“Feodal yapı” dediler, örgütleri inşa ettiler… Devletleri felç edip örgütlerle saldırdılar. Bunu bize alkışlattılar! Şimdi; milletler, aşiretler, yerli güçleri sahaya iniyor. Yeni 15 Temmuz’lar gibi... Sadece Suveyda değil, İsrail sınırına kadar!..

04:0022/07/2025, Salı
G: 22/07/2025, Salı
İbrahim Karagül

Coğrafyamızda yeni, uzun zamandır unuttuğumuz bir güç harekete geçti. “Devletler” ve “örgütler” ekseninde şekillenen güç yapılanması ezberini bozan bu dalga, aşiretlerin harekete geçmesi, bütün hesapları bozmasıdır. Bu belki de “yeni bir güç nüvesi”nin temellerinin atılması ile sonuçlanacak. Belki de 20. yüzyıl boyunca baskılanan, tasfiye edilen “coğrafyanın yerlileri”nin uyanışına vesile olacak. Yurtlarına sahip çıkışına, onlarca yıl boyunca devletleri kilitleyen işgal haritalarına karşı bir başkaldırıya

Coğrafyamızda yeni, uzun zamandır unuttuğumuz bir güç harekete geçti. “Devletler” ve “örgütler” ekseninde şekillenen güç yapılanması ezberini bozan bu dalga, aşiretlerin harekete geçmesi, bütün hesapları bozmasıdır.

Bu belki de “yeni bir güç nüvesi”nin temellerinin atılması ile sonuçlanacak. Belki de 20. yüzyıl boyunca baskılanan, tasfiye edilen “coğrafyanın yerlileri”nin uyanışına vesile olacak.

Yurtlarına sahip çıkışına, onlarca yıl boyunca devletleri kilitleyen işgal haritalarına karşı bir başkaldırıya dönüşecek.

İsrail’in yayılmacılığına, saldırganlığına karşı yeni bir güç dalgası harekete geçmiş olacak.


HAYDUTLUĞUN, BARBARLIĞIN, EDEPSİZLİĞİN BÜTÜN SINIRLARI AŞILDI!

İsrail ve Amerika, Dürzileri ayaklandırınca Suriye birlikleri harekete geçti. Ancak iki ülke, Suriye birliklerini de durdurdu. Onlara saldırdı, devam ederlerse Suriye’yi işgal ile tehdit etti. Bir ülkeyi egemenlik sınırlarında hareketsiz bıraktı, İsrail gidip Şam’ı, başkenti bile bombaladı.

Haydutluğun, barbarlığın, arsızlığın, edepsizliğin bütün sınırları aşıldı. Daha kurulum aşamasındaki bir devletin egemenlik alanları sınırlandırıldı, toprak hırsızlığı açık açık başlatıldı. Dürzileri kullanıp Suriye’yi parçalama ajandası uygulamaya konuldu.


DEVLETLER KİLİTLENDİ. MİLLETLER SAHAYA İNDİ. ÖFKE PATLAMASI BAŞLADI.

İsrail Dürzilerle ortak şekilde, Suriye’nin kuzeyini işgal altında tutan PYD/YPG ile harita birleştirme, Suriye haritasını parçalama planını açıkça sahneye koydu.

Devletlerin kilitlenmesi, Gazze’de soykırım sonrası açlıktan toplu ölümleri bile engelleyemezken, Suriye için de pek bir şey yapamıyordu. Yapılacak tek şey İsrail’e açıktan saldırıydı ve onlara göre bu “mevsim” henüz gelmemişti.

Bir anda yeni bir güç harekete geçti. Bu bir tür “yıldırım çözüm”dü. Suriye’nin her tarafından aşiretler yollara düştü. İsrail destekli Dürzi katliamlarına karşı bir öfke seli, Suriye’deki aşiretlerin çok ötesine taştı.

Mısır’da, Ürdün’de, Lübnan’da, Suudi Arabistan’da, Irak’ta hareketlenmeler başladı. Dayanışma bildirileri yayınlandı, sınırların açılması istendi. Çok büyük bir öfke patlaması oluştu.


İSRAİL VE ABD GÜÇLERİ ŞAŞKINDI. “SURİYE ORDUSU AŞİRETLERİ DURDURSUN” DEMEYE BAŞLADI.

Devletleri hareketsiz bırakanlar, Suriye’yi hareketsiz bırakanlar şaşkındı. Dün “Suveyda’ya Suriye askeri girmesin” diyenler, “Suriye askeri gelsin aşiretleri durdursun” demeye başladı.

