Savunma ve ekonomi için Türkiye-AB ortak çalışması değer yaratır

04:0018/07/2025, Cuma
G: 18/07/2025, Cuma
Mehmet Akif Soysal

Rusya-Ukrayna savaşının şiddetlenmesi Avrupa Blokunda tartışmaları tekrar alevlendirdi; savunma için gereken adımlar atılmalı! 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Almanya, güvenlik politikalarında tarihi bir dönüşüme gitti. Şansölye Olaf Scholz bu süreci “dönüm noktası” olarak adlandırmıştı. Almanya, askeri gücünün modernizasyonu için 100 milyar Euro’luk özel bir savunma fonu oluşturdu. Ancak geldiğimiz nokta itibariyle bu sene sıkça üzerinde durduğumuz haliyle Almanya’nın bu değişimi sağlamasının

Rusya-Ukrayna savaşının şiddetlenmesi Avrupa Blokunda tartışmaları tekrar alevlendirdi; savunma için gereken adımlar atılmalı!

2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Almanya, güvenlik politikalarında tarihi bir dönüşüme gitti. Şansölye Olaf Scholz bu süreci “dönüm noktası” olarak adlandırmıştı.

Almanya, askeri gücünün modernizasyonu için 100 milyar Euro’luk özel bir savunma fonu oluşturdu.

Ancak geldiğimiz nokta itibariyle bu sene sıkça üzerinde durduğumuz haliyle Almanya’nın bu değişimi sağlamasının önündeki en büyük engel finans değil insan kaynağı.

Bu analiz Merz’in “asıl sorunun finansman değil, personel eksikliği” vurgusu ile Alman medyasında yer almaktadır.

Almanya, 2011 yılında zorunlu askerliği kaldırmış ve profesyonel orduya geçmişti.

Savunma Bakanı son aylarda, özellikle gençlere yönelik askeri bilinci artırmak ve potansiyel gönüllü havuzunu genişletmek için muhtelif hibrit/gönüllü çözümleri dile getiriyor.

Ancak Alman ekonomisinin ihtiyaç duyduğu teknik beceriler özel sektörde daha iyi maaş ve yaşam şartları sunduğu için gençlerin tercihi oluyor.

Merz kabinesi, gönüllü askerlik hizmetinin 2026 başında başlatılabilmesi için gerekli yasayı çok geçmeden görüşmeye almak niyetinde.

Savunma Bakanın hedefi, 2030’a kadar 110.000’den fazla gönüllüye ulaşmak ve ordunun asker sayısını 180 binden 260 bine çıkarmak. Ancak muhafazakâr milletvekilleri, Sosyal Demokrat koalisyon ortaklarını, gönüllü modelin yeterli personel çekememesi durumunda, zorunlu askerliği yeniden devreye sokacak bağlayıcı bir mekanizmayı yasaya dahil etmeye zorluyor.

Esasen gördüğüm kadarıyla bu çabanın beyhude olduğunu anlamışlar ve zorunlu askerliğin tek çözüm yolu olduğunu gördüklerinden zaman kaybetmek istemiyorlar.

Zira Alman şirketler Balkanlar’daki gençlerin neredeyse tamamına yakınını çalışmak üzere ülkesine göç ettirdi.
Artık belki de konuşulacak bir sonraki adım Alman Ordusunda göçmenlerin istihdam ettirilmesi olacaktır. Halbuki, Avrupa genelinde iş gücü istihdamında bir kolaylaşma savunmaya da güç verebilir.

Bu konuya değinmemin amacı geçen haftada üzerinde durduğum haliyle Alman vizyonsuzluğunun tüm Avrupa kıtası ve komşulara olumsuz sonuçlar doğurması meselesidir. Yazdığım için detaya girmeyeceğim.

Ancak Almanya özelinde ve Kıta Avrupası genelinde Türkiye’ye ihtiyaç günbegün artmaktadır. Tüm veriler ve manzaranın bütünü Avrupa ile Türkiye’nin çok yakın çalışmasının tüm paydaşların menfaatine olacağını göstermektedir.

Türkiye’nin AB üyesi olması meselesi değil bu.

Bu Türkiye’nin de artık işine gelmeyecektir. Bunun yerine imtiyazlı ortaklık, iş gücünün serbest dolaşımı, gümrük kararlarında Türkiye’nin de onayı ile hareket etmek, ortak pazarın büyümesini ve kıskaca alınan AB’nin hareket alanını genişletecektir.

Kıskaca alınan diyorum zira ABD ve Çin arasında sadece “pazar” ehemmiyeti nedeniyle tüketimi kıymet arz eden AB’nin bunu sürdürebilecek kaynak imkânı kalmamıştır.

Üretimi önceleyecek politikalar ve dolayısı ile tüketim güvenliği için Türkiye ile omuz omuza çalışılması tek seçenektir.

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sermaye akımları ile Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü ve ölçek ekonomisi birleşince ABD ve Çin’e rakip ekonomik/politik havza oluşabilir, savunmada Rusya’ya karşı güç oluşur. Buna Türkiye periferisini de eklersek çarpan etkisi ekonomik ve siyasi anlamda artan bir havza meydana çıkacaktır.

Gurur ve kibir ile alınan kararların AB halklarına faydası olmayacaktır. Günümüz şartlarında varoluşsal gerekler Avrupa toplumlarının Türkiye toplumu ile beraber çalışmasını açıkça gerekli kılıyor.

Bu sefer Viyana, Türkler tarafından değil, ABD-Çin ve Rusya tarafından kuşatılmış vaziyette!

#Politika
#Ekonomi
#Mehmet Akif Soysal