Trump’ın Ukrayna ‘barış’ planı

04:0026/11/2025, Çarşamba
G: 26/11/2025, Çarşamba
Kadir Üstün

Beyaz Saray’ın 28 maddelik barış planı, Rusya’nın bütün kritik taleplerini içermesi itibariyle barış planından çok ‘teslim ol’ çağrısına benziyor. Plan, Rusya’nın cephe hattındaki kazanımlarının fazlasıyla tanınmasını öngörmekle kalmayıp Ukrayna’nın askeri kapasitesine sınır koyuyor. Ukrayna’nın NATO’ya girmesini imkânsız kılan ve gelecekte herhangi bir NATO üssü bulundurmasını dahi engelleyen plan, Ukrayna’nın egemenliğinden de taviz vermesini dikte ettiriyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin

Beyaz Saray’ın 28 maddelik barış planı, Rusya’nın bütün kritik taleplerini içermesi itibariyle barış planından çok ‘teslim ol’ çağrısına benziyor. Plan, Rusya’nın cephe hattındaki kazanımlarının fazlasıyla tanınmasını öngörmekle kalmayıp Ukrayna’nın askeri kapasitesine sınır koyuyor. Ukrayna’nın NATO’ya girmesini imkânsız kılan ve gelecekte herhangi bir NATO üssü bulundurmasını dahi engelleyen plan, Ukrayna’nın egemenliğinden de taviz vermesini dikte ettiriyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin ‘ulusal haysiyetleriyle kritik bir ortağı kaybetmek arasında bir seçim yapmaya zorlandıkları’ şeklindeki ifadeleri planın muhtevasının ne kadar Rusya’nın isteklerine göre şekillendiğini özetliyor. Trump yönetiminin Ukrayna’nın bir yandan yolsuzluk skandallarıyla bir yandan da cephede Rusya’nın ilerlemesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemeçte ortaya koyduğu plan, Moskova’nın herhangi ciddi bir bedel ödemesini veya anlamlı bir taviz vermesini de öngörmüyor. Açıklandığı haliyle plan Ukrayna’nın teslimiyeti ve Rusya’nın zaferi anlamına geliyor.


ZAMANLAMA MANİDAR

Trump’ın ikinci kez başkan seçilmeden önce verdiği iddialı sözler, Ukrayna savaşını birkaç gün içinde bitirebileceği yönündeydi. Rusya’nın bazı kazanımlarını tanıma eğilimi gösterdiğini gizlemeyen Trump, başkan seçildikten sonra Ukrayna’ya yardımların yükünü Avrupa’ya yükleyerek Zelenski’yle meşhur Beyaz Saray görüşmesi skandalına da imza atmıştı. Washington’la Kiev arasındaki hatların koptuğu bir anda bir kısmı Rus işgali altında bulunan kritik madenlerin çıkarılması anlaşmasıyla Trump-Zelenski ilişkisi tekrar olumlu bir dinamik kazanmıştı. Washington’ın Ukrayna’ya Avrupalıların finansmanıyla silah tedariğine devam etmesi ve kritik madenlerin Amerikalı şirketler tarafından işletilmesi gibi gelişmeler Trump’ın önce Amerika vizyonuna uyan gelişmelerdi. Ancak Trump bunlarla yetinmeyip savaşı sona erdiren isim olmak istediğini Putin’i Alaska’ya davet ederek gösterdi. Putin’in herhangi somut bir anlaşmaya yanaşmamasıyla tekrar Avrupa ve Ukrayna’nın pozisyonlarına yakınlaşan Trump’ın şimdi tekrar Rusya’nın pozisyonunu önceleyen bir noktaya dönmesi ortaya konulan barış planının zamanlamasını sorgulatır nitelikte.

