Hâkim yanlış yapmıştır

04:0012/12/2025, Cuma
G: 12/12/2025, Cuma
Mehmet Şeker

Peşinen söyleyelim, Hâkim Bey yanlış yapmıştır. Üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla suçlanan Ekrem Bey’e sorduğu sorular gereksizdir. Zincirleme şekilde resmî belgede sahtecilikle suçlamak, hiç de şık bir hareket olmamıştır. Orası da Savcı Bey’in işi. Daha doğrusu işgüzarlığı. Fakat karar mercii Hâkim Bey’dir. Hâkim, dava dosyasının kapağını açar açmaz, ortada bir suç olmadığını fark etmeli, savcının iddianameyi kafasına göre yazdığını görmeli ve hemen beraat kararı verip davayı düşürmeliydi.

Peşinen söyleyelim, Hâkim Bey yanlış yapmıştır. Üniversite diplomasının sahte olduğu iddiasıyla suçlanan Ekrem Bey’e sorduğu sorular gereksizdir.

Zincirleme şekilde resmî belgede sahtecilikle suçlamak, hiç de şık bir hareket olmamıştır. Orası da Savcı Bey’in işi. Daha doğrusu işgüzarlığı. Fakat karar mercii Hâkim Bey’dir.

Hâkim, dava dosyasının kapağını açar açmaz, ortada bir suç olmadığını fark etmeli, savcının iddianameyi kafasına göre yazdığını görmeli ve hemen beraat kararı verip davayı düşürmeliydi.

*

Ekrem Bey’in o mahkemede 19 yaşındaki hâliyle yargılanmayı kabul etmesi beklenemezdi.

Elbette hakkını sonuna kadar arayacaktır.

El yazısıyla yazdığı satırların yıllar yıllar sonra sorgulanması abestir.

Ailenin maddî durumunun iyi mi kötü mü olduğunun araştırılması mantıklı değildir.

Dolayısıyla “19 yaşındaki bir insanın sahteciliği olmaz. Sizce olur mu hâkim bey?” diye sorması bu yüzdendir. Doğrudan vicdana seslenmiştir. O sırada ses tonunun etkileyici olduğunu kayda geçelim.

*

Kanunların 18 yaşı reşit olma ölçüsü kabul etmesi de o kanunları yazanların bakış açısına dayanmaktadır.

Bazı 18 veya 19 yaşındaki kişilerin suç işliyor olması, Ekrem Bey’in de suç işleyeceğinin delili kabul edilemez.

Cezaî ehliyet konusu da böyle değerlendirilmelidir.

Ekrem Bey’in sadece sürücü ehliyeti bulunmaktadır.

Bir de seçimden sonra aldığı mazbatası.

Dolayısıyla ortada apaçık bir adaletsizlik vardır.

*

Ekrem Bey’in “Bu adaletsizliğe imza atanların er ya da geç bu salonlarda adil yargı önünde hesap vereceğini özellikle vurguluyorum” demesi, yerinde bir uyarıdır. Hattâ bir açıdan vatandaşlık görevidir.

Hâkimin, “Burada sorgulanan ben değil, sizsiniz” demesi üzerine Ekrem Bey’in “Gerekirse sorgulanırsınız hâkim bey” diye karşılık vermesi, mecburiyetten kaynaklanmaktadır.

*

Gerekirse krallar bile sorgulanır, şahlar padişahlar bile devrilir. Bunun sayısız örneği görülmüştür.

Nitekim mahkeme kararları da denetime tabidir ve yapılan yanlış gerekirse Bağdat’tan döner.

Bazen de oraya kadar gitmesine gerek kalmaz, üst mahkemelerde düzeltilir. Bunu da herkes bilir.

Hâkim imalı sorular sormuştur. “Ne demek istiyorsunuz?” deyince, duruma açıklık getirmek isteyen Ekrem Bey, “İmalı soru sorarsanız böyle yanıt alırsınız” diye durumu açıklamak zorunda kalmıştır.

*

Netice itibariyle cümle âlem bilir ki inekten süt çıkar, sütten yoğurt yapılır.

Hem de ne yoğurt! Kaymaklı ki parmak gibi.

Yoğurttan da ayran yaparsın canın çekerse.

İstersen, o ayrandan tereyağı bile yapılır. Bu böyledir. Yoğurttan, ayrandan geri gidip süt yapılmaz.


ORBAN KARDEŞ

Ülkemize gelmişken, Macaristan Başbakanı Orban’a top döktürsek yeridir. Şahi toplardan. Fatih Sultan gibi. (Romantik tekerrür!) Hele bir çizimler tamamlansın, gerisi kolay diye düşünebiliriz.

Bugünün topları, günün şartlarına uygun olacaktır elbette. Uçan cinsten. En kısa tanımla füze vb.

Lâkin biz hepsini kendimiz yapabiliyoruz. Hesabı, kitabı, yazımı, çizimi ile artık tamamı elimizden geliyor çok şükür. Kimseye muhtaç değiliz. Dünyaya da satıyoruz üstelik. Savunma sanayiimiz dillere destan oldu. Kimi gıptayla, hayranlıkla, takdirle bakıyor yaptığımız işlere, kimileri de düşmanca, kıskançlıkla, hasetle.

Orban’dan isteyecek ne kaldı? Dostluk, kardeşlik, arkadaşlık…

#siyaset
#politika
#mehmet şeker