Devam eden sıkılaştırma programında en önemli kazanımlardan birisi de ülke risk primi olarak adlandırılan CDS’lerdeki düşüştü. Çok değil bundan 2 yıl kadar önce 908’e kadar yükselen CDS’ler Türkiye piyasalarına yönelik algıyı oldukça bozmuştu. Risk priminin bu denli yükselmesi aynı zamanda borçlanma maliyetlerini de yükselttiği için Hazine’nin borç çevrimi de ciddi derecede olumsuz etkilenmişti. Yüksek CDS diğer yandan yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yönelik ilgisini de en aza indirmişti. Açıkçası CDS seviyeleri yönetilebilir olmaktan çıkmıştı.
Sonrasında ise uygulanan ekonomi programı ve nihayet küresel konjonktürün de etkisi ile CDS’ler 300 puanın altına geriledi ve 250 seviyelerine kadar düştü. Enflasyon beklentilerindeki düşüş, Merkez Bankası rezervlerindeki güçlenme ve para politikasındaki sıkı duruşun korunacağına ilişkin algının güçlenmesi ile CDS’lerin daha da düşeceği bekleniyordu. Ancak 19 Mart’ta başlayan süreç ve bunun piyasalara yansıması ile CDS yeniden yükselmeye başladı ve 378 puana kadar çıktı.
Devam eden süreçte alınan tedbirler ve atılan adımların neticesinde Merkez Bankası’nın parasal sıkılaşmayı güçlendirmesiyle birlikte rezerv kaybı durdu ve risk algısındaki bozulma kontrol altına alındı. Elbette bunun bir maliyeti de var. O maliyet de maalesef en çok faiz tarafında oldu ve bir süredir politika faizini indiren Merkez Bankası yeniden faiz artışı yapmak zorunda kaldı. Dahası fonlamayı da politika faizinin üzerinde olacak şekilde belirleyecek adımlar attı. Bugün geldiğimiz noktada TLREF %48,98 seviyesinde oluşurken TCMB fonlaması da %47,79’da gerçekleşiyor.
Elbette bu seviyeler oldukça yüksek ve maalesef kredi faizlerine yansıması çok daha yüksek. Bu durum da zaten yüksek faiz ve krediye erişim kısıtı ile zorlanan reel sektörün işlerini daha da zorlaştırıyor.
Öte yandan son birkaç haftada bankalararası para piyasası faizlerinde bir gevşeme var. Bu oldukça iyi haber. Zira görülen gevşeme bir sonraki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı için öncü bir gösterge niteliği taşıyor. Eğer 19 Haziran’daki PPK’ya kadar bu gevşeme devam ederse PPK’nın politika faizinde indirim için alan kazanması muhtemel görünüyor.
Rezerv kaybının terse dönerek yeniden rezerv biriktirilmeye başlanması, risk primlerindeki iyileşme ve enflasyon beklentilerindeki olumlu seyir de bu olası indirim ihtimalini güçlendirebilir. Ancak hemen hatırlatalım reel sektörün içinde bulunduğu sorunu aşması için hiç zaman kaybetmeden ertelemeli bir kredi paketine ihtiyacı devam ediyor. Faiz indirimlerinin başlaması ve bunun kredi faizlerine yansımasını beklemek reel sektör üzerinde kalıcı hasar bırakacak sonuçlar doğurabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.