Terör örgütü elebaşı olarak İsrail portresi…

04:008/05/2024, Çarşamba
G: 12/05/2024, Pazar
Nedret Ersanel

Hadi ismini vermeyeyim, büyük gazetelerimizden birinin dış politika sayfasının manşeti, İsrail’in Refah’a yönelik saldırısıydı. Kenarına yapıştırılmış, nispeten küçük dursa da gözden kaçması istenmeyecek tasarımla sunulan diğer haber de şöyleydi… “Nazi canavarının evi mezarlık gibiymiş - Alman Diktatör Adolf Hitler’in sağ kolu ve ilk toplama kamplarının inşasından sorumlu Hermann Göring’in, eski evinin altında, elleri ve ayakları olmayan çıplak gömülmüş 5 iskelet bulundu. Şu an Polonya’da bulunan

Hadi ismini vermeyeyim, büyük gazetelerimizden birinin dış politika sayfasının manşeti, İsrail’in Refah’a yönelik saldırısıydı. Kenarına yapıştırılmış, nispeten küçük dursa da gözden kaçması istenmeyecek tasarımla sunulan diğer haber de şöyleydi…

“Nazi canavarının evi mezarlık gibiymiş - Alman Diktatör Adolf Hitler’in sağ kolu ve ilk toplama kamplarının inşasından sorumlu Hermann Göring’in,
eski evinin
altında, elleri ve ayakları olmayan çıplak gömülmüş 5 iskelet bulundu. Şu an
Polonya’da
bulunan evde araştırma yapan
amatör arkeologlar
polise haber verirken, iskeletlerden birinin bebeğe ait olduğu, tüm kemiklerde işkenceyle oluştuğu düşünülen deformasyonlar bulunduğu belirtildi”…

Müthiş değil mi?

Haberin doğruluğu, yanlışlığı, zamanlaması, vs, geçtik-soru işareti koyacağınız yerler daha siyahtır-, “ne söylüyorsunuz yani” demek şart. Bu şüpheli hatırlatma yüzünden hepimiz İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırımı lanetlediğimiz için utanmalı mıyız?

Büyük ya da tek örnek değil bu. Dünya basınında neler neler oluyor. Ama önemli;
‘zihin tohumlama’
rezil ama ince iştir. Yoksa, soykırım orada dururken, daha aynı gün İsrail’in El Cezire’ye yasak getirip, yayınını kesmesi bile kaçıncı sıradadır…
BARIŞ ARAYIŞI İLE ‘SAVAŞA DEVAM’…
Bir suçu/suçluyu görüp kimse kımıldamıyorsa, herkes suçun ortağıdır. Ancak o zaman cürüm bu denli aleni, suçlu bu kadar dokunulmaz olur.
Yanlış anlaşılmasın; “ses çıkarmamak”tan, suça müdahale etmemekten doğan ortaklığı söylemiyorum. Dediğim ‘fiilen’ suçun işlenmesine katılmaktır…

Nitekim, Pazartesi akşamından başlayıp Salı sabahına kadar ilerleyen ve bu satırlar kaleme alınırken devam eden, İsrail’in Refah’a sıkışmış yüzbinlere yönelik yeni katliam harekâtı, herkesin, “aman yapma, etme, vah vah” showuyla sahnelendi…

Oysa o ana kadar yaşanan gelişmelere bakarsanız, taraflar başta “ABD’nin arabuluculuğu, büyük emekleri, bastırmalarıyla”, en azından ateşkese ramak mesafesindeydiler…

Tabii bakarsanız.. Ama görürseniz,
ABD’nin Gazze’de barışı hayata geçirme gösterisi, gerçekleşen İsrail operasyonunun bir parçasıdır.
Yoksa siz de, “amatör arkeologlar” gibi, Salı sabahı Türk gazetelerinin manşetlerinde, “ateşkes çok yakın” haberlerini okuyup, avunursunuz…
YENİ KAVRAM: ‘ÇOK ULUSLU SOYKIRIM’…

Bu tespitte, yani bunun “örtülü ve ortak operasyon/uzlaşı” olduğunda mutabık kalmak gerekiyor. Aksi halde, Gazze krizinin başından bu yana İsrail’in her adımında Batı ile birlikte ateşkes için bir “müzakere/hedef/zaman/süre” koyup-mesela, ‘Ramazan’da ateşkes’ haberleri gibi-sonra bildiğini okumasını ‘ayrı ayrı’ algılayıp, öncekini unutursunuz. Yeni umutlar öyledir, kötü tecrübeleri siler, ardından aynı kazığı yersiniz…

