
Önceki yılının sonuna doğru kaleme aldığım yazılarımda 2025’in çok kolay geçmeyeceğini yıl boyunca yapılmasını beklediğimiz faiz indirimlerine rağmen finansal koşullardaki sıkılığın süreceğini ve hatta aylık kredi büyümesine yönelik uygulanan kısıtlar nedeni ile 2025 yılının genelinde de finansmana erişimin zor olacağını ifade etmiştim.
Açıkçası öngörülerimde haklı çıktığım için bir akademisyen olarak sevinirken diğer yandan reel sektörün içinde olduğu durumu gördükçe de keşke haklı çıkmasaydım demekten kendimi alamıyorum. Dahası geçtiğimiz haftalarda Enflasyon Raporu toplantısında konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın “son iki yıldır sıkılık var diyemeyiz” değerlendirmesinden sonra daha da endişelendim. Çünkü reel sektörün mevcut durumu bu şekilde geçecek bir 2 yılı daha kaldıracak durumda değiil!
Esasen 2025 yılına faiz indirimlerinin devam edeceği beklentisi ile girdik. Zira 2024 yılı boyunca oldukça yüksek kalan politika faizi ve bu politika faizinin neden olduğu yüksek kredi maliyetleri reel sektörü oldukça hırpalamıştı. Ayrıca kredi büyüme kısıtları da yavaş yavaş etkisini hissettirmeye başlamıştı. Her ne kadar ben aksini düşünsem de reel sektör bu problemlerin kısmen çözüleceği umudu ile girmişti 2025 yılına. Ancak öyle olmadı.
Öyle olmadı diyorum çünkü 2025 biterken de reel sektör aynı durumda. Bu kez mevcut finansman maliyeti ve finansmana erişim sorunlarının 2026 yılında çözüleceği umudu ile bir sonraki yılı bekliyorlar. Fakat sanırım yine beklediklerini bulamayacaklar. Çünkü devam eden ekonomi programı ağırlıklı olarak yüksek reel faiz ve değerli TL üzerine kurulu. Bunu sürdürebilmek için de mevcut ekonomi yönetiminin bugün uyguladığı program dışında başka bir program uygulaması çok mümkün görünmüyor. En azından şu ana kadarki sözlü yönlendirmeler buna işaret ediyor.
Diğer yandan 2025 yılına taşıyor olduğumuz bir diğer sorun da sermaye piyasaları tarafında. Yakın tarihte Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in fonlara ilişkin yaptığı açıklamaların ardından sermaye piyasalarında başlayan dalgalanma muhtemelen önümüzdeki yıl da can sıkmaya devam edecek. Konvansiyonel kanallardan finansmana erişemeyen büyük işletmelerin bir kısmi halka arz dışında kalan diğer sermaye piyasası araçları ile borçlanıyor ve nefes alabiliyorlardı. Ancak son haftalarda sermaye piyasalarında yaşanan dalgalanma nedeni ile bu kanal da şu an sağlıklı işlemiyor.
Bana göre şu anda yaşanan mevcut programın hedeflediği kontrollü yavaşlamadan çok daha başka bir durum. Ciddi bir belirsizlik var. Elbette en temel sorunumuz olan enflasyonun bir an önce kalıcı bir şekilde düşüşünün sağlanması gerekiyor. Ancak sadece bu yıl iki kez yapılandırılan tüketici kredileri halen büyümeye devam edip talep yönlü sorun oluştururken ticari krediler tarafındaki kısıtların neden uygulandığını anlamak giderek güçleşiyor.
Bu noktada her zamanki önerimi yineleyeyim. Reel sektörün hali hazırdaki yüksek faizli spot kredilerini uzun vadeli, TLREF’e endeksli taksitli ticari kredilerle değiştirelim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.