Sıkı bağla deveni ki deve sensin

04:0026/10/2025, Sunday
G: 26/10/2025, Sunday
İsmail Kılıçarslan

Sorduk, söyledi. Bu, odur. Bilesin ki muhasebe yapan akıldır. Uzatan, her şeyi uzatmaya meyyal olan akıl. Hesapçıdır çünkü akıl. Günahın günah, sevabın sevap olduğunu o bilir. Haram ile helale riayeti o bilir. Tartar akıl. Heveslenir, hazzın peşinden koşar, ardından pişman olur, başını iki elinin arasına alıp iyice bir düşünür. Pişman olan kalp, tövbe eden akıldır. Yapılan hataları hesaplayıp bir daha o hataları yapmamaya karar veren akıldır. İyi anla işin burasını ki bir adem “Ben artık Cenab-ı

Sorduk, söyledi. Bu, odur.

Bilesin ki muhasebe yapan akıldır. Uzatan, her şeyi uzatmaya meyyal olan akıl. Hesapçıdır çünkü akıl. Günahın günah, sevabın sevap olduğunu o bilir. Haram ile helale riayeti o bilir. Tartar akıl. Heveslenir, hazzın peşinden koşar, ardından pişman olur, başını iki elinin arasına alıp iyice bir düşünür.

Pişman olan kalp, tövbe eden akıldır. Yapılan hataları hesaplayıp bir daha o hataları yapmamaya karar veren akıldır.

İyi anla işin burasını ki bir adem “Ben artık Cenab-ı Hakkın yoluna talip oldum” diyorsa o aslında emmareden sıyrılıp levvameye geçmeye azmetmiş demektir. Nefs-i emmarenin gafletinden sıyrılsa gerektir. Yani artık hesaba otursa gerektir. Muhasebeye başlasa gerektir. “Estağfurullah” dese gerektir.

Bilesin ki murakabe yapan kalptir. Uzatmayandır kalp. İki kere ikiyi inkar edendir.

Akıl hatayı, günahı, yanlışı görünce frene basan var ya… O kalptir işte. Akıl, kazayı yaptıktan sonra çeker arabayı tamirciye. Kalp ise daha kazayı yapmadan dikkat edendir. Murakabe de odur zaten.

Kulağını benden yana ver ki murakabenin bir manası da kontrol ve gözlemdir. İçin, içteki hallerin, değişimlerin, ahvalin gözetimi ve kontrolü. Halin iyisini kötüsünden, değişimin doğrusunu yanlışından ayırt edebilmektir. Kötüden ve yanlıştan uzağa, iyinin ve doğrunun yanına park etmektir. Arabayı. Kalbi. Aklı. Nefsi. Aynıdır hepsi.

Ataullah İskenderi hazretleri der ki “Ariflerin yolunda değilsen onların durumları sana tuhaf gelir.”

Sen ariflerin yoluna düşecek cesareti kendinde bulaydın da onların yanında yürüyeydin ne olurdu? Onlar ne yaşıyorsa sen de aynını yaşardın tastamam. O sıkıntıları çekseydin, sen de olurdun. Demem o ki nefsine söz geçirmeyi bileydin, onu terbiye edeydin ariflere hangi ilahi bağışlar yapılıyor, hangi nimetler tattırılıyorsa sana da verilirdi, sana da tattırılırdı. Sen sanıyorsun ki zor olan yoldur. Kandırma kendini. Zor olan yol değil, yürümektir a şaşkın.

Daya kulağını. Şöyle dedi Resulullah(s.a.v): “Âdemoğlunun kalbi ateş üzerinde kaynayan tencereden daha hızlı bir şekilde, daha güçlü bir şekilde halden hale girer.”

Rıza zamanında nefsin bağlı deveye benzer: Terbiye edip razı olduğunda serbest bırakırsan dilediği yere gider. Arkasından “nereye gidiyorsun lan deve?” diye sorsan çare var mı? Koşsan yakalayabilir misin bakalım? O zaman peşinden koşmayı bırak da bağla onu bir yere. Deveyi. Nefsi. Aklı. Kalbi. Kendini. Aynıdır hepsi.

İskenderi “Allah katında cem makamına ulaşmış, yani marifetullaha ulaşmış nice kimseler vardır ki bir anda kendilerine fark gelir, ayrılıp giderler” diyor.

Dehşetli meseledir. Ademoğlu cem makamından düşebilir, vahdet hâlini kaybedebilir. Allah’a itaatle geceleyen nice insan vardır ki gün doğmadan onlarda ayrılma, yabancılaşma, uzaklaşma görülebilir. Sabaha kadar taat içinde kalmış ama sabahleyin içindeki, kalbindeki hâli ve lezzeti kaybetmiş. Zararın büyüklüğüne bak. Allah ziyanın böylesinden korusun cümleyi.

Kalp, evin tavanına benzer. Evde ateş yakıldığı zaman duman tavana yükselir ve tavanı karartır. Bedende ortaya çıkan nefsani duman da böyledir; kalbe doğru yükseldiğinde kalbi karartır. “Kalbin kalayı zikirdir” denilmiştir ve doğru denilmiştir.

İskenderi der ki “Uğradığı zararı da, gördüğü iyiliği de insanlardan bilen kimseye yazıklar olsun. İyilik de, kötülük de, hayır da, şer de Allah’tandır ve Allah’ındır. Üstünlüğü insanlardan isteyen, insanlarla üstünlük kazanmak isteyen ziyandadır.”

Allah. Eyvallah.

#Aktüel
#Hayat
#İsmail Kılıçarslan