Çöpe atılan mesajın bazı parçaları…

04:0030/10/2024, Çarşamba
G: 30/10/2024, Çarşamba
Nedret Ersanel

İran-İsrail dalaşında ‘günlük’ tartışmalara nokta koyma ve genel bir çerçeveye, ABD Başkanlık seçimleri sonrasına bağlama zamanı geldi… Bir , 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yaptığı füze ataklarına misilleme olarak Tel Aviv’in gerçekleştirdiği saldırı, ‘kışkırtmayan, sınırlı, Tahran’ı yanıt vermeye mahkûm etmeyen’ bir operasyondu… İki , İran ile İsrail arasında örtülü bir oyun olduğu ve bölgedeki menfaatleri üleşmek adına ‘al gülüm ver gülüm/at gülüm tut gülüm’ ilişkisi bulunduğu kabulünü de artık bırakalım…

İran-İsrail dalaşında ‘günlük’ tartışmalara nokta koyma ve genel bir çerçeveye, ABD Başkanlık seçimleri sonrasına bağlama zamanı geldi…

Bir
, 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yaptığı füze ataklarına misilleme olarak Tel Aviv’in gerçekleştirdiği saldırı, ‘kışkırtmayan, sınırlı, Tahran’ı yanıt vermeye mahkûm etmeyen’ bir operasyondu…
İki
, İran ile İsrail arasında örtülü bir oyun olduğu ve bölgedeki menfaatleri üleşmek adına ‘al gülüm ver gülüm/at gülüm tut gülüm’ ilişkisi bulunduğu kabulünü de artık bırakalım…
Üç
, İsrail’in İran’ı yıkıcı biçimde vurması veya tersi,
iki ülke ilişkilerinin dışında ve üstünde dengeleri bağlı…
Dört
, Mesela, İsrail’in Filistin’i vurması o dengelere ancak tali yollarla bağlı. O yüzden Filistin’i ve insanlığı ezebiliyor…
Beş
, Nitekim, saldırı öncesi ABD, İran’dan ani ve yüksek cevap gelmesine karşı gövde göstererek, bir yandan Tahran’ın ‘beklenmeyen’ yanıtını çerçevelerken..
Altı
, diğer taraftan da, İsrail’in “ölçüyü” kaçırmaması için baskı kurdu. Diyebiliriz ki,
saldırı önceden ABD tarafından şekillendirildi.
Öyle ki, hem Amerikan hem Rus kaynakları, hatta kimi iddialara göre İsrail dahi, “
nerelerin vurulmayacağını
İran’a söyledi”…
Yedi
, Aksi de düşünülemezdi; İsrail’in savaşlarda Washington’a bağımlılığını küçümsememeliyiz. Amerikan ekonomik ve askeri bonkörlüğü olmadan Tel Aviv değil savaş kazanmak, mevcudiyetini bile sürükleyemez.
Sekiz
, Hele seçimlere bir hafta kala İran’la büyük dalaşa girişmek İsrail’in göğüsleyebileceği ağırlık değil. (Trump’ın 10 puan fark yemiş olması lazım.)
Dokuz
, Yüksekten konuşmalara yüz vermeyin, İran’ın durumu da farklı değil; dini lider Ayetullah Ali Hamaney şöyle diyor, “İsrail’in saldırısını ne küçümsüyoruz ne abartıyoruz”. Ya da İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, “tedbirli ve akılcı olacağız”. Her iki açıklamada ‘
misillemeden uzaktır
’…
On
, bölgedeki gelişmeleri de füzelerin kuyruklarına takılarak izlediğimizden anca düştükleri yerleri merak ediyoruz. Oysa, Tahran-Riyad-Kahire üçgenindeki trafiği de kayda almalıyız. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi’nin bu ülkelere yaptığı ziyaretler, Batı’ya yakın başkentleredir! Pozisyonlarında değişiklik üretmiyor ama etki yaratıyor…
On bir
, ABD seçimlerinin Kamala Harris’i başkan yapması İran’da daha olumlu karşılanacak. Makul beklentidir; mevcut Beyaz Saray yönetimi İsrail krizine kadar İran’a yavaş ama kapsayıcı yaklaştı…
On iki
, Trump seçilirse İran için zorlu bir dört sene olacak. Fakat atlanmaması gereken,
Trump-Putin ilişkisinin İran dosyasında da araya-Ukrayna da beklendiği gibi-girme olasılığıdır.
Not edilmelidir…
On üç
, Trump sadece siyasi profil olarak değil, kişisel olarak da “ucu açık” gelişmelerden/sürüklenişlerden hoşlanmıyor. Hele bu askeri çatışmaysa rahatsızlığı artıyor…
On dört
, uzun metrajlı savaşlar ABD’nin bölgesel varlığını, ileri giderek Ortadoğu’dan Çin sınırına kadar uzayacak nüfuzunu “geri çekilmeye” kadar düşürebilir. İran-Pakistan-Afganistan çizgisi, kuzey ve güney alanları dahildir.
On beş
, aynı durum Ortadoğu için de geçerli. Cumhurbaşkanı’nın BRICS dönüşü yaptığı konuşmanın içinde,
“ABD’nin bölgeden çekilmesi konuşuluyor, taktiksel olacaktır, stratejik değil”
mealindeki cümlesi de bizimle ilgili tehdit değerlendirmesini vurguluyor. Ne yazık ki bu çözümleme hiç fark edilmedi!

