
Bu maddelerin de en önemlisi Gazze’ye uluslararası güç yerleştirilmesidir. İsrail bu maddelerden çekindiği için ateşkesi bozup o maddeleri boşa çıkarmayı amaçlıyor.
Uzlaşmaya göre, Gazze’de ateşkesi denetlemek için ABD ile birlikte Türkiye, Mısır, Endonezya, Azerbaycan asker gönderecek. Tartışmalar işte bu noktada yükseliyor. İsrail özellikle Türk askerinin Gazze’ye girmesine açık ve kesin bir şekilde karşı çıkıyor.
İsrail medyasına göre, “Türk askerinin Gazze’ye girmesine karşı olmak İsrail’in kırmızı çizgisi” olduğu ABD’ye bildirildi. Ancak Trump yönetimi, Türkiye olmazsa, hiçbir ülkenin Gazze’de ateşkesi kontrol edemeyeceğini çok iyi biliyor.
Sadece Türkiye barışın güvencesi olabilir, İsrail’in soykırıma yönelik hareketlerine engel olabilir. Herkes bunun farkında. Mesele İsrail’se barış da silah zoruyla, güçle mümkündür.
İşte İsrail bu yüzden Türkiye’yi istemiyor. Türkiye gelirse oyunun bozulacağının farkında. ABD’yi manipüle etme ihtimali var. Diğer ülkelerin direncinin zayıf kalacağının, bu engelleri aşacağının farkında. Bu yüzden tereddütsüz biçimde “Türk askeri olmaz” diyor. Bu da, Türkiye’nin varlığının ne kadar hayati olduğunun göstergesidir.
Türkiye sessizce izlerken, İsrail ile ABD arasında bu alanda karışlıklı bir tartışma, pazarlık süreci yürütülüyor. İsrail’in ABD’ye doğrudan, Türkiye’ye medya üzerinden verdiği mesajlara karşı ABD’den ilk kez en üst düzeyde açıklama geldi.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, Gazze'ye Türk askerlerinin konuşlandırılmasını desteklediklerini açıkladı. “Yabancı askerlerin kendi topraklarına girmesi konusunda İsrailli dostlarımıza hiçbir şeyi zorla kabul ettirmeyeceğiz, ancak Türklerin yapıcı bir rol oynayabileceğini düşünüyoruz. Ve açıkçası, çok yapıcı bir rol oynadılar bile. Bundan dolayı çok minnettarız.”
Bakalım bu açıklamadan sonra Netanyahu başka ne tür manevralar yapacak, entrikalar çevirecek, komplolar düzenleyecek. Eğer köşeye sıkıştığını hissederse sansasyonel bir olaya imza atabilir. Böyle bir kişilikten böyle şeyler beklemek son derece makul bir endişedir.
İsrail’in Türkiye’ye böylesine itirazı aslında büyük bir korkuyu açık ediyor. Bunun tarihi bir kırılma olacağını, hareket alanının daralacağını, bölgede istediği gibi at koşturamayacağını, istediği yere saldıramayacağını, “Türkiye korkusu”nun, bir engel olarak, İsrail yayılmacılığının ve saldırganlığının önünde caydırıcı hale geleceğini biliyor.
Netanyahu artık bir soykırımcı lider. Kimse onunla aynı masaya oturmayacak. Kimse aynı karede yer almayacak. Kimse onunla aklı başında müzakereler yapmayacak. Hindistan’ın Modi’si ve birkaç kişi dışında tamamen tecrit edildi.
Dolayısıyla, Türk askerinin Gazze’ye gidip gitmeyeceği onun belirleyebileceği bir durum değil. Bu, Türkiye ile ABD arasındaki pazarlıklara göre şekillenecek.
Eminim ABD yönetimi de, Trump da, Netanyahu’nun nasıl bir baş belası olduğunun farkında. Bir şekilde ondan kurtulacaklar. Ama bu arada terör ve katliama yönelik yeni bir şey yapması ihtimalini gözetiyor olmalılar!
Türk askeri Gazze’ye gidecek. Ateşkesi, Gazze’nin imarı sırasında güvenliği, sonrasında da barışı ayakta tutmak için ana unsur haline gelecek. Elbette bu, İsrail’in ilk kez “sınırlanması” anlamına gelecek.
Oraya gidecek askerin (şimdilik) sembolik anlamı şudur: Sadece Gazze’nin değil Sina Yarımadası’nın geleceği, Suriye-İsrail sınırının geleceği, Güney Lübnan’ın geleceği için de İsrail saldırganlığına bir duvar çekilmiş olacak. Zira bu “ilk adım” bir gelenek oluşturacak, bugün sembolik olan güç zamanla caydırıcı bir güce dönüşecek.
