Verin gitsin

04:0010/10/2025, Cuma
G: 10/10/2025, Cuma
Mehmet Şeker

Tramp basın toplantısı yaparken, Dışişleri Bakanı Rubi geldi, kulağına eğildi, bir şeyler söyledi. Bir de kâğıt verdi. “Başkan, sana ihtiyaç var.” Çok etkileyici. Beyaz Saray ofisi o kulağa fısıldama anında çekilen fotoğrafı “İkonik fotoğraf” notuyla servis etti. Sanki ikiz kulelere uçak çarpmış! 11 Eylül’deki Başkan Buş’a haberi verir gibi. Hatırlayanlar için taklit bir sahne oluştu. * Mısır’da heyetler barış görüşmeleri yaparken Tramp her fırsatta “Sonuca çok yakınız, çok yaklaştık” iye açıklamalarda


Tramp basın toplantısı yaparken, Dışişleri Bakanı Rubi geldi, kulağına eğildi, bir şeyler söyledi. Bir de kâğıt verdi.

“Başkan, sana ihtiyaç var.”

Çok etkileyici.

Beyaz Saray ofisi o kulağa fısıldama anında çekilen fotoğrafı “İkonik fotoğraf” notuyla servis etti.

Sanki ikiz kulelere uçak çarpmış!

11 Eylül’deki Başkan Buş’a haberi verir gibi.

Hatırlayanlar için taklit bir sahne oluştu.

*

Mısır’da heyetler barış görüşmeleri yaparken Tramp her fırsatta “Sonuca çok yakınız, çok yaklaştık” iye açıklamalarda bulundu.

Hafta sonu Mısır’a gidebileceğini de söyledi.

O mizansen sonrası anlaşıldı ki Mısır’dan bir haber geldi. Dediler ki Meyrik yaşayacak.

Kameralar Tramp’a verilen notu yakaladı, yazıyı çözdü. Beklenen sonuç alınmış, Tramp’ın onaylaması gerekiyormuş. O haberi ilk duyuran kişi olmak senin hakkın, sana yakışır yazıyormuş.

Doğru tabii. Her ay bir savaş bitiren, “barış yapıcı” başkan dururken, başkasının duyurması münasip olmaz.

Ucunda Nobel Barış Ödülü var.

*

Yine de Tramp endişeli. “Biri bahane uydurup ödülü bana vermeyecekler” diye dile getirmesinden anlıyoruz.

Bugüne kadar “O ödülü bana verin, hak ediyorum, benim olmalı, mutlaka almam lazım” diyen başka bir kimse hatırlayan yok.

Bir ihtimal o ödülün taklidini yaptırdı. Ona sarılıp yatıyor, sabahları gözünü açtığı zaman ilk onu görüyor. Alıştırma maksadıyla. Asıl ödülü alınca acemilik yaşamamak için.

Bugün son gün. Ödül komitesi toplantıda. Karar çıkacak.

Başka birine verirlerse Tramp’a inme iner, çıkma çıkar, illa ki bir şeyler olur.

*

Burada, niçin, nasıl soruları önemli.

O sahneye niçin “mizansen” diyoruz?

Çünkü suikast teşebbüsündeki sahne geliyor hemen aklımıza.

Hatırlayalım… Tramp kürsüde konuşuyor. Önünde mikrofonlar, karşısında kameralar. Etrafı kalabalık. Sağı, solu, önü, arkası. Bilhassa arkasındaki basamaklara dizilmiş taraftarlar var.

Bir silah sesi duyuluyor.

Tramp eğiliyor, aynı anda korumalar koşup başkanın üstüne kapanıyor. Tramp eli kulağında kalkıyor. Birkaç damla kan ve beyaz bir mendil görüyoruz. Mermi kulağına isabet etmiş. Başını çevirmese, alnından vurulacak. Mı acaba?

*

Tramp’ın kulağını sıyırıp az buçuk kanatan mermi, o anda yok mu oldu? Nereye gitti? Eğer kulağı yaraladıysa arkasında dizili taraftarlardan birine isabet etmesi gerekirdi. Hâlbuki arka tarafta tribün usulü dizilmiş kalabalıktan hiç kimse vurulmadı. Tramp birkaç damla kan sürülmüş mendili eğildiği anda cebinden mi çıkardı, kürsünün iç tarafından mı çekti aldı, belli değil.

Kesin olan, merminin kaybolması.

Belki “puf” diye bir ses de çıkmıştır o anda. Mermi balistik incelemesine dair bir ayrıntıya da rastlamadık. Çünkü bulunmayan merminin incelemesi yapılamaz.

İşte bu yüzden uydurma bir sahne olduğunu düşünüyoruz ister istemez.

Fakat ziyanı yok. Tramp vuruldum diyorsa, öyledir.

Şurası kesin ki Tramp, önceki başkan Baydın’dan yüz kat daha iyi. Belki daha fazlası.

Nobel’i hak ediyor. Tereddüt etmeye hiç lüzum yok. Verin gitsin.


#ABD
#Donald Trump
#Beyaz Saray