Haçlı işgalleri döneminde; Kudüs’ten Antakya’ya , Filistin’den Şam’a bütün bölgeyi nasıl parçalamışlar ve işgal etmişlerse bugün de aynı taktiği izliyorlar. Haçlı işgalleri ve yönetimleri döneminde ne tür vahşetlere imza atmışlarsa bugün de aynı vahşeti, kitlesel terör ve katliam yöntemlerini izliyorlar. Haçlı işgalleri döneminde nasıl bir “coğrafya parçalanması” sağlamışlar, ne tür harita planları uygulamışlarsa bugün de aynısını yapıyorlar. Bölgenin parçalanmışlığını kullanıp zaaf alanlarını silaha
döneminde;
,
bütün bölgeyi nasıl parçalamışlar ve işgal etmişlerse
izliyorlar.
Haçlı işgalleri ve yönetimleri döneminde
ne tür vahşetlere imza atmışlarsa
bugün de aynı vahşeti,
kitlesel terör ve katliam
yöntemlerini izliyorlar.
Haçlı işgalleri döneminde
nasıl bir “coğrafya parçalanması” sağlamışlar, ne tür harita planları uygulamışlarsa
bugün de aynısını yapıyorlar. Bölgenin parçalanmışlığını kullanıp
silaha dönüştürüyorlar.
TARİH, COĞRAFYA, TAKTİK AYNI. SADECE “GÜÇ” EL DEĞİŞTİRİYOR!..
Haçlı işgalleri döneminde bütün bölgede ne tür
ihanetler, işgalcilerle ortaklıklar
yaşanmışsa bugün de aynı
yaşanıyor. Bölgedeki güçlerin, devletlerin, beyliklerin kendi aralarındaki mücadele onlara nasıl alan açmışsa
bugünkü anlaşmazlıklar da işgallere öyle alanlar açıyor.
Haçlı işgalleri döneminde nasıl
bütün Avrupa tek bir devlet gibi, tek bir ordu gibi
hareket edip akın akın bu coğrafyaya gelmişse,
bugün de Avrupa, ABD ve İsrail tek bir devlet gibi, tek bir ordu gibi
hareket ediyor.
Tarih hep aynı. Coğrafya hep aynı. Yöntemler hep aynı. Sadece güç el değiştiriyor.
“Batı’nın sınırsız”
gücünün artık sonuna gelindi. Öyleyse gücün yeniden el değiştirme zamanı da gelmiştir.
ANADOLU’DA KILIÇARSLAN, KUDÜS’TE SELAHATTİN GELİR. GÜÇ YENİDEN EL DEĞŞİTİRİR.. O “İLKBAHAR”I YAŞAYACAĞIZ.
Haçlı Seferleri’nde
Anadolu’da bir Kılıçarslan, Kudüs’te bir Selahattin
nasıl geldiyse, güç nasıl el değiştirdiyse, tam da bu zamanda
yine Anadolu’da bir Kılıçarslan, Kudüs’te bir Selahattin’in gücü el değiştirme zamanı gelmiştir.
Batı’nın küresel düzeninin zayıfladığ
ı bir dönemde
, gücün yeniden bize dönmesinin “İlkbaharı”nı
yaşamak istiyoruz ve yaşayacağız. Bu artık kaçınılmazdır, ertelenemezdir.
Son bin yılda bu coğrafyada
üç büyük şok yaşandı: Haçlı işgalleri, Moğol istilası ve Birinci Dünya Savaşı.
Üçü de korkunç yıkımlara yol açtı. İlk iki yıkımdan sonra
inşa edildi.
Üçüncü büyük şok olan Birinci Dünya Savaşı sonrası yeni büyük gücün inşasının şu an ilk aşamasındayız.
Belki de, ilk ikisinden daha büyük bir güç inşa edilecektir. Dikkat edin, ilk
iki büyük yükseliş de Anadolu’dan
çıktı.
Üçüncü Büyük Yükseliş'in de Anadolu’dan çıkmakta olduğuna tanık olacağız, oluyoruz. Bunları hamaset sananlar, öyle değil. Bunlar küresel güç matematiğinde yeni oluşan
haritanın bize anlattıklarıdır.
“ERDOĞAN, PUTİN, TRUMP ÇAĞI” MI!
Dünya
güçlü liderler çağına girdi. Kurumsal hantallık,
bu dönemin
uyum sağlayamayacağı için,
hızlı karar alan, hızlı hareket eden, hızlı güç toplayan
devletler 21. yüzyılı formatlayacağı için bu
haline geldi.
Yönetimlerden, ortaklıklardan, ulus üstü yapılardan,
çokuluslu şirket devletlerinde
n sıyrılıp, ulusların kalplerine dokunan, duyarlılıklarına odaklanan güçlü liderler daha da öne çıkacak.
Bu yüzden de bugün ve yakın gelecek, tarihe, “
Erdoğan, Putin, Trump Çağı
” olarak yazılabilir. Bu yüzden önümüzdeki dönemde “
e tanık olabiliriz. Bu yüzden Türkiye dâhil,
küresel iktidar alanına oynayan
ülkelerden çok ciddi hareketler bekleyebiliriz, görebiliriz.
“COĞRAFYA PARÇALANMASI”NI TÜRKİYE’YE TAŞIYORLAR, DİKKAT!
Haçlı işgalleri döneminde, Birinci Dünya Savaşı sonrası coğrafya nasıl paramparça edilmişse, bugün de aynısı deneniyor. Dahası,
coğrafyadaki parçalanmışlık Türkiye içine taşınmak isteniyor.
Bu yönde çok
söz konusu.