Trump Putin’e karşı tehditkâr bir dil kullanarak Ukrayna’ya gelişmiş silah sistemleri verebileceğini söylemiş ve bu şekilde Rusya’yı masaya oturtmayı denemişti. Moskova’nın Amerikan tehditlerinin içinin boş olduğunu bilmesi için çok kafa yorması gerekmediği açık zira Biden yönetiminden beri Washington savaşı kazanmaya çalışmaktan çok yönetmeyi tercih etmişti. Büyük insan kaybı ve maliyetlerine rağmen maksimalist taleplerinden vazgeçmeyen Putin, savaşın devamını Rus halkının gündelik yaşamından ayrıştırmayı başaran bir denklem kurdu. Diğer bir deyişle, içerde savaşı bitirmesi yönünde ciddi bir baskı görmeyen Moskova, cephede de çatışmayı zamana yayarak istediklerini alabileceğine inanıyor. Trump’ın barış planı da Putin’in bu hesaplarını bozmak veya yeniden düşünmesini sağlamaktan vazgeçtiğini gösteriyor. Rusya’nın taleplerinin kabul edilmesine ve gerekirse Ukrayna’ya dayatılmasına dayanan plan, savaşın sona ermesini sağlayabilir ancak savaşın yeniden başlamasını garantileyecek herhangi kritik bir madde de içermiyor. Trump’ın adeta bir teslimiyet belgesini Şükran Günü’ne kadar süre vererek Ukrayna’ya dayatması, yeni yıla savaşı bitiren lider olarak girip 2026 Kasım ara seçimlerine de sözünü tutmuş bir lider olarak gitmeyi hesapladığını gösteriyor.


DRAMATİK KOPUŞ

Ukrayna’nın, Avrupa’nın ve bazı Cumhuriyetçi senatörlerin planla ilgili sözleri ‘barış’ planının Kiev lehine değiştirilebileceğine işaret ediyor ancak Trump yönetiminin Rusya’nın kabul etmeyeceği bir değişiklikte diretmeyeceği açık. Ukrayna’nın gerçeklerle yüzleşmesi gerektiği anlayışıyla hazırlanan plan, Amerika’nın Batı’nın siyasi liderliğini yapmaktan vazgeçtiğini bir kez daha gösteriyor. Ukrayna’nın ulusal egemenliğini önemsemeyen, barışın onurlu veya onursuz olmasına bakmayan ve Rusya’nın işgalini tekrar uluslararası topluma kabulle ödüllendiren bir anlayışla hazırlanan barış planı, ABD’nin Avrupa güvenlik mimarisinin sponsorluğundan dramatik kopuşunun en son örneği olarak öne çıkıyor. Rusya’nın zafer ilanının ‘barış planı’ olarak ortaya konulması, önümüzdeki yıllarda Avrupa’da barışın değil daha fazla savaş ve çatışmanın tetikleyicisi olacak nitelikte. Rusya’nın istediklerinin verilmesiyle savaşın biteceğine ve barışın kalıcı olacağına dair inancın ana motivasyonu, Trump’ın barış ilan ederek siyasi başarı hanesine bir çentik atma çabasından kaynaklanıyor. Trump için barışın gerçekten kalıcı olup olmaması değil barış ilan edilmesinin getireceği siyasi başarının kendisi önemli.

Amerika’nın bir yandan Çin ve Rusya’yla büyük güç mücadelesini yürütürken bir yandan da bu mücadelenin en kritik çatışma noktalarından biri olan Ukrayna savaşında Rusya’nın istediğini yapması Washington’ın küresel liderlik iddiasından vazgeçtiğini bir kez daha kanıtlıyor. Amerikan ulusal çıkarlarına odaklanan ve bunları Avrupa’nın güvenliğinden tamamen ayrı gören bir anlayış hâkim Washington’da. Ukraynalıların savaştan onurlu çıkışı ve Avrupa’nın istikrarı gibi kaygıların Rusya’nın maksimalist taleplerine feda edildiği bir yaklaşım yürürlükte. 28 maddelik planın birçok maddesi değiştirilse bile temelde Rusya’nın istediklerini alamadığı takdirde barış olmayacağını kabullenmiş ve buna göre hareket etmeye kararlı bir Trump var. Trump aynı zamanda her türlü esnekliği göstermeye hazır bir lider olması itibariyle bu planın değiştirilmesine açık olacaktır ancak Rusya’nın imza atmasına engel olacak bir değişikliğe de izin vermeyecektir. Bu durumda Ukrayna’nın Zelenski’nin deyişiyle ‘ulusal haysiyetinden’ vazgeçmemekle savaşa Amerika’sız devam etmek arasında bir seçim yapması gerekecek. Ukrayna’nın seçimi ne olursa olsun, Trump yönetimi Moskova’nın bütün isteklerini kabullenmiş yönetim olarak tarihe geçecek.

#ABD
#Rusya
#Ukrayna