‘Yırtıcının saati’…

04:0025/10/2025, суббота
G: 25/10/2025, суббота
Nedret Ersanel

“Yakın zamana kadar ekonomi elitleri; finansçılar, girişimciler, büyük şirketlerin yöneticileri, sağdan ve soldan ılımlı, makûl, birbirinden neredeyse ayırt edilemeyen, liberal demokratik ilkelere bağlı, piyasa kurallarına uygun, zaman zaman sosyal kaygılarla dengelenmiş biçimde ülkelerini yöneten teknokratlardan veya onlara imrenenlerden oluşan siyasi bir sınıfa güveniyorlardı. Bu, Davos konsensüsüydü”… “Ancak bugün bu düzen bozulmuştur. Yeni teknoloji elitleri, yani bu dünyanın Musk’ları, Zuckerberg’leri

“Yakın zamana kadar ekonomi elitleri; finansçılar, girişimciler, büyük şirketlerin yöneticileri, sağdan ve soldan ılımlı, makûl, birbirinden neredeyse ayırt edilemeyen, liberal demokratik ilkelere bağlı, piyasa kurallarına uygun, zaman zaman sosyal kaygılarla dengelenmiş biçimde ülkelerini yöneten teknokratlardan veya onlara imrenenlerden oluşan siyasi bir sınıfa güveniyorlardı. Bu, Davos konsensüsüydü”…

“Ancak bugün bu düzen bozulmuştur. Yeni teknoloji elitleri, yani bu dünyanın Musk’ları, Zuckerberg’leri ve Altman’ları, Davos teknokratlarıyla hiçbir ortak noktaya sahip değildir. Onların yaşam felsefesi, mevcut düzenin yetkin bir şekilde yönetilmesini değil, aksine, her şeyi yok etmek için kontrol edilemez bir arzuya dayanmaktadır. Elon Musk ve benzerlerinin çıkışlarını dolar milyarderlerinin tuhaflıkları olarak düşünenler büyük hata yapıyorlar”…

“Bu, geleceğin kontrolü ve post-human dönem için iktidar elitleri arasındaki bir savaştır”!..

***

Gelecek kontrolü ve ihtiyaç duyduğu alet çantası da önemlidir ama önce ‘post-human’ı anlamak gerekiyor. Çünkü, ‘human/insan’a düşmandır…

İnsanın biyolojik, zihinsel veya toplumsal sınırlarını aşmış bir varlığı ya da-buradaki anlamıyla-dönemi ifade eder ‘post human’. Felsefe, teknoloji, biyo-teknoloji ve ‘yapay zekâ’ tartışmalarında kullanılır kavram olarak. Ama özü şudur; insanın artık merkezde olmadığı bir düşünce biçimidir…

***

“Trump, Milei, Bolsonaro ve Avrupa’nın aşırı sağ hareketlerinin liderleri gibi milliyetçi-popülist liderlere benziyorlar. Bu liderler gibi onlar da ilerlemek için kuralları çiğnemek zorunda kalmış eksantrik karakterlerdir. Onlar gibi, uzmanlara ve elitlere, eski dünyayı temsil eden ve vizyonlarını gerçekleştirmelerini engelleyebilecek herkese karşı güvensizdirler”…

“Eyleme meraklıdırlar. Gerçekliği kendi isteklerine göre şekillendirebileceklerine inanırlar: ‘viralite’ gerçeğin önündedir ve hız güçlülerin hizmetindedir”…

Yani, viralite realiteye karşıdır… ‘Viralite’ virüstür. Kökü odur. Bir şeyin çok kısa sürede, kendini çoğaltarak yayılması anlamına gelir…

***

“Politikacıları ve bürokratları aşağılarlar: zayıflıklarını ve ikiyüzlülüklerini görürler. Devirlerinin sona erdiğine inanırlar”…

Doğrusu her iki grup da bunu hak ediyor. Dünyanın her anlamıyla canına okudular. Fakat mesele bu değil; gelen gideni aratacak gibi duruyor. Ne öncekine artık razı olan var ne sonrakine. Arada kalmışlık, ‘Araf’a dönüştü. Cehenneme gitmektense, arada kalan bir küresel kamuoyu var…

