Bir İmam cenaze namazı kıldırdı. Gömülürken bir Kardinal, İncil’den pasajlar okudu. “Biz hepimiz onun çocuk-larıyız. Kendisini bizim için feda etti. Lordu-muz, bu mirasın devamını sağlama-mızı ve tüm dünyaya yayıl-masını sağlamanı dileriz.” * Cenaze töreninde bir Haham niye yoktu? Bir de Budist rahip? Ve bir Şaman? Yakışmaz mıydı? “Nasıl bilirdiniz?” diye sorulmamasına kafa yoranlar var. Kafaya yazık. Orada bulunan herkesin nasıl bildiği bilindiği için sormaya gerek görmediler demek ki. Bu durumda
Bir İmam cenaze namazı kıldırdı.
Gömülürken bir Kardinal, İncil’den pasajlar okudu.
“Biz hepimiz onun çocuk-larıyız. Kendisini bizim için feda etti. Lordu-muz, bu mirasın devamını sağlama-mızı ve tüm dünyaya yayıl-masını sağlamanı dileriz.”
*
Cenaze töreninde bir Haham niye yoktu?
Bir de Budist rahip?
Ve bir Şaman?
Yakışmaz mıydı?
“Nasıl bilirdiniz?” diye sorulmamasına kafa yoranlar var.
Kafaya yazık.
Orada bulunan herkesin nasıl bildiği bilindiği için sormaya gerek görmediler demek ki.
Bu durumda helallik de alınmamıştır herhâlde.
Notlara bakınca görüyoruz ki evet o soruyu da lüzumsuz bulmuşlar.
Hayırlı işler, bol güneşler.
Yavuz Ağıralioğlu’nun kuracağı partinin adının Anahtar Parti olacağını duyduk.
Kısaca A Parti denilecekmiş.
Amblemi de anahtar olacak rivayete göre.
*
Yavuz Bey CHP ile yavukluluğu içine sindiremeyince Kemal Bey’e oy vermeyeceğini açıklayıp İYİ Parti’den istifa etmişti.
Oraya Büyük Birlik Partisi’nden gelmişti.
Ondan öncesindeki adres ise gönülden veya resmen MHP idi.
*
Bir siyasetçi ömür boyu aynı partide kalacak, hangisinde başladıysa onda sürdürecek diye şart yok.
Bu konuda kimse kimseyi zorlayamaz.
Gidişat kafasına uymayınca her siyasetçi mensubu olduğu partiden ayrılabilir.
Başka bir partiye geçebilir.
Orada da aradığını bula-mazsa, gönlüne göre kendisi yeni bir parti kurabilir. Onu kim tutası?
*
İyi güzel de…
Parti, amblem, anahtar denilince akla hemen Millî Selâmet Partisi geliyor.
Bir sakıncası yok tabii.
Tercih meselesi.
En azından anahtarın dişleri farklıdır. Dolayısıyla açtığı kilitler de.
Zaten MSP’yi ve anahtarı hatırlayanlar, bugünkü seçmen milletinin ufak bir kısmıdır.
Akıl hastanesinde kalanlardan biri, peygamber olduğunu iddia ediyormuş.
Doktor başka bir hastaya sormuş:
“Şu karşıdaki kişi kendinin peygamber olduğunu söylüyor. Ne diyorsun?”
Öbürü bakmış, dudak bükmüş.
“Yalan söylüyor” demiş.
Doktor “Nereden biliyorsun?” diye sorunca, “Ben öyle birini göndermedim” diye cevap vermiş.
*
Bu eski fıkra nereden aklımıza geldi şimdi?
Hiç. Durup dururken. Gündemle bir alakası yok.
Yine de bir yere bağlamak gerektiğini düşünen varsa, en yakındaki kazığa bağlamak mümkün.
Kul Hakkı… Yetim Hakkı… Değirmenci Hakkı… Yazar Hakkı…
Şimdi de Umut Hakkı…
Umut fakirin ekmeği.