Bazı Arap ülkelerin de İsrail telkin ve tahrikleri ile “Türk askerinin Gazze’ye gitmesine” karşı olduğu ama açıktan söyleyemediği iddiası var: Tam tersi, bu ülkelerin Türkiye’yi desteklemeleri kendi gelecekleri için bir zarurettir.
Zira bugüne kadar İsrail saldırganlığını hiçbir yerde engelleyemediler. Kendi ülkelerinin geleceği için de bunun nasıl bir ihtiyaç olduğunu kavramaları gerekiyor.
Türkiye olmazsa ateşkes asla yürümeyecek. Gazze’nin tamamen işgali söz konusu olacak. Mısır’ın bunu engellemesi mümkün değil. Gazze işgal edildiğinde Sina’nın işgali için kapılar açılmış olacak. Bunun bölgedeki bütün ülkeler için, kendi çıkar alanlarını masaya koyarak, düşünebiliriz.
Türkiye bugüne kadar “kararlı olduğu” hiçbir konudan geri adım atmadı. Coğrafya ölçekli hiçbir fedakarlıkta tereddüt etmedi. Adım attığı hiçbir yerde yenilgi görmedi.
Bu konuda da geri adım atmaz. Bütün dolambaçlı yolları aşarak, bütün engelleri küçülterek, Gazze’de olmayı bilecektir. İsrail Türkiye’yi düşmanlaştırarak, kuruluşundan bu yana en büyük hatayı yapmış oldu.
Artık bu aşamadan sonra Türkiye’yi engelleme imkanı yoktur, olmayacaktır. Coğrafyaya dönük her projede, her gelecekte Türkiye ile İsrail’in çıkarları çatışmaktadır. Bir uyum söz konusu olmayacaktır.
Türkiye, yüzyıllara dönük coğrafya kimliğinden vazgeçmedikçe bu böyle olacaktır. Ya da İsrail, Türkiye’nin önünde diz çökmedikçe bu böyle olacaktır. Türk-İsrail barışı, uyumu ABD öncelikleri içindi.
İki ülke de on yıllarca ABD’nin, Avrupa’nın coğrafyadaki ortaklarıydı. Türkiye, kendisi yeni bir güç alanı olarak kendi tarihine döndü. 21. yüzyıl boyunca bundan geri adım atmayacağına göre, oyunun kuralları değişmiştir ve bu şimdi sahaya yansımaktadır.
Coğrafyada varolmak isteyen ABD ya da Avrupa, “sadece İsrail” ile bunu sağlayamayacağını artık biliyor. Dolayısıyla bu “20. Yüzyıl Garnizonu”nun artık kendileri için yeterli olmadığını biliyor. Bunu yakın gelecekte çok daha çarpıcı biçimde göreceklerdir. Öyleyse, İsrail’in varlığı ile ilgili öncelikler de değişmiştir.
ABD bölgede gücünü korumak istiyorsa “Türkiye ile Masa kurmak” zorundadır ve iş oraya yönelmiştir. Sadece bu gerçek bile Türkiye’nin Gazze’de olacağının, İsrail’in bunu engelleyemeyeceğinin göstergesidir.
İsrail’in son on yılda, Türkiye’yi dışarıda bırakan bütün projeleri çöktü. Yunanistan ve Rum Kesimi ile ortaklık, Suudi Arabistan ve BAE ile ortaklık, yeni ticaret koridorları projeleri, yeni enerji hatları projeleri çökmüştür.
Suriye projesi çökmüştür. PKK projesi çökmüştür. DAEŞ projesi çökmüştür. Türk iç siyasetine dönük girişimlerinin tamamı çökmüştür. Türkiye ile Rusya’yı savaştırma projesi çökmüştür. Türkiye ile ABD’nin arasını bozma girişimleri çökmüştür.
Türkiye’yi dışlayan Gazze planı da çökecektir. Suriye’deki YPG projesi de çökecektir. Dürzilerle ilgili projesi de çökecektir. Bazı Arap ülkelerini Türkiye’ye karşı kışkırtma hesapları da çökecektir.
Türk askerinin Gazze’ye gitmesi engellenemez. Coğrafyanın yeniden dizaynı sadece Türkiye Ekseni ile mümkün olacaktır.
Ve tarih geri dönmüştür, coğrafya yeniden formatlanacaktır. İsrail’in bunu geciktirme ihtimali bile yoktur. Tarihin akışı, bir kez daha, Türkiye’nin merkezde olduğu “güç alanı” için başlamıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.