Türkiye olarak, Suriye ve dolaylı etki olarak Irak kaosu, Rusya'nın düşmanlığı, İran riski, küresel emtia fiyatlarındaki çöküş ve küresel ticaretteki zayıflama ile boğuşuyoruz. 2,7 milyonu resmi, 3 milyon civarında olduğu tahmin edilen Suriyeli mültecileri barındırıyoruz.
Dünya ekonomisinde, çok sayıda ülkenin içinden çıkamayacağı kadar çok sayıda değişken ve bilinmezlikle, aynı anda pek çok ekonomik meseleye, iş dünyasının beklentilerine cevap üretmeye çalışıyoruz. Bu nedenle, önümüzdeki 10-25 yılın Türkiye Ekonomisi'ni kurgulamaya çalışırken, 2020 yılına kadar kat etmemiz gereken mesafeyi dikkate alarak, küresel ekonomik sistemden kaynaklanabilecek risk ve belirsizliklerin minimumda kalmasını umut etmek durumundayız.
Hafta başından bu yana, şahsıma sorulan en yoğun soru, TL'nin niye değer kazandığı? Son 2,5 yıldır, Türkiye'nin uluslararası ekonomi ve siyaset çevrelerinde, demokrasi, insan hakları ve makro ekonomik standartlar açısından, tahrip edici bir tutum içerisinde olduğu iddiasını olabilecek en 'vahşi' algı yönetimi ile yürüten çevreler,
dolar-TL kurunu 3,0750 TL düzeyine kadar çıkararak,
O dönemde, Türk iş dünyası ile buluştuğumuz pek çok platformda, ekim ve kasım aylarında, bu tür dedikodu ve iddialara tenezzül edilmemesini savunarak, oluşturulmaya çalışılan paniğe karşı mücadele verdik.
Daha, geçtiğimiz salı akşamı, İTO Hırdavatçılar Meslek Komitesi'nde benzer noktaları vurgulayarak, benim yıl sonu için ifade ettiğim dolar kuru tahminin bile yüksek kaldığını,
. Almanya'nın en büyük bankası konumunda olan
Buna karşılık Çin, Hong Kong ve Endonezya para birimleriyse değerinin üzerinde işlem görmekte.
Hindistan Rupisinin yıl başından bu yana en iyi performans gösteren gelişmekte olan piyasa para birimi olduğu belirtilen rapor, her üç parametreye göre rupinin artık değerinin üzerinde işlem gördüğünü ve
ABD'nin makro verileri, istihdam piyasası ile ilgili bir toparlanmaya işaret etse de, pek çok ekonomist, ilginç bir şekilde, ABD ekonomisi için yeniden durgunluk, resesyon riskinden söz etmeye başladı.
Birçok ABD'li ekonomist, Amerikan ekonomisinin bir yıl içerisinde resesyona girme ihtimalini üçte bir olarak tanımlamakta. Jim Rogers, Çin, Japonya ve Euro Bölgesi'ndeki ekonomik yavaşlamanın, resesyonun Amerikan ekonomisine bulaşma riskinin göz ardı edilmemesini vurgulamakta.
Rogers, FED'i bir faiz artırımından uzak mı tutmaya çalışıyor; yoksa gerçekten bir resesyon riski var mı, yakında göreceğiz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.