‘Kefaret’ savaşları…

04:0013/09/2025, Cumartesi
G: 13/09/2025, Cumartesi
Nedret Ersanel

Vekalet savaşları değil artık bunlar, çok çok ‘kefaret Savaşları’nın fonksiyonlarıdır. Batı’nın ‘günah çıkarması’ artık ‘haçın tersine’ olduğundan, kurtuluşu da bebek kanlarında arıyorlar… “Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana”… Dickens

Vekalet savaşları değil artık bunlar, çok çok ‘kefaret Savaşları’nın fonksiyonlarıdır. Batı’nın ‘günah çıkarması’ artık ‘haçın tersine’ olduğundan, kurtuluşu da bebek kanlarında arıyorlar…

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana”…

Dickens romanının çok bilinen açılış cümlelerini almamı kolaycılık saymasın edebiyatçı büyüklerimiz, ‘yerindeliği’ aşağıdadır…

***

İsrail’in Katar’ı vurması, “korunma haracını” ABD’ye ödeyen-ki, önce kendinden korur-Körfez ülkelerinde şok yaratmış olmalı…

Amerika’nın bölgesel planlarına değil ama mevcut siyasi iktidarına meydan okuyan bir “tür” var. Hayata tutunmaya çalışıyor; saldırı sırasında tur atan İngiliz tanker uçakları odur…

Alakasız anlatıyorum, bağ/network çok ama kesişme noktalarını anlasak yeter…

11 Eylül’ün yıldönümüydü Perşembe. Gazeteci Tucker Carlson’la bu vesileyle yapılmış röportajda, eskiden beri çok söylenen İsrail gölgesini daha belirgin vurguladı. Neredeyse “onlar yaptıya” kadar getirdi ama “onlara yaradı” da sınırladı…

11 Eylül’den sonra Amerikan yönetimi/askeriyesi yeni bir savunma stratejisi geliştirdi. Küresel bir güvenlik tahayyül ediyordu. Sürünerek de olsa günümüze kadar geldi ve Çin ile Rusya’yı öncelikli tehdit hatta düşman olarak tarif etti. İki hafta kadar önce yeni bir Ulusal Savunma Stratejisi raporu/taslağı çıktı ortaya; “ABD’e rakip yeni bir gücün yükselmesini önleme” amacından vazgeçerek iç güvenliğe öncelik vermeye yöneliyor”. (“11/9/01: Nereden nereye”, 11/09, E. Yıldızoğlu, Cumhuriyet.)

Amerika’da eyaletlere askeri birlikler gönderilmeye başlandığı, seçim sistemlerinin, oy kullanma yöntemlerinin değiştirildiği bir dönemde dikkate değer. Dikkat etmeseniz de gözünüze sokarlar; Trump destekçisi, aktivist, sosyal medya fenomeni Charlie Kirk’ün üç bin kişinin önünde öldürülmesi ama katilinin yakalanamaması, hatta önce yanlış kişilerin kelepçelenmesi kimin mesajı ola ki?

İroni sayar mısınız size kalmış, tam da silahların fazileti üzerine konuşurken silahla vuruldu. Karşıtları onu komplo teorileri yaymakla suçluyordu. Mezar taşına, “inanmıyordunuz, şimdi ne oldu” yazsalar hak değil mi?

Amerika’da konuşulan bir cinayet daha var; Iryna Zarutska trende yolculuk ederken bıçaklanacak öldürüldü. Komplo teorisi çıkar mı ardından bilinmez ama ironisi kesin; Iryna, Ukrayna savaşından kaçmak için ABD’ye gelmişti. Savaşı çıkaran Amerika’da öldürüldü…

***

En azından Kirk cinayetini, Katar saldırısının perde arkası aktörlerinin bir başka coğrafyadaki tezahürü olarak okumak sıkı zihin eksersizleri ister ama İngiltere Başkanı’nın, daha Şubat ayında görevlendirdiği Washington Büyükelçisi’ni, ‘Epstein bağlantısı’ nedeniyle görevden almasını ne yapacaksınız?

