Amerika dünya ekonomisini hâlâ kontrol edebiliyor mu?

04:0023/04/2025, Çarşamba
G: 23/04/2025, Çarşamba
Nedret Ersanel

Hatta hem kendi ekonomisini hem küresel ekonomiyi kontrol edebiliyor mu? Kuyruğundan tutarsak, “ABD bir ülkeyi ekonomik olarak mahvedebilir mi” diye de uzatabiliriz soruyu… Atlantik ve bağlı dünya güvenlik sistemlerinde bulunmakta, onlara güç aktarmakta artık daha utangaç bir ABD var. Mazeretlerinden biri “masraflar”. Kısa süre öncesine kadar ABD’nin oyundan çekilebileceği tahminlerine, “sen dünyada ve bölgemizde kaç Amerikan üssü var, kaç asker var biliyor musun” kestirmeciliğiyle yukarıdan konuşmalar

Hatta hem kendi ekonomisini hem küresel ekonomiyi kontrol edebiliyor mu? Kuyruğundan tutarsak, “ABD bir ülkeyi ekonomik olarak mahvedebilir mi” diye de uzatabiliriz soruyu…


Atlantik ve bağlı dünya güvenlik sistemlerinde bulunmakta, onlara güç aktarmakta artık daha utangaç bir ABD var. Mazeretlerinden biri “masraflar”. Kısa süre öncesine kadar ABD’nin oyundan çekilebileceği tahminlerine, “sen dünyada ve bölgemizde kaç Amerikan üssü var, kaç asker var biliyor musun” kestirmeciliğiyle yukarıdan konuşmalar yapılırdı. Daha üstelerseniz, “ABD’nin yıllık savunma bütçesi kaç para senin haberin var mı? Türkiye bütçesinin bilmem kaç katı” diye terslerlerdi. Kimse de, “iyi de, o bütçenin kaçı maaşlara, kaçı matbu kalemlere gidiyor, bir üssün günlük maliyeti ne” sorgulamalarına kulak asmazdı…


Asmayanlar içinde bizzat
Amerikan yönetimi de bulunduğundan
, çözüm diye çıkarılan savaşlar dahi “savunma sanayi kompleksi”nin hep aç karnını doyuramadığından, bugün Washington ne yeni savaş istiyor ne askeri güce ve uluslararası ittifaklara giden oluk-oluk dolarları teşvik ediyor…

Türkiye’de bu işler hep yüzeysel ele alındığından, “dünyanın tartışılamaz en büyük donanması”nın gemilerini yenileyemediği, elden bile geçiremediği fark edilmiyor…


***


Oysa gözümüzün önünde hâlâ ite-kaka yürütülmeye çalışılan Ukrayna savaşında görüldüğü gibi, Batı savunma şirketlerine, silahlarına giden para durumu kurtarmıyor. Avrupa’nın, savunmamızı sıfırdan “yerli ve milli” olarak kuralım girişimleri sürüne sürüne ilerliyor. Ortada bu projeden hareketle üretilmiş tek mermi yok. Yine de Kiev’de kanla dolup-taşan bomba çukurlarına milyarlar gömmeye devam ediyorlar. Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı gibi akıl dışılığı, “eğitimli halklarına yuttura yuttura” yürüyorlar.


Bu arada ABD’den, dünyadaki üslerini ve askerlerini azaltma, diplomatik misyonlarını daraltma haberleri üst üste gelmeye devam ediyor. Suriye’deki kimi üslerle, askerler de dahil…


***


Girizgâhta dizdiğimiz bir seri soruya kristal keskinlikte ‘evet’ diyebilmek artık daha zor. Asıl hedef kabul edilen Çin’i saymıyoruz bile. Pekin’in, Amerika’nın ekonomik hücumlarıyla yıkılması ya da yola getirilmesi mümkün gözükmüyor. Tarifelerle vs olacak iş değil bu…


Kaldı ki, olsa Rusya’ya olurdu. Trump veya Biden dönemiyle ilgili değil bu. Obama’nın, Suriye’nin en gergin yıllarında, “ekonomileri bir kaç ay bile dayanamaz” sözleri daha kulaklarımda. Elbette yaralandılar ama üzerine yıllar süren, Avrupa’nın tamamı ile ABD’yi karşılarına alarak binlerce yaptırımın ardından yine ayaktalar…


Güvenlik aygıtlarından ekonomik saiklerle çekiliyorsanız, ekonomik yaptırımlarınızın ağırlığı da eskisi kadar basınç yaratamıyor…

Bizde hiç bulamayacağınız türden örnek vereyim; ABD/Batı’nın elindeki en büyük ekonomik cezalandırma aleti SWİFT’tir. Bunun Çin’deki muadili CIPS’tir (Cross-Border İnterbank Payment System).16 Nisan günü, tarihte ilk kez, ‘Bank of China’nın genel merkezinde bir pankart açıldı;
“CİPS, işlem hacminde SWİFT’i geçti”!