***

“Donald Trump’ın yeniden seçilmesi bir dönüm noktası oldu. Çünkü o zamandan beri teknoloji devleri eski elitlerle açıktan savaşa girecek kadar güçlü hissettiler. Bu ana kadar aşırı uçtaki liderlerle teknoloji imparatorlukları arasındaki yakınlaşma, Davos bloğunun üstünlüğüne alenen meydan okuyacak kadar güçlü hissetmemeleri nedeniyle örtülü kalmıştı. Uzun yıllar boyunca teknoloji devleri, siyasetin dinazorları üzerinde üstünlüklerini kanıtlama arzusu ile yanıp tutuşsalar da, diplomatik davranmak zorunda kaldılar”…

Tabii bu, siyasi ve teknokrat cepheyle yüzleşmek kadar asıl arkasındaki ‘devasa sermaye grupları’ ile de hesaplaşmak anlamına geliyor. Onlar konvansiyonel para basma makinalarının, enerji ya da finans kollarının sahipleriydi. Bugüne kadar ‘bildiğimiz’ siyaseti besleyip, yönetmişler, onları koruyan hukuku yaratmışlardı. ‘Sistem’ onlardı…

***

“Ilımlı politikacılar ise dijital teknolojinin ortaya çıkmasının basit bir iş/ticaret projesi olmaktan çok gerçek bir siyasi devrimin, nihayetinde rejim değişikliğinin temelini attığını anlamadılar”…

Tam meselemiz budur! Köhneliğin kendi sonunu hazırlaması. Akıl darlıkları inanılmazdır. Sadece politikacılar değil, devasa ve yerleşik nizamın ürettiği, akademisyenler, askerler, gazeteciler, diplomatlar, vs de anlamadı, hâlâ da anlamıyor. Bastıkları zeminin çatır çatır çökmesinin sebebi tekno-oligarklar, Trump veya Avrupa liderlikleri değil sadece, bizzat kendileri! Eski sistemin çürümüşlüğünden yetiştikleri için, eski alet çantalarının işe yaramadığını da yeni tehdidi de anlamıyorlar. Bir gariplik olduğunu hissediyorlar ama onu çözümlemeye çalışırken de yine kendi müktesebatlarını kullanıyorlar. Son, kaçınılmaz görünüyor!

“Yönetici elitlerin şok edici pasifliği hayatta kalmalarını garanti etmeye yetmeyecek”…

***

“Bireysel sempatilerin ötesinde, dijital patronlar ve ulusal-popülist liderler arasındaki yakınlaşmanın yapısal olduğu açıktır. Her ikisi de güçlerini dijital ayaklanmadan almaktadır. Hiçbiri daha fazlasını isteme arzularına sınır getirilmesini kabul etmeyecek. Eski dünya ve kuralları onların doğal düşmanıdır. Yeni dünyanın gelişmesi için yok edilmesi gereken bir hedeftir”…

“Siyasi rekabet gerçek dünyada, kamusal meydanlarda ve geleneksel medyada gerçekleştiği sürece, her ülkenin gelenekleri ve kuralları bunun sınırlarını belirliyordu. Ancak rekabet ‘çevirim-içi’ ortama taşındığı için, kamusal tartışma, her şeyin mümkün olduğu ve tek kuralın internet platformlarının geliştirdiği eko-sisteme dayanan bir ormana dönüştü. Sonuç olarak, demokrasilerin kaderi, gezegen kadar büyük dijital savaş ağalarının kanunlarına tabi başarısız bir devlette belirleniyor. Cumhuriyetlerimiz, liberal demokrasilerimiz yok olma tehlikesi ile karşı karşıya”…

“Sistemin tıkanmış olduğuna ve herhangi bir politikacıya oy vermenin hiçbir fark yaratmayacağına kamuoyunun giderek artan inancı da bu sonu destekliyor”…

Çatı mesele budur, konuya devam edeceğiz…


Not; Metindeki tırnak içi alıntılar, ‘How tech lords and populists changed the rules of power’, 27/10, Financial Times ve ‘The Hour of the Predator: Encounters with the Autocrats and Tech Billionaires Taking Over the World’, G. Empoli, Pushkin Press, 2025.

#Toplum
#Hayat
#Nedret Ersanel