Hatta hem kendi ekonomisini hem küresel ekonomiyi kontrol edebiliyor mu? Kuyruğundan tutarsak, “ABD bir ülkeyi ekonomik olarak mahvedebilir mi” diye de uzatabiliriz soruyu…
Atlantik ve bağlı dünya güvenlik sistemlerinde bulunmakta, onlara güç aktarmakta artık daha utangaç bir ABD var. Mazeretlerinden biri “masraflar”. Kısa süre öncesine kadar ABD’nin oyundan çekilebileceği tahminlerine, “sen dünyada ve bölgemizde kaç Amerikan üssü var, kaç asker var biliyor musun” kestirmeciliğiyle yukarıdan konuşmalar yapılırdı. Daha üstelerseniz, “ABD’nin yıllık savunma bütçesi kaç para senin haberin var mı? Türkiye bütçesinin bilmem kaç katı” diye terslerlerdi. Kimse de, “iyi de, o bütçenin kaçı maaşlara, kaçı matbu kalemlere gidiyor, bir üssün günlük maliyeti ne” sorgulamalarına kulak asmazdı…
Türkiye’de bu işler hep yüzeysel ele alındığından, “dünyanın tartışılamaz en büyük donanması”nın gemilerini yenileyemediği, elden bile geçiremediği fark edilmiyor…
***
Oysa gözümüzün önünde hâlâ ite-kaka yürütülmeye çalışılan Ukrayna savaşında görüldüğü gibi, Batı savunma şirketlerine, silahlarına giden para durumu kurtarmıyor. Avrupa’nın, savunmamızı sıfırdan “yerli ve milli” olarak kuralım girişimleri sürüne sürüne ilerliyor. Ortada bu projeden hareketle üretilmiş tek mermi yok. Yine de Kiev’de kanla dolup-taşan bomba çukurlarına milyarlar gömmeye devam ediyorlar. Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı gibi akıl dışılığı, “eğitimli halklarına yuttura yuttura” yürüyorlar.
Bu arada ABD’den, dünyadaki üslerini ve askerlerini azaltma, diplomatik misyonlarını daraltma haberleri üst üste gelmeye devam ediyor. Suriye’deki kimi üslerle, askerler de dahil…
***
Girizgâhta dizdiğimiz bir seri soruya kristal keskinlikte ‘evet’ diyebilmek artık daha zor. Asıl hedef kabul edilen Çin’i saymıyoruz bile. Pekin’in, Amerika’nın ekonomik hücumlarıyla yıkılması ya da yola getirilmesi mümkün gözükmüyor. Tarifelerle vs olacak iş değil bu…
Kaldı ki, olsa Rusya’ya olurdu. Trump veya Biden dönemiyle ilgili değil bu. Obama’nın, Suriye’nin en gergin yıllarında, “ekonomileri bir kaç ay bile dayanamaz” sözleri daha kulaklarımda. Elbette yaralandılar ama üzerine yıllar süren, Avrupa’nın tamamı ile ABD’yi karşılarına alarak binlerce yaptırımın ardından yine ayaktalar…
***
***
Ölçeği küçültelim…
ABD, hem Rusya hem İran’la belli bir düzen kurmaya çalışıyor. Bir aşamadır. Buradaki denge, “sonra sıra Çin’e gelecek” türünde bir basitlemeden daha karışıktır…
Hem Moskova hem Tahran bu süreçten geçerken, Trump yönetiminin ABD ve Avrupa’daki “düşmanlarına” avantaj kazandırmaktan, ellerine koz vermekten kaçınıyor. Aksi halde, çok değil pek kısa birkaç yıl içinde her şey eskiye, daha doğrusu kaosa dönebilir! Eskiye dönüş, “liberal düzen, küreselleşme ya da kurallara bağlı sistem” olduğundan ama her biri çoklu organ yetmezliğinden “öldüğünden” kaos gelir…
Rusya, İran ve Türkiye dahil daha pek çok ülke için bu senaryo uygun değil. Ama Biden yönetimiyle sembolleşen “eski”, bunun mayınlarını döşedi, pek çok bubi tuzağı bıraktı geriye…
Putin’in “Paskalya ateşkesi” minik ama açıklayıcı bir örnek; ABD’nin Kırım’ı Rusya’nın bir parçası olarak tanıyacağı haberleri, Trump’ın Ukrayna barışının gecikmesinden rahatsızlığını vurgulayan, “belli bir zamanda halledilmesi” ültimatomu, Kremlin’in, Ukrayna savaşının “sebebinin” Trump tarafından bilindiğine inanmasının sonucudur bu ateşkes. Yani mayınların yanına kırmızı bayrak dikmektir…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.