Trump’ın Asya hamlesi: Jeopolitik mücadele ve istikrar arayışı

04:0029/10/2025, Çarşamba
G: 29/10/2025, Çarşamba
Kadir Üstün

ABD-Çin ilişkilerinde yeni gümrük vergileriyle kapsamlı bir ticaret anlaşması arasında yaşanan gelgitler, Başkan Trump’ın Asya ziyaretinin istikrar sağlama potansiyelini azaltıyor. Bir süredir iki ülke kapsamlı ticaret görüşmeleri yürütürken bir anda Trump’ın açıkladığı ek gümrük vergileri Amerikan borsasına yeni bir şok yarattı. Çin’in nadir elementlerin ihracatına koyduğu sınırlamaları artırması, Amerika’nın ticaret savaşlarındaki elini güçlendirme çabalarının altını oyuyordu. Asya ziyareti öncesi

ABD-Çin ilişkilerinde yeni gümrük vergileriyle kapsamlı bir ticaret anlaşması arasında yaşanan gelgitler, Başkan Trump’ın Asya ziyaretinin istikrar sağlama potansiyelini azaltıyor. Bir süredir iki ülke kapsamlı ticaret görüşmeleri yürütürken bir anda Trump’ın açıkladığı ek gümrük vergileri Amerikan borsasına yeni bir şok yarattı. Çin’in nadir elementlerin ihracatına koyduğu sınırlamaları artırması, Amerika’nın ticaret savaşlarındaki elini güçlendirme çabalarının altını oyuyordu. Asya ziyareti öncesi elini güçlendirme ihtiyacı gören Trump’ın yeni tarifelerine karşılık vereceğini açıklayan Çin ihracat sınırlamalarını bir yıl geciktirmeye açık olduğu mesajını verdi. Trump-Xi zirvesi öncesinde yaşanan bu küçük çaplı deprem, iki tarafın da köprüleri atmaya hazır olmadığını ve bir ticaret anlaşmasını tercih ettiğini bir kez daha gösterdi. Amerika-Çin jeopolitik mücadelesinde her iki ülkenin de birbirine olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken, mümkünse topyekûn bir ticaret savaşının maliyetinden kaçınmak istediklerini bir kez daha görmüş olduk.

AMERİKA’NIN ASYA-PASİFİK’LE DEĞİŞEN İLİŞKİLERİ

Trump’ın Malezya’da Kamboçya-Tayland anlaşması törenine katılarak bir yandan barışı sağlayan lider imajını pekiştirmek, bir yandan da Çin’e Amerika’nın bu bölgede etkin olduğu mesajını vermek istediği açık. Anlaşma kapsamında Kamboçya’ya ek gümrük vergilerini %49’dan %19’a indiren Trump, ticari cezalandırma kabiliyetini diplomatik süreçleri yönlendirmek üzere kullanıyor. Malezya’nın da ABD’ye mineral ihracatına kota koymamasını sağlamak gibi kazanımlar sağlayan Trump, Amerika’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini ticaret üzerinden yeniden tanımlamaya çalışıyor. Bölge ülkeleri de Amerika’yla iyi geçinerek Çin’in nüfuzunu dengelemeyi hedefliyor ancak Washington’ın öngörülmesi zor adımları karşısında bunun hiç de kolay olmadığı açık.

Bölge ülkelerinin Trump’ın gazabından korunma ve Çin’i dengeleme çabaları karşısında Çin’in Amerikan tehditlerinden daha az çekinir hale geldiği görülüyor. Trump’ın kırsal tabanını doğrudan etkileyecek şekilde soya fasulyesi ithalatını azaltma tehdidini masaya koyan Çin, elindeki kartları oynamaya çekinmeyeceğini gösteriyor. Nadir elementlerin ihracatına koyduğu sınırlamalar da bu mesajı taşıyor. İki ülkenin birbirine bağımlılıkları sayesinde Amerika’nın elindeki kartları kullanmasının sonuçları olacağını göstermeyi başaran Çin’in Washington’ın kapsamlı bir stratejiden yoksun olmasını avantaja çevirmeye çalıştığı söylenebilir. Amerika’nın bölgeyle ilişkilerini yeniden tanımlama sürecinde bölge ülkelerini yanına çekmeye çalışırken Çin’e karşı sertliğin dozunu ayarlamakta zorlandığı da bir gerçek.

