EDISYON:

Güney Kore-Kuzey Kore sınırından notlar

04:009/07/2017, Sunday
G: 17/09/2019, Tuesday
Merve Şebnem Oruç

Asya Siyasi Partileri Uluslararası Konferansı (ICAPP) Medya Forumu’nun 3. toplantısında bir konuşma yapmak üzere Perşembe günü Güney Kore’nin başkenti Seul’e geldim.Malum Kuzey Kore balistik füze ve nükleer programını sürdürüyor, testlere devam ediyor. Bazı iddialara göre, Pyongyang rejiminin geliştirdiği füze teknolojisi Alaska’yı vurabilecek seviyeye ulaşmış durumda. Öte yandaysa Trump yönetimi Kuzey Kore’ye karşı sabırlarının bittiğini söylemeye devam ediyor ve Çin’e Kuzey Kore’yi dizginlemesi

Asya Siyasi Partileri Uluslararası Konferansı (ICAPP) Medya Forumu’nun 3. toplantısında bir konuşma yapmak üzere Perşembe günü Güney Kore’nin başkenti Seul’e geldim.

Malum Kuzey Kore balistik füze ve nükleer programını sürdürüyor, testlere devam ediyor. Bazı iddialara göre, Pyongyang rejiminin geliştirdiği füze teknolojisi Alaska’yı vurabilecek seviyeye ulaşmış durumda. Öte yandaysa Trump yönetimi Kuzey Kore’ye karşı sabırlarının bittiğini söylemeye devam ediyor ve Çin’e Kuzey Kore’yi dizginlemesi için baskı kuruyor. ABD Başkanı G-20 zirvesine katılmak için Almanya’ya hareket etmeden önce ziyaret ettiği Polonya’nın başkenti Varşova’da bir kez daha bu konuda konuşarak, bu konuda atacak ‘çok sert adımları’ olduğunu söyleyerek önümüzdeki haftalarda neler yapacaklarına ‘bakılacağını’ söyledi.


Güney Kore’nin çiçeği burnunda yeni devlet başkanı Moon Jae-in ise Beyaz Saray’da Trump’la görüşmesinden birkaç gün sonra Seul’de Barack Obama ile Asya Liderlik Konferansı’nda bir araya geldi; basına Obama’nın Kuzey Kore’nin müzakere masasına döndüğünü görmeyi arzuladığını aktardı. Moon, görevini kötüye kullanmak suçlamasıyla geçtiğimiz aylarda istifa etmek zorunda kalan eski başkan Park Geun-hye’ye göre Kuzey’le müzakereye şimdiden sıcak sinyaller gönderen biri. Kuzey Kore’nin dünyayla bağlantısı tamamen kopmadan önce diyalog kurmak için son bir şansının kaldığını söylüyor. Geçen ay Kuzey Kore Tekvando Takımı Moon’un daveti üzerine Güney’e gelip bir gösteri gerçekleştirmiş, Moon açılış konuşmasında 2018 Kış Olimpiyatlarına ortak bir takımla çıkmayı önermişti. Kuzey Kore bu teklifi şimdilik reddederken Trump-Moon görüşmesi, hem Moon’un bu çıkışları hem de ABD’nin Bölge Yüksek Hava Savunma Sistemlerini (THAAD) yerleştirmesini tam bir çevre değerlendirmesinden geçirene kadar askıya alması sonucu gergin geçmişti.

Genç-yaşlı, öğrenci-siyasetçi konuştuğum G. Korelilerin çoğu, barış isteyenlerin sayısının günden güne arttığını, hatta %80’lere vardığını söylüyor. Ancak bu barış nasıl sağlanacak, işte merak konusu olan o. Zira bazıları Kuzey Kore’ye uygulanan yaptırımların daha fazla sertleştirilmesini, Kim Yong-un’un ancak o zaman dize geleceğini söylerken bazılarına göre olan zaten oldukça zor şartlarda yaşayan Kuzey insanlarına olacak. Seullülere göre Kuzey Kore de müzakere etmek istiyor ama aynı zamanda rejimi koruma peşinde. Güneydekiler Kuzey’de rejim değiştirme peşinde olmadıklarını söylese de Kuzey’in buna inanmakta güçlük çektiğini, nükleer ve füze programının da yaptırımlara karşılık Kim’in müzakere masasında elini güçlendirmek için pazarlık kozu olduğunu söylüyor.

