KIYAMETE KADAR BU İZ SÜRÜLECEK: Gazze İnsanlık Mahkemesi

04:0028/10/2025, Salı
G: 28/10/2025, Salı
İhsan Aktaş

“İnsanlık Mahkemesi” fikrini “Kayıt Altında İnisiyatifi” kurucusu olarak daha önce gündeme taşımıştım. Bu bağlamda çok önemli bir çalışma yapıldı ve bu hafta sonu sonuç bildirgesi yayımlandı. Geçtiğimiz günlerde “Yahudiler Nazilere ne yaptıysa...” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazıda devletlerin, sivil toplum örgütlerinin ve vicdanlı bireylerin İsrail’e güvenmemesi gerektiğini; Filistin’de İsrail’in soykırım, katliam ve yok etme amacının süreklilik taşıdığını; onları durduracak tek gücün

“İnsanlık Mahkemesi” fikrini “Kayıt Altında İnisiyatifi” kurucusu olarak daha önce gündeme taşımıştım. Bu bağlamda çok önemli bir çalışma yapıldı ve bu hafta sonu sonuç bildirgesi yayımlandı.

Geçtiğimiz günlerde “Yahudiler Nazilere ne yaptıysa...” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazıda devletlerin, sivil toplum örgütlerinin ve vicdanlı bireylerin İsrail’e güvenmemesi gerektiğini; Filistin’de İsrail’in soykırım, katliam ve yok etme amacının süreklilik taşıdığını; onları durduracak tek gücün bugün ortaya çıkan insanlık vicdanı olduğunu vurgulamıştım.

Bugün İnsanlık Mahkemesi’nin bildirgesi açıklandı. Yarın binlerce kalemin soykırım takibine ihtiyaç olacak. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazilerin başına gelenler, İsraillilerin başına gelmedikçe bu katil sürüsünün durmayacağını biliyoruz.

Russell Mahkemesi, tam adıyla Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 1966 yılında İngiliz filozof Bertrand Russell tarafından kurulmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan vicdani bir mahkeme niteliğindedir; resmi bir devlet gücüne veya hukuki yaptırıma sahip değildir, ancak ahlaki ve entelektüel bir otoriteyle hareket etmiştir.

Mahkemenin amacı; devletlerin yargı sistemlerinin sessiz kaldığı durumlarda, halk vicdanını temsil eden bir platform oluşturarak insanlık suçlarını gündeme taşımaktır.

Gazze’de aylar süren yıkım, binlerce sivilin ölümü ve insanlığın ortak değerlerinin çiğnenmesi karşısında dünya, ne yazık ki bir kez daha suskun kaldı.

Bu sessizlik, yalnızca bir coğrafyadaki acının değil, tüm insanlığın vicdanında açılan bir yaranın sesidir.

Gazze İnsanlık Mahkemesi, bu sessizliği bozmak, tanıklıkları kayda geçirmek ve uluslararası hukuk çerçevesinde adalet talebini dile getirmek amacıyla toplanmıştır.

Bu mahkeme, bir devletin değil, insanlığın mahkemesidir.

Ne intikam, ne siyaset; Bu bildirge yalnızca insan onurunun yeniden hatırlatılması için kaleme alınmıştır.

Bu kısa değerlendirmeden sonra, İnsanlık Mahkemesi’nde yapılan tespitler ve alınan kararları kısaca köşeme aldım. Bu metinler oldukça önemlidir. Bu tür çalışmalar, insanlığın hâlâ var olduğunu; dünyanın herhangi bir yerinde bir soykırım ya da katliam yaşandığında, insanlığın duyarlılığının katillerin yanına kâr kalmayacağının öncü işaretidir.

Tespitler

1. Gazze’de sivillerin, özellikle kadınların, çocukların ve yaşlıların hedef alınması, uluslararası insancıl hukukun açık ihlalidir.

2. Sağlık tesisleri, eğitim kurumları ve ibadet yerlerine yönelik saldırılar, savaş suçu niteliği taşımaktadır.

3. Zorla yerinden edilmeler, temel yaşam kaynaklarına erişimin engellenmesi ve sistematik kuşatma uygulamaları, insanlığa karşı suç kapsamındadır.

4. Medyanın kısıtlanması ve bilgi akışının engellenmesi, hakikat hakkının ihlalidir.

5. Uluslararası toplumun yetersiz tepkisi, evrensel adalet sistemine duyulan güveni zedelemiştir.

Gazze’de yaşananlar yalnızca bir çatışma değil, kolektif bir insani çöküşün göstergesidir.

Yıkılan her bina, insanlığın ortak belleğinden bir parçayı koparmaktadır.

Bu tablo karşısında, uluslararası hukuk yalnızca yazılı metinlerle değil, vicdani iradeyle de harekete geçmelidir.

Gazze İnsanlık Mahkemesi’nin en önemli tespiti şudur:

“İnsanlık, Gazze’de yalnız insanları değil, kendi vicdanını da kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.”

Karar:

* Tüm taraflar, Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası insancıl hukuk hükümlerine koşulsuz olarak uymalıdır.

* Sivillerin korunması, askeri ve siyasi hesapların ötesinde, ahlaki bir yükümlülüktür.

* Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu olanlar, uluslararası yargı organları önüne çıkarılmalıdır.

* İnsani yardım koridorları açılmalı; gıda, su, ilaç ve barınma ihtiyaçlarına engelsiz erişim sağlanmalıdır.

* Gazze’nin yeniden inşası, yalnızca fiziksel değil; psikolojik ve toplumsal bir onarım süreci olarak ele alınmalıdır.

* Uluslararası medya ve kamuoyu, hakikati görünür kılma sorumluluğuyla hareket etmelidir

Vicdanın Mahkemesi: Gazze İnsanlık Mahkemesi’nin hükmü, yalnız geçmişe değil, geleceğe yöneliktir.

Bu bildirge, tarihe bir kayıt, insanlığa bir çağrıdır.

“Sessizlik suçtur. Görmezden gelmek onaylamaktır.

Ve hiçbir çocuk, hiçbir ulusun güvenliği adına öldürülemez.”

Bugün adalet belki gecikmiş olabilir.

Ama insanlık adına söylenen her doğru söz,

geleceğin mahkemelerinde delil olacaktır.

Gazze’nin küllerinden geriye kalan şey yalnız acı değil, adalet arayışının ısrarıdır. Bir gün, o adalet gerçekleştiğinde,tarih bugünün sessizlerini değil, sesini yükseltenleri hatırlayacaktır.

#Gazze
#Filistin
#ihsan aktaş