***

Türkiye’nin savaşın bölgeye yayılma kaygısı açısından bakıldığında İran-İsrail ilişkilerinin geleceğini buraya kadar sadeleştirmiş, ABD seçimlerine kadar getirmiş bulunuyoruz…

Ancak aynı Ankara merceğinden bakıldığında iş orada bitmiyor…

Saymaya baştan başlıyoruz…

Bir
, içeride “birlik” davetlerine gerekçe olarak ihsas ettirilen ama daha da netleştirilmesi ihtiyacı bulunan
Türkiye’yi hedef alan tehdit,
birleşerek bir ortak bedene kavuşmaya çalışıyor…
İki
, İsrail’in kuzeye baskısı arttıkça bunun Suriye-Irak-İran üzerindeki etkisi, ABD ve PKK/YPG dinamikleriyle buluşup, Ankara’nın üzerine “ani, oldu-bitti riski” olarak yükleniyor…
Üç
, “iş orada bitmiyor”un başka veçheleri var ve aynı yekûna eklenmesi gerekiyor…
Dört
, Amerika’nın 28 yıl aradan sonra
Kıbrıs Rum yönetimi
liderini Beyaz Saray’a davet etmesi de öyle bir şeydir…
Beş
, Rum kesiminin üs ve limanlarını Amerikan ordusuna açması, Pentagon’la seri anlaşmalar imzalaması, Yunanistan-ABD’nin malûm ilişkilerine eklemlenmesi, nihayet İsrail-Doğu Akdeniz jeopolitiği ile birleşmesi de işte Ankara’nın o tehdit değerlendirmelerine dahildir. Az buz işler değildir…
Altı
, Davet haberiyle eş zamanlı olarak, TUSAŞ saldırısında öldürülen teröristleri anma etkinliğinin, Öcalan posterleri altında ve PKK tarafından yine Rum yönetiminde yapılmış olması da “bileşik tehdidin” unsurlarını tarif açısından açıklayıcıdır…
Yedi
, Türkiye’nin etrafını kolaçan ederken gözünün daha çok takılmaya başladığı bir başka sınır coğrafyası da artık
Gürcistan’dır
Sekiz
, Bu ülkede zıt yönlü çifte yönetim var; Cumhurbaşkanı açık Batı yanlısı, AB ve NATO taraflısı. Hükümet ise Batı ve unsurlarından uzak durmaya çalışıyor. Muhalefet de Batı yanlısı partilerden oluştuğundan iş Doğu-Batı cephesine dönüşmüş bulunuyor…
Dokuz
, hafta sonu yapılan seçimleri iktidardaki ‘Gürcistan Hayali Partisi’ kazandı. (%54’e, %38) Cumhurbaşkanı artı muhalefet bloğu sonuçları tanımadıklarını açıkladı. Çarşı karıştı; Cumhurbaşkanı ve muhalefet halkı sokağa, Batı devletlerini de, “Gürcistan’ın korunması, jeopolitik dengelerin korunması anlamına gelir” diyerek vaziyet etmeye çağırdı.
Ukraynalı kimi politikacılara da Tiflis sokaklarında rastlanıyor!
On
, Seçim evveli ülkeye Batı yanlısı/Turuncu devrim mahiyetinde müdahalenin olabileceği Rusya ve kimi bölge ülkeleri tarafından zaten dillendiriliyordu.

‘Türkiye hangi birine yetişsin’ diyebilirsiniz…

Ama demeyin.

#Orta Doğu
#siyaset
#Nedret Ersanel