Hamas’ın Gazze’ye Türk askeri istediğine dair bilgiler yansıdı. İsrail’in buna şiddetle karşı çıktığı söylendi. Filistin istiyorsa Türkiye orada olacaktır. İsrail karşı çıkmıyorsa Türkiye daha ısrarlı biçimde orada olacaktır, olmalıdır.
Er ya da geç, Türkiye bu bölgede bir güven ülkesi olarak yerini alacaktır. İsrail Suriye’nin kuzeyinden sınırlarımızı yokladıysa, biz de Gazze’den İsrail’in güney sınırlarını yoklayacağız. Bu sadece bir zaman meselesidir.
Türkiye’den başka da hiçbir ülkenin bu bölgede barış sağlaması mümkün değil. 1917’de üç Gazze Savaşı yaşadık İngilizlerle. Ve orayı en iyi biz biliriz. Çünkü orada en büyük savaşları biz verdik. Bizden sonra da Filistin halkı verdi. Öyleyse Türkiye tecrübesi, güveni bu topraklara, Akdeniz’in bu bölümüne mutlaka taşınacaktır.
Açık ve net olalım: Kahire’de kurulan “Masa”, son “Masa”ydı. Başarısız olması durumunda İsrail’le masaya oturma seçeneği ortadan kalkacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasaydı Kahire’deki bu masa kurulamazdı. Erdoğan’ın Trump’la yaptığı o sen telefon görüşmesi olmasa Kahire’den bir şey çıkmazdı.
Başkan Erdoğan bu girişimiyle, çok konuşmadan, çok açıklama yapmadan, Trump’la güçlü iletişim dilini kullanarak ABD Başkanı’nın gözünü muhtemelen açmıştır. Ve ona barış ödülünün kapısını da açmıştır.
Trump’ın Netanyahu’ya söylediği “Dünya ile savaşamazsın” cümlesi Erdoğan’ın telkinidir. İsrail’in kendisiyle birlikte ABD’yi de nasıl dibe çektiğini, intihara sürüklediğini muhtemelen o anlatmıştır.
Çünkü Türkiye’nin ve bütün bölgenin sabrı taşmıştır. Bütün ülkeler savaş sözleri söyler olmuş, milyonlar sokaklara dökülmüş, Akdeniz’de insanlık seferleri kitleselleşmeye başlamıştır. Bu, İsrail için olduğu kadar ABD için de bir tehdit haline gelmiştir.
Bugüne kadar her tür cümle söylendi. Her tür tepki verildi, en güçlü kınamalar yapıldı. Savaş dışında bütün seçenekler arandı bulundu, denendi. Ama soykırım durdurulamadı. On binlerce çocuğun sistematik olarak katledilmesi durdurulamadı. Bebeklerin canlı canlı gömülmesi durdurulamadı.
Yeryüzünün en barbar ülkesinin, hastalıklı toplumunun vahşete açlığı dizginlenemedi. İnsan genetiği bozulmuş varlıkların insan ırkına saldırıları dizginlenemedi.
İşte bu yüzden, Kahire’deki “Masa” insanlığın son diplomasi denemesiydi. Evet, daha önce yüzlercesi kuruldu. Ama bu sefer durum başka. Bu sefer öncekilerle alakası yok.
Bu sefer bir toplu imha ile karşı karşıyayız. Bu sefer bu caniler bütün coğrafyayı yakma peşinde. Bu sefer iş çok ciddi.
Diplomasi geçici nefes aralığı oluştursa da yine de bunu durdurmaya yetmeyebilir. Buna da hazırlıklı olmalıyız. İsrail ancak ve ancak güçle, silahla barışa razı edilir. Bunu da sabote edeceğini biliyoruz. Bu “Masa”yı da devireceğini biliyoruz. Anlaşma imzalayıp yalanlara ve saldırılara devam edeceğini biliyoruz.
İşte o zaman başka bir şey denenecek. İnsanlık buna mecbur kalacak. Bu hastalıklı toplumu dize getirmek için alışılmamış yöntemlere başvuracak. İsrail diye bir harita yok edilip insanlığa zararı en aza indirilecek. Gerekirse bu insanlar her ülkede kontrol altına alınacak.
