
Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ile damadı Jared Kushner, Ukrayna tarafıyla görüşmeler sonrasında 28 planlık ‘barış planının’ son halini Putin’le görüşmek üzere Rusya’ya gittiler. Trump yönetiminin Zelenski’ye Şükran Günü’ne kadar süre verdiği plan, hafta sonu Ukrayna’nın Savunma Bakanı Rüstem Ümerov’la Florida’da yapılan görüşmeler sonrasında revize edilmiş şekilde Moskova’ya sunulacak. Planda Ukrayna’nın kaygılarını dikkate alan ne gibi temel değişiklikler yapıldığını bilmek mümkün değil ancak Zelenksi’den gelen açıklamalar ciddi tavizler vermeye mecbur kaldığına işaret ediyor. Washington’ın baskısı karşısında uzlaşmaz taraf olarak görünmek istemeyen Ukrayna tarafı, hem yolsuzluk skandalları hem de Rusya’nın artan saldırıları dolayısıyla kritik bir aşamada olduğunun farkında görünüyor. Putin’in maksimalist taleplerinde ısrar etmesi durumunda Ukrayna tarafı belki de zaman kazanmış olacak ama bu sefer Amerikan tarafının meseleye çok daha ticari yaklaşması ulusal egemenliği ilgilendiren meselelerin ikincil plana atılmasına neden oluyor.
Amerikan tarafının basına sızdırdığı 28 maddelik barış planının adeta bir teslimiyet planı olduğunu yazmış ve zamanlamasının Trump’ın siyasi vaatleri ve seçim takvimiyle de ilgili olduğuna değinmiştim. En son Wall Street Journal’da yayınlanan bir haber analizde, Putin’in Trump yönetimine savaşın sona ermesi durumunda ortaya çıkacak ekonomik fırsatlardan bahsettiği ve bunun yönetimde karşılık bulduğu belirtiliyor. Witkoff’un Rusya’nın Varlık Fonu’nun başındaki Kirill Dimitriev ile gizli müzakerelerinde ABD’yle Rusya’nın birçok ekonomik proje üzerinde birlikte çalışabileceği fikri Ukrayna barışını ittiren bir güç olarak öne çıkmış. Rusya’nın Avrupa’da dondurulan 300 milyar dolarlık kaynaklarının Amerikan-Rus ortak yatırımlarına aktarılabileceği ve Amerikan firmalarının Ukrayna’nın yeniden inşasında bu kaynakları kullanabileceği fikrinin öne çıktığı belirtiliyor. İki ülkenin Arktik bölgesindeki yeraltı kaynaklarından yararlanılmasından Elon Musk’ın Mars’a yerleşilmesi projelerine kadar birçok alanda iş birliği yapabileceği konuşulmuş.
Journal’ın bu haberi, Trump yönetiminin son bir senedir hem içerde hem de dışarda politika yapımına yaklaşımıyla son derece uyumlu bir resim çiziyor. Amerikan firmalarının ve Trump yönetimine yakın isimlerin iş çıkarlarını önceleyen bir politika anlayışıyla hareket eden Washington’ın Ukrayna meselesinde de ‘önce Amerika’ demesi yadsınmamalı. Avrupa’nın güvenliğinden Ukrayna barışının kalıcılığına veya NATO üyeliğine kadar birçok meselenin Amerika’nın çıkarı öncelendiğinde tali mesele haline gelmesi söz konusu. Trump’ın önce Amerika ideolojisi açısından elbette Amerikan firmalarının iş fırsatlarını değerlendirmesi ve Amerika’ya zenginlik kazandırması Ukrayna’nın milli egemenliği veya ulusal onuru gibi kavramların önünde geliyor. Bu tablo Amerika’nın aynı zamanda uluslararası sistemin ana normlarından tamamen vazgeçmese bile ciddi tavizler vermeye açık olduğunu gösteriyor. Ülkelerin saldırganlık üzerinden uluslararası sınırları yeniden çizmesi veya ulusal egemenliğin ihlali gibi kavramların iş dünyasının çıkarlarını önceleyen bir yönetim için pek de anlamlı olmadığı görülüyor.
Washington’ın desteğini epeydir fiilen çekmiş olması ve Trump’ın Putin’i Alaska’da ağırlayarak meşrulaştırması Ukrayna açısından yolun sonunu gösterir nitelikteydi. Amerikan baskısını dengeleyebilecek seviyede bir Avrupa liderliği de olmayınca Zelenski’nin elinde çok fazla opsiyon kalmıyor. 28 maddelik planda öngörülen Rusya’nın zaferini ilan edecek seviyedeki maddelerin yumuşatılarak alternatif formüller üretilmesi, Zelenski’nin kapitülasyonlara imza atmadığı mesajını vermeye matuf olarak gerçekleşecektir ancak temelde Ukrayna’nın toprak kaybının kesinleşmesi, NATO hayalinin iptal olması ve ordusunun büyüklüğüne sınır koyulması gibi maddelerin kalacağı anlaşılıyor. Toprak takası adı altında Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunu fethinin konsolide edilmesi kolay yutulur cinsten değil ancak Kiev’in çok fazla bir opsiyonu da yok görünüyor.
Washington’ın bir sene içinde Ukrayna’ya ‘sonuna kadar destek’ vadeden bir yönetimden Rusya’nın bütün ana taleplerini Amerikan ticari çıkarları için kabullenen bir yönetime evirilmesi, uluslararası sistemin ana aktörlerine önemli mesajlar veriyor. Rusya’nın ağır zayiat ve ekonomik maliyete rağmen savaşı sürdürme kapasitesi, uluslararası sistemin ilkesel savunusundan çok Amerikan ticari çıkarlarını önceleyen bir yönetimin savaşı sürdürme isteksizliği karşısında başarılı olmuş görünüyor. Ukrayna tarafı ise her ne kadar Amerika’nın uzun yıllar savunduğu değerler ve ilkeler üzerinden savaşmaya devam edebileceğini gösterse de kapasitesi buna yetmiyor. Özellikle Amerika’nın desteğini çekmesi ve Avrupa’nın bu desteği ikame edememesi Ukrayna’nın ana trajedisi olarak öne çıkıyor. ‘Barış’ planını kabul etmemesi durumunda hem ABD’yi hem de dolaylı olarak Avrupa’yı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan Ukrayna’nın revize edilmiş ‘makul’ bir plana evet demek dışında pek bir opsiyonu kalmıyor.
Amerikan çıkarlarının öncelenmesi adına Ukrayna’nın gayri resmi teslimiyete zorlanmasının uluslararası sistemin istikrarsızlığını ve öngörülemezliğini artırması kuvvetle muhtemel. Mevcut kazanımlarını konsolide eden Moskova’nın birkaç yıl sonra kaldığı yerden devam ederek Ukrayna’yı tamamen fethe çalışması uzak bir ihtimal değil. Veya barış planında öngörülen seçimlerin yapılmasıyla Kiev’de Rusya yanlısı bir yönetimin işbaşına gelmesi, ülkenin Avrupa yörüngesinden uzaklaşmasını garantileyebilir. Ukrayna’ya verilecek güvenlik garantilerinin ne kadar güven verici olacağı da son derece kuşkulu zira Washington’ın yaşadığı gelgitlerin bu garantilerin içini boşaltma ihtimali yüksek. Ukrayna için bu karamsar tablodan çıkışın yolu belki de barış adı altında dayatılan teslimiyet anlaşmasını kabullenip bir an önce kendi ulusal kapasitesini inşa ederek ABD ve Avrupa’nın destek ve garantilerine mecbur kalmadığı bir geleceğe doğru yürümek olacaktır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.