Yeni gerçek: Küresel alternatifleri seçme, nüfuz et!

04:0018/05/2024, Cumartesi
G: 18/05/2024, Cumartesi
Nedret Ersanel

Üçlü takvim kurmuştuk; Perşembe başlayan Rusya (Putin)-Çin (Xi) zirvesi, Kazan’da yapılacak BRICS zirvesi ve ABD Başkanlık seçimleri… Dünyada her gün sürüyle olay yaşanıyor. Bir kısmı stratejik bir kısmı konvansiyonel etkilerle gerçekleşiyor. Örneğin, Fransız Kolonisi Yeni Kaledonya’da yaşanan dalgalanmalar bir sebep-sonuç ilişkisi içerdiğinden, Afrika’da Fransa’nın varlığının rendelendiği dönemle senkron gösterdiğinden, yüzölçümü küçük olsa da jeopolitiği büyük olaydır. (Öyle ki, Paris basını içinde


Üçlü takvim kurmuştuk; Perşembe başlayan Rusya (Putin)-Çin (Xi) zirvesi, Kazan’da yapılacak BRICS zirvesi ve ABD Başkanlık seçimleri…

Dünyada her gün sürüyle olay yaşanıyor. Bir kısmı stratejik bir kısmı konvansiyonel etkilerle gerçekleşiyor. Örneğin, Fransız Kolonisi Yeni Kaledonya’da yaşanan dalgalanmalar bir sebep-sonuç ilişkisi içerdiğinden, Afrika’da Fransa’nın varlığının rendelendiği dönemle senkron gösterdiğinden, yüzölçümü küçük olsa da jeopolitiği büyük olaydır. (Öyle ki, Paris basını içinde gelişmeleri Türk ve Azerbaycan istihbaratına bağlayanlar var!)

Keza, Nijerya’da ABD ve Rus askerlerinin bir askeri üste ‘yüz-yüze’ kalmaları da öyle. Yapı-bozum dönemlerinde şaşırtıcı olayların tekdüze sayılmaları olağan. Ancak önemlerini azaltmıyor…

Yukarıdaki üçlünün sonuçları,
önümüzdeki en az dört-altı yılın
nasıl bir küresel form şekillendireceğinin işaretlerini verecek. Hatta bir ‘kılavuz’ bile ortaya çıkarabilir…

FİNAL YOK, ÇOK VE UZUN SAVAŞLAR VAR…

Benzer şekilde, Ukrayna’da Rusya için avantajlı saha pozisyonu gelişirken Savunma Bakanı’nın yerine askeri değil ekonomik alanda temayüz etmiş bir siyasinin getirilmesi de öyle. (Ukrayna savaş stratejisi bundan sonra Rus Genelkurmayı/Gerasimov tarafından yönetilecek demektir ve ülkenin rol dağılımı hakkında da fikir verir.)

Yanılmıyorsam şimdiye kadar sadece
iki ülke, Rusya ve İngiltere “savaş ekonomisine” geçtiklerini duyurdu.
Çoğu yorumcuya/analizciye göre anlamı, ‘daha büyük bir savaş’ın yaklaşmakta olduğu…
Az farklı düşünüyorum; kesin hesabın kesileceği savaş olmayacak. Ancak
uzun ve geniş alana yayılmış küçük ve orta boy çatışmalar yaşanacak.
‘Savaş ekonomisi’ o demek…
Nitekim, bir çok ülkenin savunma bütçelerinde manidar yükselişler buna delalet ettiği gibi, Rusya Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın önce yüzde 6,7, sonra yüzde 7’lik paylara ulaşması aslında
Sovyet bütçesidir!

‘ULUSAL GÜVENLİKTEN TASARRUF OLMAZ’…
Türkiye’de, ‘kamuda tasarruf önlemlerinden’ savunma ihtiyaçlarının muaf tutulması da herhalde bu kümeye ilave edilmelidir!..
Rusya, iç politikasında Putin’e 2030 yılına kadar yol verirken, askeri olarak da uzun vadeli ekonomi-politiğe geçmiş oldu. Ukrayna savaşının ilk haftalarında, yani yıllar önce, bu savaşın sonucunda Moskova’nın küresel oyunda kalıp-kalmayacağına ilişkin belirgin bir iz bırakacağını kestirmiştik. Şimdi tamamlanmış bulunuyor. Kremlin,
‘yeni dünya düzeninde’ sahnedeki yerini koruyacak.
Bu yüzden de yeni etaba geçip, ‘
askeri-endüstriyel ekonomisini’
ayarlıyor
. Özü budur…
Ukrayna’dan fazlası demektir bu ve sadece zaman değil mekân olarak da genişlik,
hazırlık anlamına geliyor. ‘Uzun ve çok savaş’, yıpratma savaşıdır, ancak ekonomi ile kazanılabilir…