Hamas, birçok devletten çok daha ince bir siyaseti, diplomasiyi, uzun vadeli planlamayı, bilgeliği sergiledi. Hamas’ın örgüt değil devlet olduğu, İsrail’in de devlet değil örgüt olduğu bu soykırımla tescil edildi. Türkiye’nin Hamas’ı ikna etmesi, Ateşkes planına verdiği cevapta kendini fazlasıyla hissettirdi.
Hamas Filistin halkı için en üst akıldır, iradedir, bir milli mücadele hareketidir. Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’ni bilinen anlamda, istenen anlamda gerçek bir devlete dönüştürecek akıl ve irade de Hamas’tır. Bu ince diplomasisiyle hem İsrail üzerindeki baskıyı artırdı, hem Trump’ı rahatlattı, hem Türkiye’nin önünü açtı.
Türkiye bu coğrafyanın geleceğinde ABD’den daha kalıcı olacak. Avrupa’dan daha kalıcı olacak. Coğrafyayı toparlama, istikrar ve İsrail’i sınırlamada öncü güç olacak. Öyleyse bütün hesapları bu gerçek üzerinden yeniden kurmak lazım. Atılan adımları bu çerçevede yeniden anlamlandırmak lazım.
Eğer İsrail Gazze engelini aşsaydı hiçbir Arap ülkesi güvende olmayacaktı. Silahlar doğrudan onlara yönelecekti. Mısır, Sina Yarımadası'nı kaybedecek, Suriye, Lübnan toprak kaybedecek, Yemen, S. Arabistan, Ürdün saldırıya uğrayacaktı. İran sınırından Kızıldeniz'e kadar, bütün bölge İsrail'in saldırı dairesi içinde olacaktı.
Gazze'de aslında hangi ülkelerin savunulduğunu, Gazze'nin aslında nasıl bir coğrafya savunması yaptığının, Gazze'deki soykırım sebebiyle İsrail'e diz çöktürmenin ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunun, Türkiye'nin coğrafya okumasının ve tehdit tanımlamasının neden bu kadar hayati olduğunun, bir kez daha düşünülmesi lazım.
Hamas Gazze’ye Türk askeri istemişse ve İsrail buna şiddetle karşı durmuşsa, bazı Arap ülkeleri de karşı durmuştur. Onlara “Türkiye korkusu” pazarlayanlar böyle düşünmelerini de sağlamıştır.
Ama yersiz korkuların sadece Arap ulusunun bugünlerini çalmak için pazarlandığı da çok geçmeden ortaya çıkacak. Bütün bölge ülkelerinin Türkiye’nin güvenlik kalkanına ihtiyacı var. Batılıların onlara dayattığı eski masallara saplanıp geleceği ıskalamamaları gerekiyor.
Artık ABD, Avrupa onları korumayacak. 20. yüzyılın pazarlığı, iktidar ticareti çöktü. Bugün bu korku pazarlamasına boyun eğenler çok yakında bu gerçeklerin de farkına varacak.
Soykırım bitmedi. Direniş de bitmedi. Bu uzun bir yol. Ateşkes açıklandığı sırada bile İsrail saldırıları devam ediyordu. Dolayısıyla Gazze’ye desteği, gündemimizin baş sırasında tutmayı, kuşatmayı tamamen kaldırmaya yönelik girişimleri durdurmayacağız.
Gazze yeniden imar edilecek. Yaraları sarılacak, acıları paylaşılacak. Bir millet olarak daha da güçlendirilecek. İsrail saldırılarına çok daha büyük tepkiler verilecek.
Hiçbir şey burada durmayacak. İsrail’in soykırımcıları bedel ödeyecek. Yatıklarının hesabı sorulacak. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bütün yalanları silinip gitti. Artık İsrail dünyanın en nefret edilen ülkesi. Bu hiç değişmeyecek.
Ateşkes rehavet getirmesin. Mücadele sadece Gazze’de değil, yeryüzünün tamamında devam edecek. Ve Türkiye; coğrafya inşasının, tarih inşasının büyük gücü olarak Gazze’de de olacak. Çünkü Türkiye, İsrail’i sınırlayacak tek güçtür.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.