Anlamakta zorluk çekiyorum. Ortada çok büyük bir yolsuzluk iddiası hatta iddianın ötesinde belgeler hatta belgelerin ötesinde tanıklar ve ifadeler var. Ancak sanki bunlar yokmuşçasına savunma güdüsü oluşturulmaya çalışılıyor. Öyle bir hal aldı ki Atatürkçüyüm diyorsanız yolsuzluğu da hırsızlığı da savunmak zorundasınız veya zorunda bırakılıyorsunuz alenen; mahalle baskısı gırla! Herkesin kendi fikridir; Erdoğan’ı beğenmeyebilirsiniz veya beğenebilirsiniz. Ancak bir belediyede gerçekleşen yolsuzlukların
Anlamakta zorluk çekiyorum. Ortada çok büyük bir yolsuzluk iddiası hatta iddianın ötesinde belgeler hatta belgelerin ötesinde tanıklar ve ifadeler var. Ancak sanki bunlar yokmuşçasına savunma güdüsü oluşturulmaya çalışılıyor.
Öyle bir hal aldı ki Atatürkçüyüm diyorsanız yolsuzluğu da hırsızlığı da savunmak zorundasınız veya zorunda bırakılıyorsunuz alenen; mahalle baskısı gırla!
Herkesin kendi fikridir; Erdoğan’ı beğenmeyebilirsiniz veya beğenebilirsiniz. Ancak bir
belediyede gerçekleşen yolsuzlukların Erdoğan karşıtlığı ile örtbas edilmeye çalışılması gerçekten rasyonelitenin sınırlarını zorlamaktan başka bir şey değil herhalde.
İşin daha da kötü tarafı Türkiye’nin zararına olan, milletin zararına olan konuları siyasi çıkar uğruna manipüle etme çabalarıdır.
Necip Fazıl’ın ünlü sözü aklıma geliyor; bizdeki muhalefet hükümeti düşürme pahasına vatani düşürmeyi göze alır.
Bir ana muhalefet lideri düşünün ki kendi milli markalarını boykot etsin. Markaların birçoğu niye boykot dahilinde olduklarını bile bilmiyor. Velev ki o markaların yönetimlerinde siyaset yapan şahıslar olsun bu da size onları boykot etme hakkı vermez ki!
Siyaseti siyaset içerisinde yapamayan, beceremeyenler sokaklara ve sokakların ötesinde iş hayatına taşıma gayreti içerisindedir.
Siyasetin içerisinde bulamadığınız alan neresi ki bunun ötesine taşıyorsunuz?
Konuşma hakkınız mı elinizden alındı, yoksa meclisin kapıları mı kapandı?
Yerel seçimleri kazanan muhalefet belediyeleri devir mi alamadı?
Belediye meclislerinde söz mü söyleyemiyor? Nedir bu dert Allah aşkına?
Ne zaman siyaseti, siyasetin dışına çıkmadan yapabilecek yetenekte muhalefetimiz olacak?
Madalyonun diğer yüzünde ise daha kötü bir durum var. Bağıra çığıra yerli markaları boykot çağrısı yapan muhalefet liderinin Gazze katliamı vesilesiyle yapılan boykota dair sesini, girişimini duymadık. Biz de toplanıp boykota destek verelim, işletmelerimizde de bu ürünleri kullanmama gayreti gösterelim dediğini duymadık. Ama mesele koltuk kavgasına gelince her yol mübah.
Çarşamba günü çok önemli bir yatırım sözleşmesi imza edildi.
Çin menşeli otomotiv markası Chery, Samsun'da yıllık 200 bin kapasiteyle kurulacak tesislerde, yeni nesil elektrikli araçlar ve parçalarının üretimini gerçekleştirecek.
Ar-Ge merkezi de kurulması planlanan projede toplam 1 milyar dolar olması hedeflenen yatırımlarla 5 binden fazla kişiye istihdam sağlanacak.
Bloomberg bu haberi manşetten verdi. Ancak muhalefetin yayın organları tam da aynı vakitte Chery yatırım yapmayacak haberi girdi. Akıl alır gibi değil.
Hangi partiye oy veya gönül verirseniz verin, Türkiye’ye bir yatırım geliyorsa bunu sevinçle karşılamanız vatansever olmanın ilk göstergesidir.
Buna sevinmenin neresi partizanlık olabilir?
Peki kanallarda büyük puntolar ile dolar fırladı, rezervler yetersiz daha da ötesi Hazine ve Maliye Bakanı istifa etti diyen bırakın fondaş yayın organlarını muhalefet liderinin bizatihi kendisi değil mi?
Muhalefet lideri Özgür Özel nasıl bir hırs halinde ki piyasaları rahatsız edeceği kesin bir manipülasyonu yapmayı kendine hak görür?
Rezevlerin kuvvetli olması milli güvenlik konusudur!
Yukarıda anlattığımız manipülasyonların amacına ulaşıp milleti fakirleştirmesinin önüne geçmesi likit rezervlerin varlığı mümkündür. Bu rezervler ülkeyi karıştırmaya çalışan zihinlere karşı savunma kalkanıdır.
Her ne kadar cari açık veren bir ülkede rezerv tutmanın bedeli varsa da buna katlanmak mecburiyettir.
Zira askeri harcamayı da yapmak istemeyiz, bunu milletin refahına kullanmak isteriz ancak tehditlerin varlığı askeri yatırımları mecbur kılar.
Finansal alan için de aynı senaryo geçerlidir.
Elde nakit tuttuğunuz her dolar için kabaca yüzde 7’lik bir maliyete katlanılır. Fakat buna katlanmamanın bedeli daha ağırdır.
Son dönemde atılan adımlar işte bu güvenlik duvarını oluşturmak içindi. Likidi harcamak kolay, toplamak meşakkatli iştir. Siyaseten ise eleştiriye açıktır. Bu nedenle siyasi figürler bunu yapmaktan imtina ederler.
Türkiye bu kalkanı milli güvenlik nedeniyle, egemenliğine halel gelmemesi için oluşturmak mecburiyetindeydi ve iyi ki oluşturmuş.
#Ekonomi
#politika
#Mehmet Akif Soysal
