Batı’nın doğu ucu, Doğu’nun batı ucu: ona ‘kalpgâh’ denir…

04:006/09/2025, Cumartesi
G: 6/09/2025, Cumartesi
Nedret Ersanel

Anlamak için iki kareyi tokalaştırmak, bir de toslaştırmak yeter… Oval Ofis’i ve Avrupa liderlerini karşısına dizen Amerika’yı görüp, konuştuk mu, tamam. Şanghay toplantısı ve devamındaki törende, kırmızı halı üzerinde, Hindistan-Rusya-Çin’i “dans davetleri” içinde izledik mi, o da tamam… Bu resimler birbirine ne söylüyor? İki, resimlerin her biri “kendi içlerine” ne söylüyor? ‘Aktüel dünya nedir’ diyorsanız, anlamlı özeti oradadır… ABD-Avrupa ilişkilerinin içini çok anlattık. Ne denli etkili bir

Anlamak için iki kareyi tokalaştırmak, bir de toslaştırmak yeter…

Oval Ofis’i ve Avrupa liderlerini karşısına dizen Amerika’yı görüp, konuştuk mu, tamam. Şanghay toplantısı ve devamındaki törende, kırmızı halı üzerinde, Hindistan-Rusya-Çin’i “dans davetleri” içinde izledik mi, o da tamam…

Bu resimler birbirine ne söylüyor? İki, resimlerin her biri “kendi içlerine” ne söylüyor? ‘Aktüel dünya nedir’ diyorsanız, anlamlı özeti oradadır…

ABD-Avrupa ilişkilerinin içini çok anlattık. Ne denli etkili bir ayrışma olduğunu söyledik. Gelişen olayları da bu cetvele vurarak boylarına bakıyoruz…

Yine de taze ve örnek bir haberi verip güncelleyelim; “Beyaz Saray üst düzey yetkililerine göre bazı Avrupalı liderler, Alaska zirvesinden bu yana gelişen Ukrayna barış girişimlerini perde arkasından bozmaya çalışıyor”… (Axios, 30/08.)

Çok bilindik ve hiç sürprizi yok, İstanbul görüşmelerinin sabote edilmesinden bu yana ‘köstebekler’ bizim ezberimizde ama Beyaz Saray’da fincan gibi dizilip, çıkışta Trump’ı çelmelemeye devam etmişler. Hangi ülkeler onları da yazdık zaten. Batı bu kadardır…

***

‘Doğu da şudur’ demek gerekiyor… O daha çetrefilli olmakla beraber, daha belirgin bir silüet gözleyebiliyoruz…

Bir kere, Rusya-Hindistan ilişkisinin mevcut hali zaten fena değildi, şimdi iyi rütbesine yükselmiş bulunuyor. Teşhiste, Çin, Rus, Hint kaynaklarının kahir kısmı mutabık. Bakarsanız, ABD’li uzmanlar da itiraz etmiyor. Nedenlerini de maddeler halinde bir evvel okudunuz…

Bizde, Çin-Rus, Hindistan-Çin ilişkileri kaba tariflerle kategorize edilmekten maalesef kurtulamıyor. Onlar daha farklı bakıyorlar…

Pekin-Yeni Delhi ilişkileri “baştan deneniyor”, sıfırdan başlamıyor. Çünkü geçmiş bile diyemediğimiz yakın tarihli anlaşmazlıklar olduğu gibi duruyor. Ama gerçek ağırlıkları ne kadar? İki tarafta işin bir yere varıp-varmayacağı hakkında “şüphe duyan” tonla uzman var. Mesela diyorlar ki, ‘Trump, Hindistan’a bir ziyarette bulunsa, acaba ilişkiler nasıl olur?’ Görkemli karşılamalar ve kucaklaşmalar, hatta anlaşmalar yapılır. Ama bir-iki hafta sonra gerçek yine yüzeye vurur. Rusya ile ilişkileri kesebilir mi Hindistan? Pakistan-ABD ilişkilerinin yeni formunu-yani Biden döneminin tersine-sindirebilir mi? Çin’le yeniden savaş alanlarına dönmek ister mi? Washington’un saldığı vergileri, içinden küfretmeden öder mi?

