2021 yılı Mart ayında, Girit Adası’nda Yunan savaş uçaklarıyla Suudi Arabistan ordusuna ait F-15 uçaklarının aynı tatbikatta yan yana uçuş yaptığı günlerde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Mısır’la ilişkilere dair sorulan bir soruya Suudi Arabistan’ı da dâhil ederek verdiği cevabı hatırlayarak başlayalım.
Bir Cuma namazı çıkışı, bu konu kendisine sorulduğunda Erdoğan şöyle demişti:
Bir de şu var:
Başka hiçbir bakımdan olmasa bile, Yunanistan faktörü nedeniyle böyle bir alaka söz konusu.
(O günlerde, özellikle BAE özelinde, o kadar düşmanlık ettikten sonra bu kadar yakınlaşmanın ne kadar doğru olduğu sorusuna aynı isim, Fransa ve Almanya’nın tarihleri boyunca yaşadıkları büyük savaşlardan sonra nasıl barıştıklarını anlatan örneklerle cevap vermişti.)
Geride kalan birkaç yıl içerisinde Atina, Ankara’nın Arap ülkelerinin yönetimleriyle ilişkilerinin kötüleşmesini fırsata çevirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.
Karşılıklı ziyaretler, anlaşmalar, askeri tatbikatlar yapıldı.
Ancak Kasım 2020’de ABD’de yapılan seçimlerin ardından oradaki yönetimin değişmesi ile yeni dinamikler denkleme girdi.
Biden yönetiminin Körfez’e karşı mesafeli bir tutuma hareket edeceği, öte yandan İran’la arayı düzeltmeye dönük adımlar atacağı anlaşılınca, şartlar değişti.
Ankara da arzusunu belli etti tabii ancak asıl karşı tarafta, özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri’nde Türkiye ile ilişkileri yeniden iyileştirme anlamında yeni bir irade ortaya çıktı.
Devamı Suudi Arabistan’la geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ramazan ayında yaptığı geziyi, dün Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın Ankara ziyareti takip etti.
Bu ziyaretin ardından birtakım yasakların, Türk ürünlerine uygulanan ambargoların kalkması, ekonomik ilişkilerin canlandırılmasına dönük adımların atılması bekleniyor.
Bu türden konularda müzakere yürütürken, önceden belirlenmiş bir ‘yol haritası’ ile takvime bağlı şekilde ilerleme yönteminin sıkça uygulandığını biliyoruz.
Muhtemelen süreç, böyle bir seyirde ilerleyecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu bağlamda gelen eleştirilere cevap verirken, “Devletler arasında bu tür gidiş gelişler, iniş çıkışlar olabilir ve olmuştur da” demişti.
Ben size bir başka hatırlatmada bulunayım…
2018 Ekim başında İstanbul’daki Kaşıkçı cinayeti işlendiğinde, Türk istihbaratının bulduğu kanıtlara en fazla ilgi, ABD makamlarından gelmişti.
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) Başkanı Gina Haspel, Washington’dan kalkıp Türkiye’ye geldi.
Devamında CIA, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili geniş bir rapor hazırladı.
Sonra ne mi oldu?
Bu da öyle bir şey.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.