Ancak buna rağmen, Seul sokaklarında dolaşırken ABD Büyükelçiliğinin önünden geçerken THAAD protestosu yapanların sayısının Trump yanlısı protestocuların sayısının yanında oldukça az olduğunu da gözlemliyorsunuz. Örneğin Deoksugung Sarayı’nın önünde karşılaştığım ve aralarına karıştığım bir protestoda, genç-yaşlı öyle coşkulu insanlar gördüm ki, sonunda Kim Jong-il öldüğünde yerlere kapana kapana ağlayan Kuzey Koreliler kadar savrulmuş olduklarını düşünmedim değil. Söz konusu eylemciler yeni Başkanı protesto ederken ellerinde Amerikan ve G. Kore bayraklarıyla Trump ve eski Başkan Park’ın fotoğraflarının olduğu posterler taşıyordu. Orada aynı zamanda yaptıkları anmanın arka planını öğrendiğimde ise, meselenin ne kadar derinlere indiğini fark ettim.

Kısaca anlatayım: Güney Kore Devlet Başkanı Park Chung-hee 1979’da koruma müdürü ve aynı zamanda istihbarat şefi olan Kim Jae-gyu tarafından öldürülür. Ardından G. Kore önce istikrarsızlığa sürüklenir, bir süre sonra da General Chun Doo-hwan 1979 darbesini yapar. Darbenin ardından Güney Kore’nin güney tarafındaki Gwangju’da 18 Mayıs 1980’de, kimine göre isyan kimine göre demokratik protesto, büyük olaylar çıkar. Chun Doo-hwan bölgeye asker göndererek olayları kanlı şekilde bastırır. 200 kişi ölür, binlerce yaralı vardır. Olaylar sırasında Gwangju’da siviller de silah bulup 40 kadar asker/polisi öldürür.

Aralarına karıştığım protestoculara göre Gwangju’daki olay isyandı ve arkasında Kuzey Kore vardı. Ancak hem ölen o askerleri/polisleri anar hem de Trump yönetimiyle çok daha güçlü bir ilişki isterlerken bununla kalmayıp yer yer Kuzey Kore’yi yok etmeyi istediklerini gayet iyi anlaşılıyordu. İşin daha da ilginçleştiği kısım ise şurası: Kuzey’e sıcak mesajlar verdiği için Başkan Moon’a kızarken, Brezilya’da Dilma Rousseff’in görevden azledilmesini andıran özellikler taşıyan bir şekilde görevden ayrılmak zorunda kalan eski Başkan Park hem Kuzey’e karşı tavrından dolayı bu eylemciler için hala önemli hem de 79’da suikasta uğrayan Park Chung-hee’nin kızı.

Kendimi bu eylemin içinde bulduğum Cumartesi gününün sabahını BM, Kuzey Kore ve Çin arasında 1953’te savaşı sona erdiren ateşkes anlaşmasının imzalandığı Panmunjom’daki fiili sınır kasabasında geçirmiş olmamsa, bizim dertli coğrafyamıza çok uzak olan bu coğrafyanın dertlerini anlamama katkı sağladı. Muson yağmuru altında, meşhur ‘38. Paralel’in yerini alan 250 km uzunluğunda ve 4 km genişliğindeki silahsızlandırılmış bölgenin tam ortasında iki taraf arasındaki görüşmelerin yapıldığı odalara girip öteki kapının açıldığı Kuzey Kore tarafına bakarken, anlatılanları dinlerken, Soğuk Savaş’ın hiç form değiştirmemiş, hatta belki daha da aşırıya gitmiş şekilde bu noktada ayakta kaldığını aklımdan geçirdim. Hıristiyan Batılı dünya, ateist komünizme karşı ‘ön cephedeyiz, düşmanla yüz yüzeyiz’ diyordu bize, acaba karşımızdaki askerlerin yanına gidebilsek ne anlatırlardı?

Bu sınırdan uzaklaştıkça Soğuk Savaş’ın iki cephesinin de değişim geçirdiğini, komünistlerin kapitalist serbest pazara girerek yumuşadığını, ‘özgür dünya’nınsa kendi içinde ‘sol’a yaklaşmak ve ‘değerlerine tutunmak’ arasında gidip gelen yoğun bir iç tartışma geçirdiğini düşündüm. Ama özünde süper güçler arasındaki mücadele form değiştirmeye çalışsa da hala sürmekteydi ve Panmunjon’daki paranoya hali bunun en açık göstergesiydi.

#Güney Kore
#ABD
#Beyaz Saray

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.