Hasılı,
örgütlü suç var ve adı “örgütlü soykırım”.
Uluslararası hukukun yeni konusudur ama bunun için ortada uluslararası hukuk olması gerekiyor.
Kalmama hali de, aynı örgütlü suçun fiilidir
, ayrı bahis. Tekrar ediyorum, “görmezden gelme, başını çevirme” değil, fiilen örgütlü soykırıma ortaklıktır…

İki tane kaygıları var…

Bir
, aman etkileri ABD Başkanlık seçimlerine, üniversite olaylarının yayılması gibi üzerlerine sıçramasın. Son yerel seçim sonuçlarından sonra artık İngiltere de buna dahildir. Hele, küresel bir “itiraz” dalgasına binmesin, bu yüzden de bölgesel bir savaşa şimdilik evrilmesin…
İki
, İsrail işini gördükten sonra, bölge yeniden Tel Aviv’in ulusal güvenlik kaygılarına uyumlu, yönetilebilir hale gelsin. En azından zamanla bu plana uygun davranmaya müsait/kıvamda zemin geriye kalsın. Sonraki Washington yönetiminin şekli ne olursa olsun bu devam edip gitsin…
‘NORMALLEŞİ-LEMEYECEK ÜLKE’ STATÜSÜ…

Maalesef, işin sonunda elimizde, sakatlanmış, hatta yatalak, son tahlilde İsrail’e bağ(ım)lı bir Filistin kalma ihtimalini yok sayamayız. Adı “devlet” olsa bile…

Başta ABD, Batı’nın İsrail’i bırakmayacağı, gerekirse arkasına askeri güç koyacağı konusunda herhalde kimsenin şüphesi kalmamış olsa gerek. Bizde zayıf görüldü ve takip edildi ama bir düzine Amerikalı senatörün ortak mektup eliyle uluslararası mahkemenin üyelerini tehdit etmesi, İsrail’e desteğin niteliğini gösteriyor. “Uluslararası suç/örgüt” iddianamesine de kanıt niteliğindedir…

Bu rabıta, yukarıdaki ikinci madde ile birleştiğinde varılmak istenen yeri hatta zamanlamasını bile kestirmek mümkün…

Refah “bitecek”, Ukrayna bitecek, ABD seçimleri tamamlanacak, bölge “normalleşme” ritmine dönecek ve..

SON SÖZÜNÜZ ‘BAŞLANGIÇ’ OLMALI…

Allah bilir bir kaç yıl sonra Türkiye de bile, “bu böyle gitmez, uluslararası ilişkilerde sadece çıkarlar vardır, hep küs kalamayız, bakın ekonomik zararlar da ortada, Yahudi lobisiyle mi uğraşacağız sürekli” diyenlere rastlayacağınıza zerre şüpheniz olmasın. Şimdi içlerine ağlıyorlar sonra dışarı da ağlayacaklar…

Bu yüzden, “normalleşilemeyecek ülke statüsü” üzerine düşünmeyi önerdik. Bu yaptırım veya cezalandırma değil! İsteseniz de olmaz mânasına. Çünkü İsrail’in jeopolitik hedefleri teknik olarak bitemez. Yaşamsal döngüsü bu. Bugün iyi olur, yarın mecbur! PKK’nın doğuş öyküsündeki yerini şimdi hatırlayan kaç kişi kaldı? Bize on binlerce cana ve on milyarlarca dolara patladı ama sonra ne oldu?

Sadece İsrail’i değil,
bölgeye yönelik planı durdurmanın araçları da şu an mevcut görünmüyor. Ama lazım da değil!
Bunu anlamıyoruz. Edevat, anlık arızayı durdurmak içindir. Oysa Ortadoğu’ya lazım olan yeni bir düzen. Bu konjonktür var. Var ama, gördük ama, kullanabiliyor muyuz?

Türkiye’nin mevcut krizdeki pozisyonu doğru. Herkesten ileride. Peki, o konjonktürdeki pozisyonu? Herkes tarihin doğru yerinde durduğunuz için sizi alkışlar. Sonra ağzınıza bakar. Ne söyleyeceksiniz?

#Terör
#ABD
#Gazze
#Nedret Ersanel