Coğrafya, yeni bir gücün dalga dalga yayılasına tanık oluyordu. Arkasındaki akıl her kimse, belki de yüz yıldır ilk kez tıkanmış coğrafyamıza yeni bir çıkış kapısı açıyordu.

“Kimin aklı” olduğu belki de en önemli soru. Türkiye mi, Suriye mi, Türkiye-Suriye-Katar gibi ortak bir akıl mı? Her kimse alkış tutulmalı. Çünkü “devlet-örgüt” bağlamı dışında yeni bir gücü ortaya çıkardı ve İsrail ile ABD’yi tam anlamıyla sıfıra düşürdü.


“FEODAL YAPI”, “GERİCİ YAPI” DEDİLER: AŞİRET, MİLLET YERİNE ÖRGÜTLER İKAME ETTİLER.
VE ONLARLA BİZİ İMHA ETTİLER.

Şimdi gelelim esas meseleye:

On yıllarca “Feodal Yapı”, “Gerici Yapılar” diyerek aşiretleri küçümseyenler, ABD, İsrail ve Batı’nın desteğiyle tasfiye edenler, aslında coğrafyayı mahveden örgütler dünyasını kuruyorlardı. “Aşiret yerine örgüt” formülü bütün ülkeleri mahvetti. Aşiretler yereldi, yerliydi. Örgütler uluslararası kimlikliydi, Batı’nın coğrafyamızdaki uzantılarıydı.

PKK ve Türk Solu’nun yıllardır hepimize ezberlettiği “Feodal Yapı” söylemine bilmeyerek alkış tuttuk.

Uyutulduğumuzu, oyuna getirildiğimizi yıllar sonra anladık. Örgütler milli devletleri tehdit ettiğinde baltayı nasıl taşa vurduğumuzu gördük.

Çünkü bu coğrafyada kurulan hiçbir örgüt yerli ve milli değildi. Çokuluslu denklemin parçasıydı ve bölgedeki ülkelere karşı amansız bir silah olarak kullanılıyordu.

Elbette Osmanlı’nın son döneminde aşiretler büyük rol oynadı. İngilizlerle ortaklıklar yapanlar oldu. Yıkımlara yol açanlar oldu. Bunu yadsımıyoruz.

Ama onların sonradan aşiret yerine örgüt yöntemine geçmeleri ve buna hepimizi inandırmaları, başka bir hesaptı. Buna uyanamadık.


AŞİRETLERLE Mİ MASAYA OTURMAK İSTERSİNİZ, İSRAİL YA DA ABD İLE Mİ?

Şu an için en azından aşiretler yereldir, yerlidir, toprağa bağlıdır, ülkeye bağlıdır, bağlı olmayanlarla masaya oturmak kolaydır.

Ama örgütler söz konusu olduğunda ABD ile, İsrail ile, İngiltere ile masaya oturmak zorunda kaldığımız da bir gerçektir.

Son yüz yıldır, aşiretler değil, örgütler coğrafyayı mahvetti. Her örgütün yönetim yeri Londra’dır, Tel Aviv’dir, Washington’dır, Batı başkentleridir.

Öyleyse bize “Gerici Feodal Yapı” diye yutturdukları, bu toprakların insanlarını, yerli güçlerini küçümseme, tasfiye etme, düşman bilme yanlışından kurtulma zamanıdır.

Bu “PKK Jargonu”nu, bu “Türkiye Solu Jargonu”nu bizlere alkışlatarak PKK gibi, YPG gibi örgütlere alan açma dönemini sonsuza dek kapatmak gerekiyor.


15 TEMMUZ’DA TÜRKİYE’Yİ “MİLLET” KURTARDI, DEVLET FELÇ EDİLDİ, ÖRGÜTLER SALDIRIYA GEÇTİ.

Hatırlayalım; 15 Temmuz 2016’da Türkiye’yi kurtaran devlet değil, örgütler değil, milletti. Devlet felç edilmişti, örgütler darbe ve Batı adına işgal girişiminde bulunuyordu.

Aynı millet, ülkeyi de devleti de kurtararak emaneti ehline teslim etti, tarihi dönüştürdü. Bu; Türkiye’de millettir, Arap dünyasında aşirettir. Aşiretler milletin kendisidir.

Suriye’de devlet yeni kuruluyor. Büyük bedeller ödendi ve ülke kendini toparlamaya çalışıyor. Devleti felç ettiler, hareket ettirmiyorlar. Örgütler İsrail ile çalışıyor, Suriye’yi parçalama derdinde. Geriye tek zinde güç millet kaldı. İşte millet o aşiretlerdir.


