Biden yönetimi İsrail’le Hamas arasındaki ateşkes müzakerelerinde sonuç almakta zorlanırken bir yandan da savaşın Lübnan’a sıçramasını engellemeye çalışıyor. Biden, İsrail’in bir ateşkes planını kabul ettiğini söylemiş ve detaylarını açıklamıştı. Netanyahu ise Hamas’ı tamamen yok etme amacından vazgeçmediklerini söyleyerek Washington’ın elini zorlamasına direnmişti. İsrail Gazze’de saldırılarına devam edince, Hamas da pozisyonunu sertleştirmişti. Biden yönetimi bu sefer Hamas’ın oyun bozanlık yaptığı argümanını öne sürerek İsrail’e ateşkes için gerçek bir baskı yapmaktansa Mısır, Katar ve Türkiye gibi ülkelerin Hamas üzerindeki nüfuzunu kullanmalarını sağlamaya çalıştı.
Blinken’ın ateşkes için diplomasi çabaları hala sonuç vermezken, İsrail’in Hizbullah lideri Talip Sami Abdullah’ı öldürmesi ikinci bir savaş cephesi açılması ihtimalini yükseltti. Hizbullah’ın yüzlerce roket ve İHA saldırısıyla cevap vermesi sonrasında, Biden yönetimi Özel Temsilci Amos Hochstein’ı İsrail-Hizbullah savaşını engellemek için bölgeye yolladı. CIA Direktörü Burns, Dışişleri Bakanı Blinken ve Özel Temsilci Hochstein gibi birçok yetkiliyi sürekli bölgeye göndermek zorunda kalan Biden yönetiminin dış politika takımı İsrail’in adeta arkasını toplamaya çalışıyor. Hizbullah’la büyük bir savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünenlere bakılırsa, Lübnan’ın istikrarı da tehdit altında.
Mayıs başında İran’la yükselen gerilimi karşılıklı roket atışı şovunu perde arkasından müzakere ederek geçiştirmeyi başaran Biden yönetimi, uzun süredir Gazze’de ateşkes için sonuç almakta zorlanıyor. Yönetim İsrail’e mühimmat göndermeme tehdidiyle İsrail’e baskı uygulamayı denedi ancak içerde Cumhuriyetçilerin ve İsrail lobisinin baskısıyla hemen geri adım atarak yeni silah satışlarına onay verdi. Şimdi de İsrail-Lübnan savaşını engellemek için devreye girmek zorunda kalan yönetim, yeni bir F-15 satışı anlaşmasıyla İsrail’in tansiyon artırmasını ödüllendirerek ikna etmeye çalışma politikasında ısrar ediyor. Washington yönetimi, İsrail’e baskı yapma yeteneğine sahip olduğunu bile unutmuş bir görüntü çizerek hem ateşkesi hem de Lübnan’da tansiyonun düşürülmesini tehlikeye atıyor.
7 Ekim saldırılarından beri, aslında adı konulmamış bir bölgesel savaşın yeni bir aşamasında olduğumuzu daha önce yazmıştım. İsrail askeri hareket kabiliyetini sınırlayabilecek tek gücün Washington olduğunun bilinciyle bölgede diğer aktörlere karşı hep maksimalist bir pozisyondan hareket ediyor. Suriye’de Hamas yöneticilerine ve İranlı yetkililere suikast düzenleyen İsrail, geçtiğimiz haftalarda da Hizbullah liderini hedef aldı. Bu operasyonlarının tansiyon artıracağının farkında olan İsrail, Washington’ı tam destek vermek konusunda ikna etmekte zorlanmayacağını biliyor. Amerikan siyasetinden istediklerini alma konusunda mahir bir siyasetçi olan Netanyahu, Filistinlilere karşı etnik temizlik ve İran’la Hizbullah’a karşı da sürekli tansiyon artırma politikası izlemesine rağmen bölgede varoluşsal bir tehdit altında oldukları argümanı üzerinden Washington’ın desteğini sıkı tutmasını başarıyor.
Biden yönetimi ise bölgesel savaş dinamiklerini ortadan kaldırmaya yönelik kapsamlı bir strateji izlemekten aciz bir görüntü çiziyor. İsrail yönetiminin hareket özgürlüğünü dahi sınırlandırmaktan çekinen Washington, Netanyahu hükümetinin attığı adımların yarattığı çatışma ortamını diplomasi üzerinden yönetmeye çalışıyor. Bölgede başka ülkelerin diplomatik kabiliyetlerinden yararlanmak için İsrail’e net çizgiler çekerek kredibilitesini artırması gerekirken, Hamas ve İran gibi aktörleri suçlayarak kaçak güreşi tercih ediyor. Diğer bir deyişle, kendi bölge politikasını belirleyip İsrail’e nasıl davranması gerektiğini söyleme gücünü kendinde bulamayan Biden yönetimi, Netanyahu’nun politikalarının sonuçlarını yönetmek zorunda kalıyor.
Kasım başkanlık seçimlerine doğru giderken Biden yönetiminin vizyon ortaya koymadan ve kritik bir risk almadan ‘durumu idare’ çabalarının devam etmesi şaşırtıcı olmayacak. Netanyahu’nun seçime gitmesi gerektiği ve Refah’a girmenin kırmızı çizgisi olduğu gibi pozisyonlarından çark eden Biden yönetimi, Hizbullah’la yükselen tansiyon ortamında da İsrail’e baskı yapmaktansa İsrail’in yanında olduğunu deklare etmeye devam edecek. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgeye en az sekiz gezi yaptığı ve hala ateşkes sağlanamadığı hatırlandığında, Amerikan diplomatik çabalarının ne kadar etkisiz kaldığı da ortada. Böylelikle İsrail üzerinde sonuç alıcı siyasi baskı uygulama cesaretini kendinde bulamayan Biden yönetiminin diplomatik başarı ihtimali de Netanyahu hükümetinin insafına kalıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.