçeğin yerine koyduğunuz yalanları görmeye başlıyor, onlara inanıyorsunuz. Aydınlığını kaybetmiş bir dünya bu! Ve ‘şey’lerin hakikatini görmekten uzak, kendi karanlığının vehimleriyle yol almaya çalışan kör, aciz, acınası bir insanlık!
“Bazen düşünüyorum da…” diye başladı söze ayaktaki. Araya girerek “Neyi düşünüyorsun?” diye sordu oturan. “Artık neleri neredeyse hiç düşünemediğimi!” diye cevapladı onu kederle ayaktaki.
Neden olan bitene samimi bir muhasebe çerçevesinde bakmalı, neden bize iyi gelmeyen şeylerle, yani çağın karanlığıyla yüzleşmeli insan? Agamben aynı eserinde bu meseleye de bir paragraf açıyor: “Çağdan gelen karanlığı algılayabilmek bizi neden ilgilendirmeli? Karanlık belirsiz ve tanımı gereği nüfuz edilemez bir tecrübe, bize yönelmemiş ve bu nedenle de bizi ilgilendirmeyecek bir şey değil midir? Aksine çağdaş olan, kendisini ilgilendiren ve sürekli kendisinden açıklama bekleyen herhangi bir şey gibi, kendi zamanının karanlığını algılayan kişidir. Karanlık -herhangi bir ışıktan daha fazla- doğrudan ve bilhassa ona yönelir. Çağdaş kendi zamanından gelen karanlık huzmesini yüzünün tamamında algılayan kişidir”
Günlerin neredeyse her ânına zihin yanıltıcı illüzyonlar koyan, hayatımızın gerçeklerini el çabukluğuyla dönüştürüp dikkatimizden kaçıran hükümranları oldu bu çağın. Dostumuz olmadıklarını biliyorduk ama onları düşman da belleyemedik. Şimdi onların dünyasında, onların kurallarıyla yaşamaya mahkûm durumdayız. Kendi hakikatimizi onların lisanında arayıp bulmaya çalışıyoruz. Karanlığın içinde olup karanlığı görebilmek mümkün mü? Tabiatı gereği beyhude bir çaba bu! Karanlığı göremeyenler için karanlığın içinde ışığı aramak da öyle! İçinde ışıktan bir eser olsa ona karanlık denebilir miydi?
Biliyorum böyle bir şeyi açıktan ilan eden yok, olsa da sesi herhalde kısılırdı bir şekilde. Ama yaşadığımız acılar kadar gerçek bir şey var: Hepimiz çağın en büyük yüzleşmesine çağrılıyız! Bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek üzere yeryüzünün her köşesinde uzun zamandır bekleniyoruz. Yazık ki henüz bizi bu yüzleşme meydanına getirecek adımların ayak sesleri bile duyulabilmiş değil! Umutsuz değiliz elbette ama gayretimiz çok eksik. Zamanımızı boş işlerle yine boş tutmakla, dilimizden eksik etmediğimiz değerlerin içini halis bir insanlıkla, dolduramamakla malûlüz. Çağın karanlığıyla yüzleşemediğimiz için önümüzü görecek aydınlığa da yazık ki kavuşamıyoruz.
“Korkarım ki bizim gerçekten nasibimiz” dedi beyaz saçlı adam, “içini tükürüp kabuklarını yiyen birinin çekirdekten nasibi kadar!”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.