SADECE SUVEYDA DEĞİL, İSRAİL SINIRINA KADAR…

İsrail ve ABD, bütün tezlerini devletlere ve örgütlere göre dizayn etmiştir. Milletlerin; aşiretlerin sahaya inmesine karşı bir oyun planı yoktur. İşte bu ezber bozucu formül, onların bütün tezlerini sıfırladı.

Öyleyse bu gücü kullanacağız. Bu ezberi bozacağız. Aşiretlerin, milletin, halkın ulusal sınırları yoktur. Uluslararası kısıtlamaları yoktur. Sahaya inecekler, sadece Suveyda ile durmayacaklar, İsrail sınırlarına kadar vatanlarının her karışında dolaşacaklar, hareket edecekler.

Bu, Suriye’nin 15 Temmuz’udur. Bu Suriye halkının devletine ve vatanına sahip çıkmasıdır. Öyleyse bu yeni dalgayı, gücü destekleyeceğiz. Ona güç verip silahlandıracağız. Türkiye ardı ardına 20. yüzyıl ezberlerini bozuyor. İşte şimdi bu ezber de bozulacak.


COĞRAFYA KADER DEĞİL, COĞRAFYA SİLAHTIR! İSRAİL’İ KORKULARA MAHKUM EDELİM!

İsrail Gazze’de soykırıma başladığından beri şunu ısrarla yazıyorum: “Devletler kilitlendi. Hareket edemiyor.

On binlerce, yüzbinlerce insan, coğrafyanın her köşesinden İsrail sınırlarına akmalı. Bu sivil insanları hiçbir güç durduramaz.”

İşte tam bunu şu an aşiretler yapıyor. Bunu bir mezhep krizi gibi yutturacaklar, bunu bölge ülkeleri için bir tehdit gibi pazarlayacaklar.

Yine yalanlarla zihinleri bulandıracaklar. Oysa asıl korkan İsrail’dir ve bu katil devletin korkularını bizler artık asla omuzlamamalıyız.

Coğrafyanın zinde güçleri harekete geçirilmeli. Milletler, aşiretler, cemaatler vatan savunması için ayağa kalkmalı. Ülkesine, devletine sahip çıkmalı.

Unutmayın; “Coğrafya kader” değildir. “Coğrafya silahtır”. Ve bu, nükleer silahtan bile daha etkilidir.


BU SİLAHLARDAN SADECE BİRİ HAREKETE GEÇTİ!

Şu an bu silahlardan sadece bir tanesi harekete geçiriliyor. Tarihi tersine çevirmek hepimizin boynunun borcudur.

İsrail coğrafya haritasından çıkarılana kadar bu dalga, bu fırtına asla dinmemelidir.

Bütün coğrafyada, aşiretler hareketlendirilmeli. Ordular dışında yerel silahlı güçler desteklenmeli. “İsrail ve ABD’nin terör örgütlerine karşı, coğrafyanın yerlileri” harekete geçirilmeli. Bugün Dürziler’e karşı öfke ile seferberlik ilan eden aşiretlerin, İsrail’le mücadelede “yeni bir güç nüvesi” olması sağlanmalı. On binlerce, yüzbinlerce insan, bütün bölge ülkelerinden açık ve gizli İsrail sınırlarına akıtılmalı. Aşiretlere her türlü silah desteği verilmeli. Coğrafyada genel “halk orduları” oluşturulmalı. Bunun yol açacağı tehditten korkulmamalı. Vatansever olan herkese güvenle yatırım yapılmalı. Devletler kilitlendi, savaşmıyorsa, milletler savaşır. Ülkeler, asker ve istihbaratçılarını sivil görünümlü bölükler gibi İsrail sınırlarına sokulmalı. “Mühendisler Ordusu” da bu kitlelerin arasına yer almalı. İsrail’i sınırlarında ve evinde avlayacak, denenmemiş yöntemler, her tür örtülü operasyonlar cesurca denenmeli. İsrail’i vurmak, bu coğrafyada yaşayan her etnik çevrenin, her mezhep çevresinin, her devlet ve ülkenin, her bireyin öncelikli hedefidir. Şu açık ilan edilmeli: İsrail ile ortak olan her örgüt, her aşiret, her birey, bulunduğu ülkenin ve büyük coğrafyanın, vatan hainleridir, açık düşmanlarıdır. Büyük coğrafyada oluşan nefret ve öfke patlatılmalı!

#İbrahim Karagül
#İsrail
#Politika
#15 Temmuz