FETÖ ile mücadelenin zorlukları

04:0030/07/2023, Pazar
G: 30/07/2023, Pazar
İhsan Aktaş

O geceyi bizzat yaşamasa dahi, FETÖ’cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin, FETÖ’ye müsamahakâr davranması mümkün değildir. Üstünden değil 7 yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’u unutmayacağız. FETÖ’yle mücadelede oluşacak en küçük bir zâfiyetin bize neye mal olabileceğini hemen yanımızdaki ‘Gazi Mekân’da görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hafızamızı diri tutmamız, tedbiri de elden bırakmamamız gerekiyor Polis Akademisi mezuniyet töreninde Erdoğan iki konuya sıkı

O geceyi bizzat yaşamasa dahi, FETÖ’cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin, FETÖ’ye müsamahakâr davranması mümkün değildir. Üstünden değil 7 yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’u unutmayacağız. FETÖ’yle mücadelede oluşacak en küçük bir zâfiyetin bize neye mal olabileceğini hemen yanımızdaki ‘Gazi Mekân’da görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hafızamızı diri tutmamız, tedbiri de elden bırakmamamız gerekiyor

Polis Akademisi mezuniyet töreninde Erdoğan iki konuya sıkı sıkıya parmak bastı. İlki FETÖ ile mücadele, ikincisi sığınmacılarla ilgili uygulamalarda adalet, hakkaniyet ve hukuk ölçüleri oldu.

Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde toplumdaki tüm gelişmelerin ve beklentilerin AK Parti tarafında makes bulması beni hayrete düşürürdü. Sokakta konuşulan bir mesele gurup toplantısında Başbakan tarafından dillendirilirdi. Toplumun en kılcal damarlarından haberdar olarak siyaset yapan Erdoğan, şapka çıkarılacak işler yapıyordu.

17-25 Aralık darbe ön adımı ile başlayan ve 2018 yerel seçimleri sonrasına kadar devam eden, devlet, hükümet ve siyasete yaşatılan travmalar hafifledikten sonra, adım adım devlet, siyaset ve hükümette bir oturmuşluk süreci başladı. Kurumların yeniden güç kazanması birçok meselede olduğu gibi terör örgütleri ile mücadele konusuna daha sofistike yaklaşımlar getirecekti.

FETÖ yapılanmasının kırk yıllık bir geçmişi var. Zahirde devletler kurumsal yapılardır ve kesintisiz bir şekilde varlıklarını devam ettirirler. Kurumsallaşmasını tamamlamamış devletlerde darbeler, siyasi çalkantılar ve zaman zaman yaşanan ‘Fetret Devirleri’ hafızayı yok eder.

Ülkemizin son kırk yılına bir mercek tutacak olursak, PKK ve FETÖ devlete karşı daha kesintisiz, daha kalıcı bir yöntem izlemiş, terör örgütleri devletin var olan zaaflarını kullanarak varlıklarını sürdürmüştür. Son seçimlerde PKK ve FETÖ mensuplarının muhalefete seçim kazandırma arzusunun gerisinde yatan sebep budur: Tekrar devleti bir ‘Fetret Devri’ne sürüklemek ve bu zaafı kullanarak tekrar palazlanmak.

Bu hain terör örgütü hakkında genel anlamda herkes bilgi sahibi oldu. Örgütün nasıl var olduğunu anlatmak yerine, bugün bu örgütle yapılacak mücadelenin zorluklarını sıralayalım:

1
- FETÖ ile mücadele daha çok iktidar sorumluluğundaymış gibi görünüyor, muhalefet bu konuda bir sorumluluk almıyor. Dahası örgütün kullandığı bazı argümanları doğrudan kullanarak mücadeleyi sulandırıyor.
2
- Devletin birçok kurumunda bu hain örgütle mücadele salt Erdoğan’ın meselesi gibi algılanıyor. Hükümet tarafından önemli görevlere getirtilen insanlar kişiler ikballerini düşünerek risk almaktan çekiniyorlar.
3
- Örgüt birbirinden habersiz katman-katman, yeraltı örgütü gibi gizlenmiş ve kendisini kamufle etmiştir. Hangi kurumda var olduklarını ancak ilgili kurumun çalışanlarının anlayabileceği bir şekilde, ortada bir cürüm ve hukuka taalluk edecek açıklıları olmadığı sürece mahrem yapılanmalarını devam ettirebiliyorlar.
4
- Bugüne kadar açığa çıkmayan FETÖ’cüler sürekli kurum ve okul değiştirerek izlerini kaybettiriyorlar.
5
- Geçtiğimiz hafta “üniversitelerde yükselme” ve var olmaları hakkında bir tweet attım. Seçim dönemi olmadığı halde şaşırtıcı derecede ilgi ve homurdanmalara şahit oldum. Demek ki, en iyi derecede saklandıkları alan bu ülkenin üniversiteleri.
6
- En ustaca saklanma alanlarından birisi de, güçlü siyasilerin referansları ile yer aldıkları kurumlarda tutunmak, bu referansları payanda yaparak varlıklarını devam ettirmek. Genel Kurmay’daki en kritik kişinin bir siyasinin yakını olması tesadüf değil.
7
- Örgüte çok gevşek bağlarla bağlı iş insanları dışında örgütten manevi kopuş yaşanmadı. Bir 15 Temmuz panelinde Tacettin Kutay ilginç bir saptamada bulundu. Bu insanlar, işledikleri bütün günahları ve yaptıkları hukuksuzlukları elebaşından emir alarak yaptıkları; içki içmek, zina yapmak, devleti dolandırmak, iş adamlarının paralarını gasp etmek ve hukuk cinayetleri vb. günahları Kardinal üstlendiği için, sistemi terk ettikleri takdirde işledikleri günahların başlarına kalacağını hissediyorlar. Bu sebepten Mesih’ten ayrılmıyorlar.
8
- Yurt dışında, ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkede varlıklarını devam ettiriyorlar. Casusluk kabiliyetleri devam ettikçe, korunmaya devam ederler. Asıl sorun dışarıdakilerin içerdekilere ümit aşılması.
9
- Diyanet İşleri’nin bir program başlatıp sahih dini, akide, nübüvvet, ehl-i sünnet ve’l-cemaat geleneği hakkında toplumu bilinçlendirirken, örgütün ibadet halkasına özel programlar uygulamalıdır. Bu konuda organik Nurcu vakıfların daha özel bir gayreti mümkündür.

Gelinen noktada devlet kurumsallığına yakışır bir şekilde genel paradigma gözden geçirildikten sonra il-il durum analizi yapıp bir eylem planı hazıramalıdır. En önemli nokta eylem planı hazırlanırken casus şebekesinden mahrem kişilerin araya sızmamasıdır.

Çünkü su uyudu bunlar hiç uyumadı.

#Politika
#Avrupa Birliği
#ABD
#İhsan Aktaş