Marmara depremini unuttuk mu?

04:0010/05/2025, السبت
G: 10/05/2025, السبت
Levent Yılmaz

Türkiye’nin gündeminin hızla değişmesi ve ekonomik gelişmeler ile beklentilerin her zaman ön planda olması stratejik konuların ve yapısal adımların geri planda kalmasına neden oluyor. Bu konulardan belki de en önemli Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması ancak bu konunun sadece şiddetli sarsıntılar olduğunda hatırlanması. Zira Marmara’da yakın tarihte yaşanan deprem örneği de dahil olmak üzere bu gerçeği ya hızla unutuyoruz ya da korktuğumuz için unutmak istiyoruz. Oysa bu mesele artık Türkiye için

Türkiye’nin gündeminin hızla değişmesi ve ekonomik gelişmeler ile beklentilerin her zaman ön planda olması stratejik konuların ve yapısal adımların geri planda kalmasına neden oluyor. Bu konulardan belki de en önemli Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması ancak bu konunun sadece şiddetli sarsıntılar olduğunda hatırlanması. Zira Marmara’da yakın tarihte yaşanan deprem örneği de dahil olmak üzere bu gerçeği ya hızla unutuyoruz ya da korktuğumuz için unutmak istiyoruz.


Oysa bu mesele artık Türkiye için bir ekonomi güvenliği ve hatta bir milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür. Türkiye ekonomisinin en çok üreten, istihdam sağlayan, katma değer oluşturan ve bu nedenle nüfus yoğunluğunun oluştuğu Marmara Bölgesi’nde olası bir doğal afetin etkileri yıllarca telafisi mümkün olmayan kayıplara neden olabilir. Bu bakımdan konuyu gündemde tutmak ve aksiyon alma noktasında ilgilileri “dürtmek” sadece bir sorumluluk değil aynı zamanda zorunluluktur.


Hafta içinde 2. Konya Ekonomi Forumu’nda bir konuşma yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da her fırsatta dile getirdiği üzere deprem riski nedeni ile İstanbul ve Marmara Havzası’ndaki sanayi yatırımlarının taşınmasının riski azaltacağını söylemesi benim de konuyu yeniden ele almama neden oldu.


Hatırlayacağınız üzere daha evvelki yazılarımda birkaç kez konu ettiğim üzere benim de hazırlayanları arasında bulunduğum ve Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezinden yayınlanan “Bir Ekonomi Güvenliği Meselesi, Marmara-Orta Anadolu Sanayi Dönüşümü” başlıklı raporda da belirtildiği üzere bu dönüşüm zorunluluğu bir ekonomi güvenliği meselesi olarak görülmelidir.


Söz konusu raporumuz oldukça kapsamlı ve detaylı ancak ben bugün birkaç kritik konuyu hatırlatmak istiyorum. Marmara Sanayi Bölgesi Türkiye’deki vergi gelirlerinin %58’ini tek başına sağlıyor. Toplam ihracatın %60’ı bu bölgeden gerçekleştiriliyor. Ayrıca yüksek katma değerli ürün üreten sanayi tesisleri ve Türkiye’nin dünya ile ticaretini sağlayan en önemli limanlar bu bölgede Türkiye’nin en iyi yetişmiş çalışanları, mühendisleri, finansçıları ve yöneticileri bu bölgede yaşıyor. Yani konu sadece ekonomik değil aynı zamanda demografik olarak da stratejik öneme sahip.


Bu bakımdan Marmara Sanayi Bölgesinin desantralize edilmesi konusu gündemden asla düşmemesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu bölgedeki sanayi tesislerinin görece deprem dirençli şehirler olan Aksaray, Ankara, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat gibi Orta Anadolu illerimize taşınması aynı zamanda bölgelerarası gelişmişlik farklarını da en aza indirgeyeceği için bir dengeli kalkınma adımı olarak da değerlendirilmelidir.


Son dönemde güçlendirilen demiryolu ağı ve otoyollar ile hızlıca Mersin Limanı’na bağlanan Orta Anadolu aynı zamanda teknik olarak da sanayi tesisi yeri seçimi açısından gün geçtikçe avantajlı hale geliyor. Özetle bu gerçekliğin depremden depreme hatırlanan bir konu olmaktan ziyade bir an önce aksiyon alınması gereken stratejik bir zorunluluk olarak sürekli gündemde kalması gerekiyor.


#deprem
#Marmara
#Levent Yılmaz