LİDER DİPLOMASİSİ NEREYE KADAR?

Trump’ın Çin lideri Xi’yle gerçekleştireceği görüşmeden kapsamlı bir anlaşma ilanı çıkması durumunda son bir haftada yaşanan karşılıklı restleşmenin ticari müzakerelerin son aşamasına gelindiğinin bir sinyali olduğu anlaşılmış olacak. Bu ihtimal görece düşük görünüyor zira Trump’ın pazarlık tarzı kapsamlı bir anlaşmaya varılmasını zorlaştırıyor. NAFTA’nın USMCA anlaşmasına dönüşmesi örneğinde olduğu gibi, Trump’ın anlaşma sağlansa da siyasi ihtiyacı doğrultusunda kartları yeniden karmak istemesi Çin’le muhtemel bir anlaşma için de geçerli olacaktır. Xi’yle görüşmeden çıkması daha muhtemel mesaj, bu iki ülkenin mücadelelerini daha öngörülebilir bir düzeyde götürmelerine matuf olacaktır. Bu da Çin’in Amerika’nın baskısına karşı etkili misilleme yapma kabiliyetinin Trump’ın lider diplomasisinin etkinliğini azalttığına işaret ediyor.

Japonya’nın yeni lideri Başbakan Takaichi’yle nadir elementler anlaşması imzalayan Trump ikili ilişkilerde ‘yeni bir altın çağ’ ilan etti. Muhafazakâr milliyetçi Japon liderin savunma bütçesini hızla artırmak istemesi ve Çin’e karşı tavrını sertleştirme eğilimi, Amerika’nın Japonya’yla iş birliğini derinleştirecek görünüyor. Bu açıdan Trump’ın lider diplomasisinin temel konularda anlaştığı müttefikleriyle etkili sonuç verdiği söylenebilir. Diğer bir deyişle ABD’yle Çin’i dengelemekten ziyade hem Amerika’nın bölgede daha aktif olmasını hem de kendi ulusal savunma kapasitesini güçlendirerek Çin’e karşı durmayı hedefleyen bir Japonya Washington için ideal bölge ülkesi profili çiziyor. Trump’ın liderlik diplomasisinin Amerika’nın tercihleriyle örtüşen bir politika izleyen ülkeler söz konusu olduğunda daha etkili olduğu söylenebilir.

Bunun karşıt örneği de elbette Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’la yürüttüğü diplomasi. İlk döneminde Kim’le birebir görüşmeleriyle tarihi adımlar atan Trump, Amerika’nın nükleer silahlardan arınma konusundaki ısrarından geri adım atmayınca herhangi bir anlaşma sağlayamadı. İkinci başkanlık döneminde de benzer bir arayış içinde olan Trump’ın Kuzey Kore’nin nükleer güç olduğunu kabullenmesi durumunda Güney Kore ve Japonya’nın da nükleer arayışına girmesi kuvvetle muhtemel. Bu da bölgedeki dengelerin kritik biçimde değişmesi ve kontrol edilmesi zor bir istikrarsızlık dönemi anlamına gelebilir. Trump’ın Kim’le görüşerek onu ikna etme çabasının sonuç vermeyeceği belli olduğu için Çin’le çok daha geniş bir pazarlıktan medet umması gerekebilir. Bu da liderlik diplomasisinin Kuzey Kore örneğinde işe yaramadığına işaret ediyor.

Trump’ın Asya ziyaretinin merkezinde yer alan ticaret ve güvenlik başlıkları, ABD-Çin rekabetinin daha karmaşık bir denkleme dönüştüğünü ortaya koyuyor. Kapsamlı bir anlaşmaya duyulan ihtiyaç açık olsa da taraflar arasındaki karşılıklı bağımlılık, misilleme kapasitesi ve iç siyasi dinamikler süreci kırılgan kılıyor. Lider diplomasisi zaman zaman sonuç alsa da Washington’ın stratejik bütünlükten uzak adımları ve Pekin’in görece cesur tepkileri bu yöntemin sınırlarını gösteriyor. Bu nedenle Trump-Xi zirvesinden çıkacak mesaj her ne olursa olsun, Asya-Pasifik’teki jeopolitik rekabet etrafında şekillenen dengelerin kısa vadede istikrara kavuşmasının zor olduğu görülüyor.

#Donald Trump
#ABD
#Asya