İsrail sınırlarımızın sıfır noktasını bombalarken,
soykırım dâhil, her türlü
kitlesel terörü uygularken, aynı anda birçok ülkenin haritasına müdahale ederken
Türkiye’nin başka bir işaret beklemesi
siyasi, coğrafi, tarihi körlük
olacaktır.
Öyleyse Türkiye’nin,
tarih yapıcı, coğrafya inşa edici siyasi genetiği
ni hareket geçirmekten başka hiçbir yolu kalmamıştır. Suriye ve Irak üzerinden gelen yıkıcı tehdidi, harita planlarını yok etmekten başka hiçbir yolu kalmamıştır.
HERKES ‘TÜRKİYE EKSENİ’NE ÇAĞRILMALI
Acil ve kalıcı bir müdahale için vakit hızla geçmektedir. “
İntihar anlamına gelse bile
” bu yapılmalıdır yoksa Anadolu’nun korunması imkânsız hale gelecek, Üçüncü Büyük Yükseliş dönemi
bu anlamda Türkiye’nin
çimentosudur, aklıdır, siyasi genetiğidir
. Dağılırsa Türkiye
sürüklenir.
bu ülkeyi bir arada tutamaz. Çünkü şu an ve yakın gelecekte,
bu ittifakın yerine ikame edilebilecek başka bir “yerli” güç yapılanması
söz konusu değildir.
Dağılırsa Türkiye’yi bir daha kimse toparlayamaz.
Dışarıda ve içeriden bu dağılmaya hazırlananlar
beklemektedir. Cumhur İttifakı
, CHP içinden, İYİ Parti’den, diğer siyasi partilerden, toplumun bütün alanlarından
Türkiye’nin büyük yolculuğuna inananlar “Türkiye Ekseni”ne çağrılmalıdır.
TUZAK İÇERİDE DE KURULUYOR
İttifakı dağıtmak isteyenler,
uzun zamandır üstünde çalıştıkları “
”ı devreye sokmak için geniş bir alan açmaya çalışıyorlar. Kısmen de başarıyorlar.
Suriye’nin kuzeyine yönelik operasyonlara bu kadar güçlü vurgularla destek yazıları yazarken, içeriden gelecek “
iyi niyetli teklif ve öneriler”in nasıl bir tuzak olabileceğine
de ısrarla dikkat çekmeye çalışıyorum. Türkiye’nin büyük tarih yürüyüşünü
ana yoldan ayırıp yan yollara saptırmak isteyenlerin içimizde de olabileceği
ni kimse ihtimal hesaplarından uzak tutmasın.
OLAĞANÜSTÜ HIZ VE ACİL MÜDAHALE.. ÇÜNKÜ ADIM ADIM BİZE GELİYORLAR..
Irak işgali ve Suriye savaşı bize her şeyi anlattı.
Bunlar, daha büyük bir planın ilk aşamalarıydı. Şimdi
ya geçmek istiyorlar. Bunu da, daha öncekiler gibi,
yöntemleriyle sağlamak istiyorlar.
Bir büyük devleti hırpalamaya, dolayısıyla çok daha sert ve kuşatıcı bir program izlemeye hazırlanıyorlar.
dediğimiz o güçlü siyasi genetiğin bu tuzağa düşmeyeceğine inanıyorum. Bunu temenni ediyorum.
Büyük harita parçalanmasına karşı büyük coğrafya atlası
nı önümüze seren Türkiye’nin,
sınırlarının sıfır noktasında kurulan oyunun içeride pazarlanmasına, terörizm ve siyasi terörizm
üzerinden Türkiye’ye dayatılmasına, içerideki gizli ortaklar üzerinden “
” satışa çıkarılmasına asla izin verilemez. Böyle bir lüks yok!
Öyleyse,
Suriye’den gelen tehditlere olağanüstü bir hız ve kararlılıkla acil müdahaleye başlanmalı.
Türkiye’nin varoluşu tehdit ediliyorsa, dünyanın ne dediği kimsenin umurunda olmaz, olamaz. Zaten yapabilecekleri bir şey de yok.
BUNUN ADI “MEŞRU MÜDAHALE”DİR.
Türkiye coğrafya genelinde ortak güçler inşa ederken
bize, “kendi sınırımıza, içeriye yönelen tehditleri görme”
diyenler, zihnimizi ve hareket alanımızı kısıtlayanlar da tehdittir.
Bu yüzden de “
olağanüstü kararlar” ve “olağanüstü hareketler
”in tam zamanıdır. Asıl
, ertelemek intihar olacaktır. Haçlı Savaşları taktiğinin Türkiye içine taşınması
na sessiz kalmanın, hareketsiz kalmanın vebali çok büyük olacaktır.
Artık
“terörle mücadele” aşaması geçilmiştir. Artık “ABD ne der, Avrupa ne der” çizgisi aşılmıştır.
Artık tehditler bütün boyutları ile tanımlanmıştır. Artık “
” dönemi gelmiştir.
NE YANİ, İSRAİL ŞEHİRLERİMİZİ Mİ BOMBALASIN! BU BİLE OLUR..
İsrail sınırlarımızı bombalarken, bütün Batı ittifakı coğrafyanın tamamını parçalarken, son hedef olarak “
Türkiye haritasını yoklarken
”, içerideki aparatlarını savaşa hazırlarken başka hangi işaret beklenir?
Ne yani, İsrail füzeleri şehirlerimize düştüğü zamanı mı bekleyelim?
Yapmamız gerekeni tam da şu an yapmazsak,
nın ne tür çılgınlıklar barındırdığını, yakın gelecekte ne tür fırtınalar kopacağını anlayamadık mı daha! Coğrafyanın tarihine bakanlar için, bugün olanları iyi kavrayanlar için
Tanımlanamayacak hiçbir şey kalmamıştır.
#israil
#orta doğu
#siyaset
#İbrahim Karagül