Kısa süre önce Filistin’e “Riviera Projesi” için damat Kushner’le Beyaz Saray’a gelen Tony Blair’in de Epstein bağlantısı çıkmıştı. Bunlar, “ilk ulusal güvenlik planının adamları” işte…

Bu yüzden Polonya’da olanları da aynı kutbun kutuplaşmalarından sayabiliriz. Rus İHA’ları sınırlarını ihlal ettiği için NATO’yu 4’üncü madde üzerinden toplantıya çağıran, 5’inci maddeye terfi arayan Varşova’yı teşvik edenler kim? 40 bin askeri kuzeye kaydırıyorlar, tepsi kadar üç-beş İHA için NATO toplanıyor. Kremlin de, “Rusya-Ukrayna barış müzakereleri durduruldu”yu yapıştırıyor…

Çin ne diyor? “Çin-Avrupa yük treni seferleri, Çin-Polonya işbirliğinin ‘amiral gemisi projesidir’. Güvenliğinin sağlanmasını umuyoruz”…

“Zamanları” anlatmaya çalışıyoruz ve Endonezya, Nepal, Venezuela, Bolivya, Fransa çalkalanıyor. Katar yeni, Ukrayna, Filistin, Suriye, Yemen’i tekrar sayan yok. Altın’ın yükselişini bile merkez bankalarının faiz açıklamalarından çok küresel dalgalanmaların kıyıya vurma ihtimaline bağlayanlar çok. Altın neyi satın alıyor?

***

Üç zirveden geliyoruz; Alaska zirvesi, Oval Ofis’te Trump’ın Avrupa liderleri ile yaptığı toplantı, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Çin’deki buluşması. Devamı da gelecek. Trump-İngiltere Kralı görüşmesi ile 100 ülkenin askeri liderlerini, Genelkurmay Başkanları, Savunma bakanları, kuvvet komutanlarını bir araya getirecek, “Beijing Xiangshan Forumu”…

Bir “iç savaşlar” var, Batı’nın Batı’yla kavgası, bir de küresel kutupların rekabeti. Onların da iç savaşları var. “Yerli Batıcılar” ile bazen “yerli doğucular” ama daha çok, “milli ve yerliler” arasında…

Türkiye’de de farklı değil…

Bakın son gelişmelere! Ankara bir yandan küresel eğilimin getirdiklerinden fayda üretmeye çalışıyor bir yandan da büyük kutuplaşmanın ürettiği krizlere karşı güvenliğini sağlamaya…

Bir tarafta o güvenliği yine Amerikan silahlarına yaslayarak aslında kendi siyasi duruşlarını ibra etmeye çalışan “batıcılar” var, Katar’da nasıl çalışmadıları hiç görmüyorlar, bir yanda, “artık bu numaraları yutmayalım” diyerek “yerli-milliye” omuz verenler…

İç düzen arayışlarında da durum aynı; bir yanda terör örgütü PKK’nın tasfiye edileceği korkusundan dehşete düşüp, nereyi ısırdığına bakmadan ülkeye kuduzunu yaymak isteyenler, bir yanda bölge ve dünyanın belirsizliğine karşı içeriyi tahkim etmek isteyenler…

“Düzen” değişiyor olsaydı, insanlığı bugüne getiren düzenin metodlarını yeni modellemeler için kullanabilirdik. Sistem değişiyor. Nizam sonradır. Sistem değişikleri, özünde paranın kimde kalacağı kavgası olsa da artık “yeni para” var! Bu da önünüzü görmek için metod/yöntem değişikliği ister. Elde değnek hep parça başı gelişmeleri izlersek, menziliniz de o kadar olur. Hep, “açıyı değil, gözü değiştirin” dememiz bundan.

#Politika
#Diplomasi
#Nedret Ersanel