Türkiye’nin savunma sanayiindeki başarısının birilerini rahatsız etmesi çok normal. Zira savunmadaki millileşme, gerçekten Türkiye düşmanlarını çatlatacak noktaya geldi. Özellikle insansız hava araçları (İHA) konusunda Türkiye’nin yakaladığı ivme bütün dünyanın dilinde.
Türkiye’nin güneyinde kurulmak istenen terör koridoru, millileşen savunma sanayii sayesinde bertaraf edildi. İHA ve SİHA’lar Suriye’de hem DEAŞ’a hem de PKK ve Esed rejimine karşı yapılan harekâtlarda çok önemli görevler üstlendi.
Karabağ’ın 29 yıllık işgalden kurtulmasında millileşen savunma sanayiimizin ve insansız hava araçlarımızın katkısı büyüktü.
Ukrayna’da insanlar çocuklarına Bayraktar isimi veriyor, İHA’larımıza şarkılar yazıyor. Dünyanın en saygın savunma dergileri Türkiye’nin bu konudaki başarılarını yazıyor.
Türkiye’nin küresel güç haline gelmesinde millileşen savunma sanayiinin ağırlığı olduğunu tüm dünya kabul ediyor. Baykar, 27 ülkeye ihracat yapıyor.
Tedarik konusu veya içerideki ihtiyaç, hatta ihracat konusunda seçici davranılması dolayısıyla 27 ülke. Bu hassasiyetler olmasa çok daha fazla ülkeye ihracat yapılacak. Talepte bulunan ülkelerden bunu anlıyoruz.
Türkiye’nin iftihar tablosu haline gelen Milli Savunma Sanayii son zamanlarda birileri tarafından çirkin bir şekilde siyasete alet edilmeye çalışılıyor. Eskiden de CHP’li Sezgin Tanrıkulu ve HDP’liler İHA ve SİHA’lara karşıtlıklarını dile getiriyorlardı. Bunlara şimdi de Ali Babacan eklendi.
15 Temmuz sonrası Fetullahçı hainlerin milli projelerimize yönelik suikastlarını konuşurken, rahmetli Özdemir Bayraktar ile yakınlığını bildiğim bir generale, Bayraktar’a 2009 yılında Sinop’ta yapılan haksızlığı sordum.
“Özdemir Amca’ya soralım” deyip telefonla aradı, “Özdemir Amca yanımda bir gazeteci var, Sinop’ta yaşananlarla ilgili bir şey sormak istiyor” dedi. Özdemir Bey, “Kimdir o, nereden duymuş” diye karşılık verdi.
Araya girdim, kendimi tanıttım. Daha önce zaten tanışmıştık. “Sen nereden duydun bunları” dedi Özdemir Bey. Gazeteciye kaynağı sorulmaz diyemezdim, Karadeniz gibi hırçın bir insana. “Samsun’da görev yaptığım dönemde duydum” dedim.
Bu cevabım da Özdemir Bey’in kızmasına engel olamadı. Sert bir ses tonuyla, “Nuri Killigil’i biliyor musun?” dedi. “Biraz biliyorum” dedim. “Nuri Demirağ’ı duydun mu?” dedi. “Biliyorum; ilk uçak fabrikasını yapan milli müteşebbis” diye cevap verdim. “Şakir Zümre ile ilgili ne biliyorsun”? diye sorunca korkumdan, “Hiçbir şey bilmiyorum” diyemedim. “Biraz haberim var” diyecek gibi oldum. “Sen boş ver bizim başımıza gelenleri... Nuri Killigil’i, Nuri Demirağ’ı Şakir Zümre’yi araştır” dedi.
Bu konularla ilgili tartışmalar açıldığında kulağıma küpe olan, rahmetli Özdemir Bayraktar’ın bu sözleri geçiyor aklımdan. “Nuri Killigil’i havaya uçuran, Nuri Demirağ’ın uçaklarını gömen, Şakir Zümre’yi sobacı yapan akıl, bugünün milli savunma hamlesine ne yapmaz” diyorum...
Ali Babacan, “SİHA’lar hükümetin elindeki en büyük propaganda projelerinden birisi. Bu proje ‘kutsal, dokunulmaz’ hale getirildi. Kusura bakmayın ya, dokunacağız tabii ki” diyor.
Kim adına dokunmak istiyor? Niye bunları söylüyor? Bu soruların herkesçe cevabı var. Doğrusu ben de merak etmiyorum. Az çok benim de bir fikrim var.
Sevindirici olan ise gelen tepkiler... Milletimiz 15 Temmuz ruhunu hâlâ koruyor. Dolayısıyla milli savunmamıza yönelik saldırılara karşı nasıl tavır vereceğini anlamaları için 15 Temmuz’u bir daha gözlerinin önüne getirsinler. SİHA’lara dokunamazsınız, dokunursanız ısırır!..
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.