Başlığa bakıp ne ima ettiğimi düşünmeyin. Mevzu gayet açık. Başlıkta yazdığım gibi eş yani hanım bulamamak. Şikâyet eden kim? Köylü… Geçenlerde basına yansıyan haberleri okumuşsunuzdur. Ayda 70 bin TL ve 30 GB internet paketine çoban bulamıyoruz. Aklımda genel hatları vardı ancak bunun üzerine tarım-hayvancılık ile uğraşan bir iki arkadaş ile görüşme yapmayı tercih ettim size aklımda oluşan manzarayı çizmeden evvel… Köylerde genç yok! Evet, temel sorunumuz köylerde çalışma gücüne sahip gençlerin
Başlığa bakıp ne ima ettiğimi düşünmeyin. Mevzu gayet açık. Başlıkta yazdığım gibi eş yani hanım bulamamak.
Geçenlerde basına yansıyan haberleri okumuşsunuzdur. Ayda 70 bin TL ve 30 GB internet paketine çoban bulamıyoruz.
Aklımda genel hatları vardı ancak bunun üzerine tarım-hayvancılık ile uğraşan bir iki arkadaş ile görüşme yapmayı tercih ettim size aklımda oluşan manzarayı çizmeden evvel…
Evet, temel sorunumuz köylerde çalışma gücüne sahip gençlerin var olmaması. Yani bir evvelki nesil çocuklar köyde büyüse
bile evlenme çağına gelince köyden göçer olmuşlar. Sebebi ne?
Sebep basit; köyde evlenecek daha doğrusu evlenince köyde kalacak hanım bulamamak.
Daha açıkça ifade edersek bir köyle kardeşimiz yine köyde doğmuş ve büyümüş diğer bir hanım kardeşimiz ile izdivaç kurma sürecine girmişse temel, olmazsa olmaz şart evlenince şehirde yaşama şartı öne sürülüyor.
Hal böyle olunca evlenen genç çiftler bir bir köyden ayrılır olmuş. Artık bu iş neredeyse adetten.
Durum böyle olunca hayvanları yaylaya götürecek, bağ bahçe işi yapacak iş gücü kalmamış.
Bu noktada insan kaynağı eksikliği Afgan göçmenler vasıtasıyla giderilmeye çalışılmış.
Kaçak olarak çalışan göçmenlerin iş veren üzerine getirdiği risk ve sürdürülebilirlik korkusu nedeniyle sürülerin büyümesi zorlanır hale gelmiş.
Hanım kardeşlerimiz haklı!
Seyahat vesilesi ile gezdiğimiz köylerde şahit olduğum düzensizlikleri görünce hanım kardeşlerin bu noktada haklı oldukları yönler var.
Zira köylerimiz düzensiz, 300 yıl önce nasılsa bugün de aynı!
Şurada ev var hemen yanında hayvan ağılı, kendi kokusu ve zorluklarıyla, çoğu köyde bakkal yok. Halbuki zaman gerekleri değişti, hayat şartları gelişti.
Bir de artık sosyal medya ve dizilerden şaşaalı acayip hayatlar takip edilir oldu. Sanki herkes şehirde o hayatları yaşıyormuşçasına köyden ahali özenir olmuş.
Halbuki işin aslı, azınlığın yaşadığı hayatlar değil daracık sokakta kirada 2+1 hayatı yaşamak…
Ama olsun market var, avm var. Gitmesek de …
Yapısal reform filan diyoruz ya…
İşte, bir yere varmak istiyorsak reform buralardan olmalı. Köyden kente göçü durdurmak için köyleri artık kasaba haline getirmeli. Kasabalar üretime dönük ve sosyal yaşamın gereklerini karşılayacak hale dönüştürülmeli. Artık adını köykent mi dersiniz, kasaba mı dersiniz bilmem.
Toprakların kooperatif olduğu, ip çekilmiş gibi dizili tek katlı evlerde, parkı, halı sahası ve üç beş köyün birleştirildiği yaşam alanları ile marketi, fırını, misafir evi olan, kooperatifte çalışanların arsa hakkı hariç maaş aldığı ve en
önemlisi çalışan hanımların emekli olduğu bir düzenden
bahsediyorum.
Köyde kalıp, çalışan hanımlar ödüllendirilmeli…
Şehirde atölyelerde bin bir eziyet ile fakat maaş ve emeklilik hakkı nedeniyle çalışmanın alternatifi, köyde gelirsiz ve emeklilik hakkı olmaksızın karın tokluğuna çalışmak olmamalı…
Hanımlar köye tutunursa beyler köylü olur!
; Anadolu elimizden çıkmaz, şehirde trafik olmaz,
gıda enflasyonu son bulur, taa Antalya’dan, Mersin’den malın kendisinden fazla taşıması için ödenmiş buram buram mazot kokan meyve sebze gelmez
, fasit döngüyü kırarız. Şehirlerin kendi kendini doğuran yatırım alma mecburiyeti kalkar; kaynak Anadolu’ya akar. Refah, sürdürülebilir ekonomi ile beraber mutlu yaşamlar yaşanır.
Hayal mi? Yok. Bize dertli adam lazım…