İsrail Türkiye’yi nasıl tehdit ediyor? Gelin o listeyi birlikte hazırlayalım… Bugün Suriye, yarın Anadolu olacak! Türkiye “öncelikli tehdit” ilan etmeli. Kibirli cümlelerin, akil vaazların zamanı değil. “Coğrafya kaderdir” bize hep kaybettirdi. “Coğrafya silahtır” aşamasına geçilmeli!

04:0017/07/2025, Perşembe
G: 17/07/2025, Perşembe
İbrahim Karagül

İsrail Suriye için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. İran için, Lübnan için, Mısır için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. İsrail, Gazze ’de Filistin halkına nasıl kesintisiz soykırım uyguluyorsa, Lübnan’da, Anadolu’da, İran’da, Mısır’da aynı zihinsel hastalığı uygulamak için yanıp tutuşmaktadır. Ancak bu kadarına gücü yetmediği için bu hedefleri açık şekilde ortaya koyamamakta, beklemekte, Batı’nın gücünü ve silahını kullanma nın yollarını aramaktadır. ZİHİNSEL

İsrail Suriye için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. İran
için,
Lübnan
için,
Mısır
için nasıl bir tehditse
Türkiye
için de öyle bir tehdittir.
İsrail,
Gazze
’de Filistin halkına nasıl
kesintisiz soykırım
uyguluyorsa,
Lübnan’da, Anadolu’da, İran’da, Mısır’da aynı zihinsel hastalığı
uygulamak için yanıp tutuşmaktadır.
Ancak bu kadarına
gücü yetmediği
için bu hedefleri açık şekilde ortaya koyamamakta, beklemekte,
Batı’nın gücünü ve silahını kullanma
nın yollarını aramaktadır.

ZİHİNSEL HASTALIK, GENETİK BOZUKLUK VE KÖTÜLÜK POTANSİYELİ YOK EDİLMELİ
İsrail’in ülkeler için oluşturduğu tehdit, saldırılarla, çatışmalarla sınırlı düşünülemez.
Zihin haritasına, genetik bozukluğuna, kötülük potansiyeline
, ideolojik hastalığına, gücü yetmediği yerlerde
terör örgütlerini silahlı güçleri gibi kullanma
geleneğine bakmak gerekir.
Coğrafyamız
yüz yıllık bir sömürge dönemi
nden geçti. Artık o dönemin bitmesi gerekiyor, bitecek de. Tam bu dönemde,
sonsuz savaşlar
ın,
etnik ve mezhep eksenli çatışmalar
ın, rejim bunalımlarının,
harita
anlaşmazlıklarının bitirilmesi, en azından dondurulması şarttır.
Ama en önemlisi, savaşların ve çatışmaların
coğrafya dışına çıkarılması
tek çözümdür. Bu yapılamazsa yirminci yüzyılda olduğu gibi,
yirmi birinci yüz yıl boyunca da
coğrafyamız bunalımlardan asla kurtulamayacaktır.

GÜCÜ ERİTİLMELİ, COĞRAFYA HARİTASINDAN ÇIKARILMALI!

İşte şu an bütün bölge bunun için çabalarken, Batı’nın yeni savaşlara girme isteksizliği ve güçsüzlüğü açığa çıkmışken, İsrail ısrarla ve ısrarla çatışmaları yeniden coğrafyaya çekmek için hayal edilebilen bütün çılgınlıkları deniyor, uyguluyor.

Böyle bir ülke coğrafya haritasında olduğu müddetçe, savaşlar hiçbir şekilde coğrafya dışına çıkarılamayacak. Böyle bir ülke, “gücü eritilemediği” müddetçe bölge için yeni savaşların mimarı olmaya devam edecek.

Bu savaş bugün Gazze’dir, İran’ın bombalanmasıdır, Lübnan ve Suriye topraklarının işgalidir. Ama bu savaş yarın Sina’nın işgali, Lübnan’ın işgali, Anadolu’nun hatta İstanbul’un bombalanmasına kadar varacaktır.


BUGÜN SURİYE, YARIN ADANOLU. BUGÜN TAHRAN, YARIN İSTANBUL.YARININ ADIMLARI BUGÜN ATILMALI!

Bugün Gazze, Lübnan, Irak, Suriye, Yemen, İran gibi altı adrese aynı anda saldıran bir “devlet”in güç haritasının alacağı seyre göre yarın neler yapabileceğini, yapmak istediğini tahmin etmek maharet değildir.

Öyleyse bugünden çok yarını düşünüp, yarının adımlarını atmak Türkiye ve bölgedeki her ülke için acil ve olağanüstü zorunluluktur.

