Kendi ifadesinden öğrendik, Yılmaz Özdil silahlı dolaşıyormuş. Taşıması varmış.
İmza günlerine katıldığında 20 kişi koruyormuş, sivil-resmî.
Risk almak istemiyorsanız, yakınlarında dolaşmayın. Görüşleri hoşunuza gitmese bile sakın dalaşmayın.
“Özgür Özel normalleşti” diyor.
“Armut gibi gezdiğini” söylüyor.
Cumhurbaşkanı telefonla Özgür Bey’i arayıp geçmiş olsun deyince o da teşekkür etti ya, bundan fena hâlde kıllanmış Yılmaz Özdil.
Özgür Bey’in geri vites yaptığını düşünüyor.
Külhanbeyi ağzıyla yükleniyor.
“Bir yumruk yemekte ne var? Ben de çok yumruk yemiş biriyim.”
*
Genel başkanlar eleştirilmez değildir. Hata yapmaz kişiler olarak görülemez. Elbette herkes hata yapar, herkes eleştirilebilir. Ama bir saygı çerçevesini aşmamak kaydıyla.
Özgür Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a niye teşekkür etmesin? İnsanî bir tavırdan niye uzak dursun? Teşekkür etmese daha mı iyiydi?
Cumhurbaşkanı, tokatlı saldırıya uğrayan Özgür Bey’i aramasa, bu kafadakiler daha mı mutlu olacaktı?
*
Özgür Bey de o sözlere tepki gösterdi.
“O geri vitesi adama yedirirler” çıkışından sonra gelişmeleri takip etmek, nasıl yedireceklerini görmek ister ahali.
*
Bu kafadakilere genel başkan beğendiremediler.
Özgür Bey’den memnun değiller.
Kemal Bey’den hoşlanmazlardı.
Deniz Bey’i sevmezlerdi.
Üç genel başkanın görev süreleri toplansa kırk yılı aşar.
Daha evveline bakarsak, yıllara yıllar eklenir ama durum pek değişmez. Ecevit’le de pek anlaşamazlardı. Dokular uymazdı.
Kimseyi beğenmediklerine göre sormak lâzım: Kim gelsin istersiniz? Sizi kim mutlu eder?
*
Bir tahmin yürütelim.
Normalleşme olmasın, insanî davranışlar sergilenmesin, sürekli gerginlik olsun, kavga olsun, bir türlü ortak nokta bulunmasın, asgarî müşterekler aranmasın, mümkünse beş değilse on yılda bir askerî müştereklerde buluşulsun.
Bu şartları kim sağlayacaksa o gelsin genel başkan olsun ki beylerin içi rahat etsin.
Tramp, aylardır yana yakıla Şi’den telefon beklerken, Şi Moskova’ya gitti, Putin’le buluştu.
Büyük bir salonda, tören gibiydi buluşmaları.
Biri bir kapıdan girdi, kırmızı halı üzerinde ilerleyip sağa döndü.
Öbürü diğer kapıdan girdi, ilerleyip sola döndü.
Putin’in sağ kolu sabit, sadece sol kolunu sallıyordu her zamanki gibi.
Durup birbirlerine doğru ağır ağır yürüdüler.
Orta noktada buluşup tokalaştılar.
Görünen tek kelimeyle ihtişam.
Sonraki görüntüde çay masasında bir araya geldiler.
Zarif porselen takımlarla kendi çaylarını doldurup içildi.
İkili görüşme yedi saat sürmüş.
Yedi saatte ne konuşulmaz ki! Bizim sokaktaki kaldırım taşları bile konu edilmiş olabilir.
Türkiye’de cezaevinden çıkanların yüzde kırk beşi tekrar suç işliyormuş. İstatistikler bunu gösteriyor. (Dünya ortalaması ise yüzde kırk.)
Bizde şu anda dışarı çıkmayı bekleyen yüz bin kişi var.
Bu demektir ki hepsi dışarı salındıktan bir süre sonra 45 bin kişi tekrar suça buluşacak ve aynı yere geri gelecekler.
“Adresim aynı, kaderim aynı” diye Kayahan’a eşlik edecekler.
*
Eğer 45 bin kişinin tekrar suç işleyip hapse geri gelmesi istenmiyorsa, yüz bin kişinin yarısı salınsın. O zaman dönenlerin sayısı da yarıya iner. Matematik bunu gerektirir.
Yahut çıkarmadan önce seçme yapılsın. Suç işleyecekler elensin. Nasıl tespit edilecekse! Elbette zor ama PKK’nın feshinden sonra “teröre karışanla karışmayanın” nasıl ayrılacağı çok daha karmaşık bir iş.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.