***


Dahası,
diğer oyuncular, ekonomik rakiplerinize sizin kadar düşmanca bakmamaya başlıyor.
Mesele Çin’se Pasifik/Uzak Doğu’daki ülkeler bir kalemde silip-atamıyorlar burunlarının dibindeki güçleri.
Çin-Japonya-Güney Kore
’nin yeni imzaladığı anlaşma örneklerden biridir. Ya da
Avrupa Birliği’nin Orta Asya ve Türk Cumhuriyetleri
ile giriştiği yeni yakınlaşma modelleri (Semerkand Zirvesi). ABD Hazine Bakanı Bessen’in, “Çin’le büyük bir anlaşma yapılabilir” cümlesi de ‘sonuçta’ oraya çıkar!

Ayrıca, bir ülkenin ekonomisini mahvedebilmek için
küreselleşmenin diğer oyuncularına
ihtiyacınız vardır. Küreselleşmeden çekildiğinizde ortak oyuncuların ilk reaksiyonu size diş bilemek olur! Kullanıldıklarını anlarlar. Gücü azalmış da olsa küreselleşme, efendisine isyan eder. Avrupa Komisyonu Başkanı Leyen’in, “Bildiğimiz Batı artık yok” sözleri odur…

ABD’nin süper güç olması ile küresel lider olmasının şartları birçok noktada ortaklaşsa da-örneğin binlerce nükleer silaha sahip olması süper güç gereklerindendir ama-
sürükleyici global lider
olmasına yetmez.
Bugün Amerika’nın ekonomik ve güvenlik parametreleri, liderlik duruşunu rendeliyor.
Ama… kendilerinin de itirazı yok!

Aslında denklem basit;
küresel üretim merkez ve zincirleri çeşitleniyor ise-ki öyle-ABD’nin ve Avrupa’nın denetiminden de çıkar. Bunun da jeopolitik sonuçları olur.
Oluyor da. Taşlar yerine oturana kadar ağır belirsizlik hali her yeri kuşatır. Bu da güvensizlik hissi verir. Altın’ın yükselişi de budur…

***


Ölçeği küçültelim…


ABD, hem Rusya hem İran’la belli bir düzen kurmaya çalışıyor. Bir aşamadır. Buradaki denge, “sonra sıra Çin’e gelecek” türünde bir basitlemeden daha karışıktır…


Hem Moskova hem Tahran bu süreçten geçerken, Trump yönetiminin ABD ve Avrupa’daki “düşmanlarına” avantaj kazandırmaktan, ellerine koz vermekten kaçınıyor. Aksi halde, çok değil pek kısa birkaç yıl içinde her şey eskiye, daha doğrusu kaosa dönebilir! Eskiye dönüş, “liberal düzen, küreselleşme ya da kurallara bağlı sistem” olduğundan ama her biri çoklu organ yetmezliğinden “öldüğünden” kaos gelir…


Rusya, İran ve Türkiye dahil daha pek çok ülke için bu senaryo uygun değil. Ama Biden yönetimiyle sembolleşen “eski”, bunun mayınlarını döşedi, pek çok bubi tuzağı bıraktı geriye…


Putin’in “Paskalya ateşkesi” minik ama açıklayıcı bir örnek; ABD’nin Kırım’ı Rusya’nın bir parçası olarak tanıyacağı haberleri, Trump’ın Ukrayna barışının gecikmesinden rahatsızlığını vurgulayan, “belli bir zamanda halledilmesi” ültimatomu, Kremlin’in, Ukrayna savaşının “sebebinin” Trump tarafından bilindiğine inanmasının sonucudur bu ateşkes. Yani mayınların yanına kırmızı bayrak dikmektir…


#Ekonomi
#ABD
#Nedret Ersanel