Hadi ismini vermeyeyim, büyük gazetelerimizden birinin dış politika sayfasının manşeti, İsrail’in Refah’a yönelik saldırısıydı. Kenarına yapıştırılmış, nispeten küçük dursa da gözden kaçması istenmeyecek tasarımla sunulan diğer haber de şöyleydi…
Müthiş değil mi?
Haberin doğruluğu, yanlışlığı, zamanlaması, vs, geçtik-soru işareti koyacağınız yerler daha siyahtır-, “ne söylüyorsunuz yani” demek şart. Bu şüpheli hatırlatma yüzünden hepimiz İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetlediğimiz için utanmalı mıyız?
Nitekim, Pazartesi akşamından başlayıp Salı sabahına kadar ilerleyen ve bu satırlar kaleme alınırken devam eden, İsrail’in Refah’a sıkışmış yüzbinlere yönelik yeni katliam harekâtı, herkesin, “aman yapma, etme, vah vah” showuyla sahnelendi…
Oysa o ana kadar yaşanan gelişmelere bakarsanız, taraflar başta “ABD’nin arabuluculuğu, büyük emekleri, bastırmalarıyla”, en azından ateşkese ramak mesafesindeydiler…
Bu tespitte, yani bunun “örtülü ve ortak operasyon/uzlaşı” olduğunda mutabık kalmak gerekiyor. Aksi halde, Gazze krizinin başından bu yana İsrail’in her adımında Batı ile birlikte ateşkes için bir “müzakere/hedef/zaman/süre” koyup-mesela, ‘Ramazan’da ateşkes’ haberleri gibi-sonra bildiğini okumasını ‘ayrı ayrı’ algılayıp, öncekini unutursunuz. Yeni umutlar öyledir, kötü tecrübeleri siler, ardından aynı kazığı yersiniz…
İki tane kaygıları var…
Maalesef, işin sonunda elimizde, sakatlanmış, hatta yatalak, son tahlilde İsrail’e bağ(ım)lı bir Filistin kalma ihtimalini yok sayamayız. Adı “devlet” olsa bile…
Başta ABD, Batı’nın İsrail’i bırakmayacağı, gerekirse arkasına askeri güç koyacağı konusunda herhalde kimsenin şüphesi kalmamış olsa gerek. Bizde zayıf görüldü ve takip edildi ama bir düzine Amerikalı senatörün ortak mektup eliyle uluslararası mahkemenin üyelerini tehdit etmesi, İsrail’e desteğin niteliğini gösteriyor. “Uluslararası suç/örgüt” iddianamesine de kanıt niteliğindedir…
Bu rabıta, yukarıdaki ikinci madde ile birleştiğinde varılmak istenen yeri hatta zamanlamasını bile kestirmek mümkün…
Refah “bitecek”, Ukrayna bitecek, ABD seçimleri tamamlanacak, bölge “normalleşme” ritmine dönecek ve..
Allah bilir bir kaç yıl sonra Türkiye de bile, “bu böyle gitmez, uluslararası ilişkilerde sadece çıkarlar vardır, hep küs kalamayız, bakın ekonomik zararlar da ortada, Yahudi lobisiyle mi uğraşacağız sürekli” diyenlere rastlayacağınıza zerre şüpheniz olmasın. Şimdi içlerine ağlıyorlar sonra dışarı da ağlayacaklar…
Bu yüzden, “normalleşilemeyecek ülke statüsü” üzerine düşünmeyi önerdik. Bu yaptırım veya cezalandırma değil! İsteseniz de olmaz mânasına. Çünkü İsrail’in jeopolitik hedefleri teknik olarak bitemez. Yaşamsal döngüsü bu. Bugün iyi olur, yarın mecbur! PKK’nın doğuş öyküsündeki yerini şimdi hatırlayan kaç kişi kaldı? Bize on binlerce cana ve on milyarlarca dolara patladı ama sonra ne oldu?
Türkiye’nin mevcut krizdeki pozisyonu doğru. Herkesten ileride. Peki, o konjonktürdeki pozisyonu? Herkes tarihin doğru yerinde durduğunuz için sizi alkışlar. Sonra ağzınıza bakar. Ne söyleyeceksiniz?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.