Evet Xi Jinping’in, “Fil-Ejderha” metaforlu dans davetiyle iş bitmiyor. Ya da tabii ki, Başbakan Modi’nin Putin ve Jinping’e sıcak davranışlarının arkasında Trump’ı ‘kıskandırmak’ var. Var ama işte şu da yadsınamaz bir gerçek; önceki döneme kıyasla iki ülke ilişkilerinde inanılmaz bir ilerleme, yakınlaşma var. Ha, sonunu bakacağız, ayrı konu. Ama mevcut durum bu…

***

Daha pekiştirelim…

Yine bizde, iki ülke arası ilişkiler genellikle yaşadıkları sınır sorununun üzerine basarak tarif ediliyor. Oysa, Hindistan ve Çin gibi iki ülkenin ilişkileri küresel ve bölgesel dinamiklerden daha çok etkilenir. Ya da şöyle soralım; böylesi iki ülkenin ilişkileri sadece sınır meselesiyle tanımlanabilir mi!

Örneğin her iki ülke de, ticari ilişkilerinin nasıl bir potansiyel sunabileceğini görmek istiyorlar! Çin ve Hindistan’ın olası ekonomik işbirliği ve sonuçları küçümsenebilir mi? Nitekim, Hindistan Dışişleri Bakanı dedi ki, “bunun nasıl gelişeceğini görmek zorundayız”…

Ve takiben gelmesi gereken bir diğer soru; bu iki ülkenin dünya ticaretine/ekonomisine yapacağı katkı, ABD ve Avrupa’daki ekonomik dalgalanmalara nispetle küresel istikrara katkı sunmaz mı? İtiraz edenler olabilir bu yaklaşıma ama sonuçta iki ülke Şanghay’da bu yönde hareket etmek üzere mutabık kaldılar. Başlık olarak kullanılan ifade, “rakip değil kalkınma ortağı”dır. (Aynı mutabakata, sınırda barışın korunması ve bunun ilişkilerin geneline yansımaması konusunda da vardılar. Şimdi yeni bir mekanizma kuruyorlar.)

***

Tersi örneklere de kapı kapamayalım; QUAD var çünkü. Hindistan, ŞİÖ üyesi ama ABD, Avustralya, Japonya’yla birlikte stratejik güvenlik mimarisinin de bir parçası. Ve kime karşı olduğunu bilmeyen yok ve QUAD “çatışmacı” bir örgüt…

Ama Çinliler diyor ki, bu türden ittifak ilişkilerine daha pragmatik yaklaşmak lazım. İyice anlayıp, etmeden başkalarını takip etmekten çok, stratejik ve kazan-kazan işbirliklerine dayanmak lazım”. Başkası Amerika. Hindistan’daki tartışmalarda QUAD’dan kurtulmak yönünde akıl yürütenler de var. Şu an için zor ama imkansız değil.

Bundan sonra ne olur?

Rusya-Hindistan ilişkilerinin ABD veya Avrupa’nın baskısıyla bozulması ihtimali çok düşük. Modi ve Putin’in “araba içinde yaptığı zirve” küçümsenecek bir şey asla değildi. ‘Nereden anlayabiliriz’ derseniz, Rus petrolünü takip edeceğiz. Hindistan’daki geleceği nasıl olacak? ABD en çok bu konuya abanıyor çünkü. Çin-Hindistan ilişkilerinin nereye varacağını ise bize ABD söyleyecek. Soğuyan aralarının sonuçları olacak. Ya da Trump başka bir manevra yapacak…

Sonuç olarak, ŞİÖ zirvesinde, bu üç büyük ülkenin verdiği resim, büyük zorluklar varlığını korusa da, küresel dengelere bir değişken getiriyor. Bu dahi kâfidir ve ‘çok kutuplu dünya’ tarifine uygundur.

Türkiye gelince; Bir Yol Bir Kuşak’ın, Orta Yol ve Türkiye’ye bağlanan şebekelerle uyumlulaştırılması girişiminde bulundu Çin’de. Fakat “oraları”, Batı’nın da ilgi alanında bulunuyor. Zengezur’da bir örneğini gördük işte.

Ankara geçmişten beri rekabet alanlarını sever. Jeopolitik gerçekliğinin doğası ve birikimi bunu teşvik eder. Kim kazanırsa kazansın yerimiz değişmeyeceğinden biz de kazanırız. Ama şimdi dikkat etmemiz gereken bir fark var; tarafların içinde taraflar var ve hangisini kazanacağı bizim için fark eder! Batı’nın içinde taraf olan İsrail ya da İngiltere gibi…

#Politika
#abd
#Nedret Ersanel
#çin