KÖHNE KORKAKLAR…

‘Jeopolitik olarak, Rusya, Çin ve İran’la daha belirgin/entegre ilişkiler kuracak ve bunu savunacak’ diyerek işin içinden çıkabiliriz ama doğru olsa bile süreci eksiksiz kavramamızı zorlaştırır…

BRICS burada devreye giriyor…

Maalesef Türkiye’de-diğer pek çok konuda olduğu gibi-
gerçeklikleri topyekûn yok sayma, başını kuma gömme
gibi berbat bir şartlanmışlık refleksi var. Genellikle de
siyasi bağnazlıklar ve aidiyetlerden besleniyor.
Körleşme bazen o denli derinleşiyor ki, “bakın böyle olaylar var” dediğinizde, “yok öyle bişi, kaçalım, bizi kaparlar” sersemliğinde okumalar işitiliyor.
Gelişmelerden etkilenmemek mümkün değil ve eğer ulusal güvenliğinizi
özgün formatında, bağımsızlık
hedefinde korumak istiyorsanız,
alternatiflere nüfuz etmek
zorundasınız…

Uzun ve çoklu alanlarda savaşlar dönemi yaşanıyor/yaşanacak ise, BRICS ve benzerlerinin (TDT, AEB, tüm ulaşım ve enerji projelerinin) ana araçlardan olduğunu bilmek zorundayız. Nitekim, gelecek toplantıda, “de-dolarizasyon” üzerine daha somut, resmiyete dökülmüş bir ilan olacak ise, “savaş ekonomisine geçiş/uyum” demek olacağı da aşikârdır…

Savaşın/rekabetin/kutupların hepsinden daha kanlı/kıyımlı bir veçhesidir bu. Devasa yıkım potansiyeli yaratır.
Hezeyanlar, çıkarlar yüzünden nasıl görmezden gelinebilir?

KUTUPLARIN ERİME DERECESİ?

Pekin ve Moskova’nın, Washington’un dünya politikalarına yönelik ortak bir itirazı paylaştıkları açık. Fakat bu ortaklığın niteliği konusunda tartışma var. ‘ABD’ye karşı ortak bir cephedir’ denebilir mi?..

Şu aşamada iki süper gücün de temkinli gitmekle birlikte, “kuşatma altında olduklarını, birinin devrilmesi halinde sıranın diğerine geleceğini, Ukrayna başta mevcut kırılmaların hamisinin Amerika olduğunu, dahası, ABD’nin Çin’i kendine yönelik ‘varoluşsal bir tehdit’ olarak gördüğünü, bu yüzden ‘
durmayacağını
’ kesinlik olarak tespit ediyorlar…

Bu da bir sıkışma, ‘başka yolu kalmama’ halidir. Aynı nedenle, ikili ilişkilerini derinleştirmeye, bölgesel-Pasifik/Avrasya/Türkistan/Batı Asya/Ortadoğu politikalarını paylaşmaya, paslaşmaya, nihayet ekonomi savaşlarının uzun vadesine kendilerini hazırlamaya çalışıyorlar. Son zirve de bunun anlaşmalarıyla doluydu…


SÜT YANIĞI…

Türk jeopolitiği açısından ise durum yine “arada kalma” halidir. Stratejik adımlar/planlar konusunda çok şey önerilebilir. Fakat öncelikle cevaplanması gereken, bu sürecin “normalleşmeyle” aşılıp aşılamayacağı meselesidir…

‘Normalleşme’ eğer bir tür ‘idare/idame etme’ durumu ise
sabır yıllarına
tedarikli olmalıyız. İç politik ve ekonomik istikrarın/normalleşmenin sağlanması çabalarını “
hazırlık
” saymalıyız ama..

Son 25 yılın dış politika tecrübelerini, ulusal güvenliğimize yönelik ağır saldırıların nedenlerini, sebep-sonuç ilişkilerini asla unutmamalıyız.

Buraya kadarki öykümüz süper güçlerle ilişkilerimizi derlerken, onların ‘
davranış kodlarının’ değişmeyeceğini
bize öğretmediyse.. Kazanımlarımızı kaybetme ihtimalimiz vardır…
#Politika
#Dünya
#Savaş
#Nedret Ersanel