Daha dün, 12 gün boyunca İsrail-İran savaşını yaşadık. Bir şekilde donduruldu. Hemen ardından İsrail’in Suriye’ye saldırıları başladı. Ülkenin güneyinde, batısında, kuzeydoğusundaki farklı örgüt ve yapıları besleyerek, silahlandırarak Suriye’ye saldırıların ilk aşamasını başlattı. Daha önce Golan’dan işgal ettiği alanları genişleterek zaten bu cepheyi açmıştı.


DÜRZİLER DE YPG DE İSRAİL KONTROL VE YÖNETİMİNDE…

Dürziler’in ayaklandırılması, Suveyde’de yaşanan korkunç çatışmalar, bir isyan değil, İsrail’in Suriye’ye saldırısıdır. Onlar isyan ettirdi, onlar silahlandırdı, onlar bu saldırıları yönetiyor.

Dürziler silaha sarılınca ülkenin kuzeydoğusunu işgal eden, bugüne kadar birçok görüşme, müzakere ve anlaşma yapılan ancak hiç birisini uygulamayan PYD/YPG de harekete geçti.

Bütün anlaşmalardan çekildiğini, Suriye anayasasını tanımadığını ilan etti. Dürziler gibi PYD-YPG de İsrail kontrol ve yönetiminde bir örgüttür. Hepsi, İsrail adına Suriye haritasını parçalamak için görevler üslenmiştir.


PEKİ, İSRAİL’İN TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALAN BU TEHDİTLERİ NE OLUYOR? LİSTEYİ BİRLİKTE YAPALIM…

Suriye’de bu kadar örgütü besleyen İsrail’in Türkiye’ye karşı aynı örgütleri ve farklı çevreleri desteklediğini bilmiyor muyuz? PKK’yı, YPG’yi desteklemedi mi?

FETÖ’yü besleyip Türkiye’ye saldırtmadı mı? Bütün darbelerin arkasındaki güçlerden biri olmadı mı?

Medyadan siyasi ve bürokratik kadrolara, sivil ve askeri kurumlara kadar, ABD gücünü kullanıp devlet içine nüfuz etmedi mi? Türkiye için hem bölgesel tehdit hem de iç tehdit olmadı mı?


ADALARDA İSRAİL FÜZEİLERİ NE ARIYOR? “TEHDİT” BAŞKA NASIL TANIMLANABİLİR?

Türkiye’nin Suriye’nin bütünlüğünü esas alan politikalarına açıktan saldırmıyor mu? Ege’de ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile birlikte Türkiye’ye karşı dolaylı savaş yürütmüyor mu?

Adalarda İsrail füzeleri ne arıyor? PKK/YPG eliyle Türkiye’nin bütün güney sınırlarını kontrol altına almaya, sınırımızın sıfır noktasında garnizonlar kurmaya girişmedi mi? Bu liste çok uzun.

Peki bir ülke, başka bir ülke için başka nasıl bir tehdit oluşturur? Tehdit başka nasıl tanımlanır?


TÜRKİYE’NİN HAZIRLIKLARINI SULANDIRAN HERKES HAİNDİR! İSRAİL SINIRINDA, EVİNDE AVLANMALI…

Bu yüzden Suriye için nasıl bir tehditse Türkiye için de öyle bir tehdittir. Bu kadar açık ve net saldırganlığa rağmen Türkiye nasıl düşünecekti? Gururun aptallığa dönüştüğü bir basiretsizliğe mi teslim olmalıydı?

Böyle bir tehdide karşı Suriye nasıl bir alarm durumundaysa, Türkiye’ye o kadar “yakın tehlike” modunda olmalı ve hazırlıklarını yapmalı. İsrail’in sınırlarına ulaşmalı, onu evinde avlayacak tedbirler geliştirmeli.

Güç dışında hiçbir şeyin caydırıcı olmayacağı böyle bir denklemde, Türkiye’nin hazırlıklarını içeriden sulandıran herkes haindir.

Tarihe ve coğrafyaya ihanet etmektedir. Türkiye’yi uyutmakta, yapılacakları erteleyerek İsrail’e zaman kazandırmaktadır.


O “MASA”LAR HİÇBİR İŞE YARAMAYACAK TÜRKİYE’Yİ OYALAMA, İSRAİL’E ZAMAN KAZANDIRMA OLACAK.

Türkiye tarihi ve coğrafi varlığından vazgeçmedikçe, gelecek planlarını iptal etmedikçe İsrail için tehdit olacak ve bu ülke tarafından tehdit edilecektir. Bu çatışma halini sona erdirecek hiçbir yaklaşım gerçekçi olmayacak, sonuç doğurmayacaktır.

Çünkü bu coğrafya haritası ile ilgili bir durumdur. ABD telkinleri ile “masa”ların kurulması, Türkiye’nin tarihi tezlerini yok edemeyeceği gibi İsrail’in ideolojik kötülüklerini de sonlandırmayacaktır.

Elbette her türlü deneme yapılabilir ama sonuç değişmeyecek, “erteleme” burada da Türkiye için oyalama, İsrail için zaman kazanma olacaktır.


HEPSİNİ BU SOYKIRIMCI AKIL ÜRETTİ, İNŞA ETTİ. HALA ANLAMIYOR MUSUNUZ?

İsrail’in düşman ve kötü tanımlarını artık zihinlerinizden çıkarıp atın. ABD ve Avrupa üzerinden servis edilen bu tanımların, Türkiye ve bölgeyi vuran silahlar olduğunu artık bilin.

Soğuk Savaş’tan önce sadece İsrail-Arap sorunu olan bu kötülük, Sovyetler’in dağılmasından sonra İsrail ile Müslüman milletlerin tamamı arasında bir soruna dönüştürüldü.

Batı’nın “İslam ve terörizm” kavramını, “İslam tehdidi” tanımlamasını, Batı-İslam çatışmasını, 11 Eylül saldırılarını, sonrasında Haçlı Savaşları ilan edilmesini, onlarca ülkeye saldırıyı ve milyonların katledilmesini bugün Gazze’deki barbarlığı işleyen işte bu soykırımcı akıl üretti, inşa etti.


TÜRKİYE İSRAİL’İ “ÖNCELİKLİ TEHDİT” İLAN ETMELİ, ACİLEN! SIRADIŞI ADIMLAR ATILMALI, ACİLEN!

Bu genetik bozukluğun başka neler üreteceğini tahmin bile edemezsiniz. Böyle bir ülkenin, böyle bir haritanın, böyle bir toplumun coğrafyanın merkezinde yerinin olmaması gerekiyor.

Türkiye İsrail’i “öncelikli tehdit” ilan etmeli, acilen! Dünyadaki güç kayması Batı’nın gücünü zayıflatırken, İsrail için büyük savaşlara girmenin, Batı’nın dünyayı kaybetmesine yol açacağına dair kanaat güçlenirken bu tehdidi ortadan kaldırmak ya da zayıflatmak için sıra dışı, akıllı adımların hızla atılması gerekiyor.


KİBİRLİ CÜMLELERİN, AKİL VAAZLARIN ZAMANI DEĞİL. “HER ŞEYE HAKİMİZ” DİYEN YALAN SÖYLEMEKTEDİR.

Elbette bu cümleler bugün için bazılarına abartılı ya da keskin gelebilir. Otuz yıldır coğrafyayı adım adım izleyenler, bugünün bir gün sonrasının ne olabileceğini tahmin etmede maharetli olacaktır.

Öyle kibirli kibirli, çok bilmiş cümlelerle akıl verir gibi konforlu sözlerin zamanı değil. “Biz her şeye hakimiz” diyenler yalan söylemektedir. İşte bu cümleler, Türkiye için bir bomba gibi tehlikelidir.


DAHA DA GÜÇLENİRSE TÜRKİYE’Yİ DE VURACAK. BUNDAN EMİN OLUN!

Gelecek olana şimdiden hazırlamak, fırtınayı büyümeden kırmak, akıllı ülkelerin işidir. İnsan tarihini nakış nakış işleyenler de işte bu ülkelerdir.

Türkiye, on yıl sonrasının tehditlerine karşı şimdiden harekete geçmeli. Elini nerelere uzatabiliyorsan o kadarsın ve herkesin yaptığının yanına kaldığı bir zaman geçişindeyiz.

İsrail daha da güçlenip Türkiye’yi vurmadan Türkiye’nin İsrail’i sınırlarında hatta evinde avlamanın yollarını bulması gerekiyor.


“COĞRAFYA KADERDİR” BİZE KAYBETTİRDİ. “COĞRAFYA SİLAHTIR” AŞAMASINA GEÇİLMELİ!

“Coğrafya kaderdir” cümlesi bize hep kaybettirdi. Bu cümleye sığınanlar hep savunmada kaldı. Bu cümle, bir şey yapmak istemeyenleri uyutma, oyalama için istismar edildi.

Artık yeni bir cümle kurma vaktidir: “Coğrafya silahtır.” Bu, tamamı bize ait olan öyle bir coğrafya ki, insanlığın geliştirdiği hiçbir silah onunla boy ölçüşemez.

Öyleyse bu silahı anlamanın, kavramanın, kullanmayı öğrenmenin vakti gelmiştir. Sadece bu silah İsrail’i herkes için tehdit olmaktan çıkaracaktır.

#İsrail
#Suriye
#Türkiye
#İbrahim Karagül